"DİKTATÖR DEĞİLİM. KAPICI BİLE BENDEN KORKMAZ!.."
Kurucusu olduğu Cumhuriyet’in 85. yıldönümünde, bir film nedeniyle, yeniden saldırılara uğrayan Mustafa Kemal’in, “Ben diktatör değilim. Kapıcı bile benden korkmaz” dediğini kaç kişi biliyor?..
Sanki o dönemde demokrasi ve demokrat bir lider varmış gibi kendisine hesap sormaya kalkanlar, aradan geçen 70 yıla rağmen günümüzdeki “seçilmiş diktatörleri”, “korku iktidarlarını” niçin eleştirmiyor acaba?..
Onu milletvekili seçtirmemek isteyen Meclis’e karşı, genel kurulda kendisine en ağır hakaretler yapanlara karşı bile diktatör olmayan Mustafa Kemal’e etkin olunca “diktatör” demek, etkin olmayınca da “yalnız, terk edilmiş” demek ne kadar insaflı ve bilimsel?
Ama artık “belgesiz belgeseller dönemini” yaşadığımız için, “belgesel” denen birçok yapıtta “belge” göremiyoruz.
“LİDER BÜYÜK KARARLARINI MİLLETTEN ALIR!”
Mustafa Kemal, tam 79 yıl önce bugünlerde (30 Kasım 1929’da) bir Alman gazetecinin soruların yanıtlarken, bugün eleştirilmeye çalışıldığı “diktatörlük” konusundaki düşüncelerini de açıklamıştı.
Vossische Zeitung muhabiri Emil Ludwig’e Atatürk şu karşılığı veriyor:
“Biraz önce ihtirastan bahsettiniz. Elbette o olmadan olmaz, ama ihtiras şahsi olmayan bir şeye; mesela bütün bir millet için eser yaratmaya yönelmelidir.
Bir lider büyük kararları milletten almalı, onu sınamalı, onu takip etmelidir.
Sultanlardan daha kurtulmadan hemen bir Meclis topladım ve devlet başkanı olarak bütün haklarımdan feragat ettim, hatta affı bile saklı tutmadım.
Hâkimiyet tamamen milletindir, yani onun seçilmiş vekillerinindir.
Sizin düşündüğünüzden çok daha az faalim. Onun işlerine müdahale edip etmediğimi, işte burada vekile(görüşmede tercümanlık yapan Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Aras’ı gösteriyor-HC) sorunuz.
İncelemelerle meşgul olmaya ve devlet başkanlığını, hatta ordu kumandanlığını bırakmaya her zaman hazırım.”
“KORKU ÜZERİNE BİR İKTİDAR İNŞA EDİLEMEZ!”
Gazeteci, “Parti başkanlığını da mı?” diye soruyor.
Mustafa Kemal, “Asla” diyor, “Çünkü, bu parti benim doğru bulduğum devlet politikasını temsil etmektedir.”
Alman gazeteci “İnsanların ondan korktuğunu” söyleyerek, kendi ifadesi ile röportajını uzatmaya çalışıyor. Gazi’nin verdiği yanıt ise bugün bile ders niteliğinde:
“Dışarıdaki kapıcıya bir sorun bakalım. O bile benden korkmaz.
Korku üzerine bir iktidar inşa edilemez. Topla, tüfekle kurulan bir iktidar bile daima geçici olacaktır. Bir ihtilal sırasında ona ihtiyaç duyulabilir, bir süre diktatörlük de gerekir. Büyük işler asla komisyonlar tarafından gerçekleştirilmemiştir. Bugün burada tamamen sulh içinde bir memleket görüyorsunuz. Sahip olduğumuzdan tek bir metrekare bile fazla toprağa ihtiyacımız yoktur, memleketimiz çok büyüktür; vatandaşlarımız için hiç de küçük değildir. Bütün memleketlerle barış ve dostluk anlaşmamız var ve ordu sadece yeni hücumlardan korumak için bulunuyor.”
“BASIN CUMHURİYET’E VE LAİKLİĞE SALDIRAMAZ!..”
“O halde, neden basın da hür değil?”
“Prensiplere, Cumhuriyet’e ve laik devlete saldırmadığı sürece hürdür.”
(Gazeteci, basın özgürlüğüne örnek olarak, o sıralarda Yunanistan’da ’Venizelos’un öldürülmesi gerekir’diye bir ay boyunca çıkan haberleri hatırlatıyor!!..-HC)
Alman gazeteci, “Türkiye’nin batıdan her şeyi almak zorunda olduğunu, bu arada aldığı en kötü şeyin milliyetçilik olduğunu” söylüyor ve “çelişki yok mu?” diye soruyor:
“Kesinlikle yoktur. Modern teknik (teknoloji-HC) milletlerarasıdır.
Türk kalmaya gayret edeceğiz.
Bizi Büyük Petro ile karşılaştırmanıza katılamayacağım. Çünkü o, reformları insanlarına zorla kabul ettirdi.
Türkler çok eski bir medeni halktır. Kökümüzün Moğollardan gelmediğini, daha Yunanlılardan önce İzmir’de yerleşmiş ilk kavim olduğumuzu yakında bilimsel olarak ispatlamak üzereyiz.” (Atatürk’ün Bütün Eserleri, Cilt:23, Kaynak Yayınları, İstanbul, Mart 2008, s.268-272)
Kökü tarihin binlerce yıllık derinliklerine giden ama sonra yok edilmek istendiği tarihte Türkler’den yeni bir “ulus” yaratan Atatürk’ün ne büyük bir çaba içinde olduğunu bir kez daha görüyoruz.
O “unutulmuş ve yalnız” değildi.
Ancak bugün onu “unutturmak ve yalnızlaştırmak” isteyenlere karşı milyonlarca Mustafa Kemal var..