Dinimiz için dilimiz
İlahiyatçı Bilim Adamı Ahmet Vehbi Ecer’in Bilgiyurdu Yayınlarından çıkmış bir kitabı... Bizi sinsice, çaptan ve güçten düşüren, düşünme yetimizi dumura uğratan bir zalim derdimizin nedenlerini ve sağaltma yollarını anlatıyor.
O “zalim dert”, Arapça’yı İslam’ın gereği saymak, Türkçe’ye sırt çevirmek.
Ben de bu dertten fena halde mustarip bir adamım. Elli küsur yıldır camilere giderim, ezanın ardından o ballandırmalı Arapça’yla edilen “ezan duasına” son birkaç yıldır tanık olmaktayım. Dua, yani yakarı, Tanrı’dan bir şey dilemek’85 Bunu öz dilimizle yaptırmıyorlar, anlamadığımız sözcükleri sıralıyorlar. Ve en acısı da, cemaat, itirazsız, sorgulamasız âmin diyor.
Oysa A.Vehbi Ecer Bey, “Allah nazarında seçilmiş bir dil yoktur, peygamber vardır” gerçeğiyle karşı çıkıyor bu safsata ve saplantılara. Arapça olarak yapılan yemek ve nişan dualarının Türkçe’sini veriyor. Ne kadar güzel, doyurucu, yönlendirici ve iç açıcı’85 Kur’an’ın manzum tercümelerinden de örnekler veriyor. İşte onlardan biri, Behçet Kemal Çağlar’dan İhlas Suresi’nin manzum çevirisi: “Söyle ki gündüz gece/Tanrı tek, Tanrı yüce/O doğmaz ve doğurmaz, kimse ona denk olmaz”.
Bu değerli eser, hararetle tavsiye ediyorum ve önemli satırbaşlarını tanıtım amacıyla sunuyorum ilginize ve bilginize:
* Kur’an’a abdestsiz el sürülür mü?
* Kur’an neden Arapça? “Kur’an başka dile çevrilemez” diyenler neyi amaçlıyorlar?
* Muhammed Hamidullah, “Arapça bütün Müslümanların ana dilidir” diyor. Bizde de birileri, “hoşça kal”, “Allahaısmarladık” demeyi reddedip Arapça selamla ayrılıyorlar.
* Tanrı ve Çalap sözcüklerini kullanmak dine aykırı değildir.
Kur’an penceresinden Kurtuluş Savaşı
Yaşar Nuri Öztürk Hoca, Emevî, Selefî, Eş’ari zihniyetin bugünkü “dinci” uzantılarıyla mücadeleye devam ediyor. Hoca, Yüce Kitabın üç ayetinde bulunan “Allah ile Aldatmak” kavramını, bu zihniyete rağmen Türkiye Müslümanlarının gündemine sokmuştu. Bize göre, son dönemim en büyük din âlimi olan Yaşar Nuri Öztürk, yeni kitabı “Kur’an Penceresinden Kurtuluş Savaşına Bir Bakış”ta, unutturulmak istenen Kur’anî kavramlardan yine örnekler veriyor. Bunlardan biri, “Allah ile ıskat”, bu kavramı Mehmet Âkif kullanmış geçen yüzyılın başında. Diğer kavramları da sıralayayım: Yıkıcı İman, Yapıcı İman, Dindarlık ve Fesat Teolojisi, Kur’an İle Hatırlatmak, Özgün İslam, Namazlı Ama Ahlaksız İslam.
“İslam’la Mustafa Kemal mirası arasında bir didişme, çelişme ve kavga var mı?” diye soruyor Yaşar Nuri Hoca ve olmadığını kesin kanıtlar ve gerekçelerle ispatlıyor.
Bu kitaptan da önemli birkaç başlık vereyim:
* Cumhuriyet devrimleri İslam’ın bizzat talepleridir. Muhammed İkbal’in Türk Devrimi ve Hanefi fıkhı arasında tespit ettiği ortak noktalar.
* Dersim’den önce, Ebussuud Efendi ve Yenişehirli Abdullah Efendi’nin fetvalarıyla yüzleşelim.
* İslam Dünyası, yaklaşık elli yıldır kadınların başını burma mücadelesi veriyor. 1948’te imzaya açılan İnsan Hakları Bildirgesi’nin altında hiçbir İslam ülkesinin imzası yok. Koca İslam Dünyasından bir Ebu Zer çıkmıyor.
* Namaza İngiliz askerlerinin korumasında giden Vahdettin, 1922’de, iki karısı olmasına karşın, bahçıvanlarından birinin 15 yaşındaki kızıyla 61 yaşında evlenip, onu sultan yapıyor. Atatürk böyle biriyle temas kurmasını isteyenlere ne dedi?