Dikkat! Türkiye'nin harekatını boşa çıkarıyorlar
Barış Pınarı Harekatının yedinci günündeyiz. Harekatın seyrini ve Suriye'deki gelişmeleri Trump'ın twitleri belirliyor. Bir gün Türkiye lehine ertesi gün Kürtler(!) lehine twitler atıyor.
Trump iki kez PKK adını kullandı ama onu da terör örgütü anlamında kullanmadı, sürekli Kürtler ile Türklerin savaşından düşmanlığından bahsederek Türkiye'nin PKK'ya operasyonlarını Türkiye'nin Kürtlerle savaşı var algısı oluşturdu.
Bu durum da Türkiye aleyhtarı cepheyi en üst seviyeye çıkardı, harekatın durdurulmasını isteyen, yaptırım uygulayacağız diyen ülkelerin sayısı arttı. Bu ülkelerin yaptırım veya ambargoları Türkiye'yi öyle ciddi şekilde etkileyecek cinsten değil ancak Türkiye karşıtı cephenin duruşunu göstermesi ve Türkiye'nin yalnız kaldığını göstermesi açısından önemli.
Ancak ABD'nin alacağı yaptırım kararlarının etkisi daha büyük olacaktır. ABD açısından yaptırımların açıklanması bir zamanlama meselesi gibi gözüküyor. Türkiye'nin harekatta bazı hatalar yapmasını ve Trump'ın kafasındaki sınırları aşması anında yaptırımları devreye sokmayı düşüyor.
Gelelim harekatın seyrine ve harekatla birlikte oluşan askeri-siyasi ortamın nereye evrileceğine.
Anlaşılan o ki Erdoğan'ı anlaştıkları sınırların dışında hareket etmemesi için uyaran Trump bizzat kendisi bu mutabakatın dışına çıktı ve Amerikan askerlerini sadece operasyon bölgesinden değil şimdilik daha da güneye çekti ve belki önümüzdeki günlerde tamamen Suriye'den çekecek.
Bu durum tabi ortada bir boşluk yarattığı gibi ortakların değişmesine de yol açtı. SDG/YPG kendisi üzerindeki ABD korumasının kalması üzerine ABD'den izin alarak Rusya arabuluculuğunda Şam yönetimiyle anlaşmayı yöneldi. Anlaştığı da iddia edildi.
Dolayısıyla burada ABD-Rusya mutabakatıyla yürüyen bir senaryo var.
Dün öğlen itibariyle bu iddiaların uygulamaya geçtiği görüldü. Suriye askerlerini ve milisleri Tabka, Ayn İsa, Tel Temir ilçelerine, yine Rakka kuzey batısında bazı beldelere girdiği haberleri geldi, fotoğraflar paylaşıldı, Suriye resmi haber ajansı da bunları paylaştı.
SDG-Şam anlaşmasına yönelik iddialar arasında Menbiç ve Kobani'de de kontrolün Suriye askerlerine geçeceği var. Bunun henüz gerçekleşmemiş olmasının nedeninin buralardaki ABD askerlerinin tam çekilmesinin sağlanmamasına bağlanıyor. Ama bugün yarın gerçekleşeceği iddia ediliyor.
YPG'nin Şam ile yaptığı anlaşmada kendilerinin korunmasını istediği dolayısıyla Türk operasyonun engellenmesini istediği söyleniyor. Bu durum ister istemez hava sahasının kapsanmasını da beraberinde getirecek ve önümüzdeki günlerde barış Pınarı Harekatının daha derinlere inmesinde riskler yaratacaktır.
Rusya ile aramız iyi izin verir diyenler olabilir ancak Rusya'nın Şam'dan izin alınmadan yapılan bu tür harekatları Suriye'nin toprak bütünlüğünü ihlal olarak gördüğü açık. Putin'in Suriye'de izinsiz bulunan tüm güçler çekilmeli sözlerini en son iki gün önce Trump'ın askerlerimiz çekeceğiz dediği gün tekrara etmesi manidar.
SDG-Şam anlaşmasının ABD kontrolündeki tüm alanda uygulanması halinde Putin Türkiye'nin önüne yeniden Adana Mutabakatını koyacak ve önce Fırat doğusu olmak üzere Fırat Kalkanı bölgesi ve Afrin'den çekilmesini isteyecektir.
Trump'ın ani çekilme kararı, onun deyimiyle Türkiye ile Kürtleri savaşla baş başa bırakması, Türkiye'ye büyük yaptırım uygulayacağını söylemesi, SDG-Şam anlaşması Türkiye'nin harekatını çok olumsuz şekilde etkileyecek gibi gözüküyor.
Şam'ın ABD kontrolündeki yerlere yerleşmesi ve yerleşecek olmasıyla Türkiye'nin harekatının genişleme olasılığı zayıflamıştır. Hava sahasını kullanma serbestliği riske girdi.
Türkiye hedeflediği şekilde PKK/YPG'ye bertaraf etme fırsatını kaybetti.
PKK/YPG bölgede ele geçirdiği doğal kaynaklar gibi pazarlık masasında kullanabileceği kozları büyük oranda Şam'la son anlaşmasında kaybetmiş olabilir. Silahlı gücü belli oranda zarar görmüş olsa da önemli orandaki gücünü mevcut operasyon alanından kaçırma şansı buldu.
SDG'nin Şam ile anlaşmasında PKK/YPG'nin Suriye ordusunun bir parçası olmasının hükme bağlandığı iddia ediliyor. Eğer bu doğruysa PKK/YPG yeniden bir güvenli sığınak bulmuş, Türkiye'nin operasyonundan kaçırdığı silahlı gücü idame etme imkanı yaratmış demektir.
SDG-Şam anlaşmasının ABD-Rusya mutabakatıyla yapıldığı ortada. Trump twitleriyle bu anlaşmayı harekete geçirdi.
Bu haliyle Türkiye'nin operasyonu ve YPG'nin bertaraf edilmesinin önünü açtığı denilen Trump'ın sonrasında Rusya ile mutabakatla verdiği anlaşılan karar Türkiye'nin operasyonun boşa çıkmasına, Türkiye'nin arafta kalmasına neden olmuştur.
İktidarın en başından buyana ve halen Esad ile işbirliği yapmama takıntısı Trump'ın yarattığı ortamda YPG'yi bertaraf etme fırsatının kullanılmasını engelledi. YPG ise Şam'la işbirliği yaparak tam kaybetti denildiği anda gücünü önemli oranda koruma, Barzani Peşmergesi gibi bir konum elde etme şansı yakaladı. Anayasa komitesinde yer alma olasılığı arttı.
Bu aşamada Türkiye özellikle Menbic'te Suriye ile de çatışmaya, ki bu olasılık az da olsa var, yönelebilecek adım atarak sahadaki sınırlı kazancını da tamamen kaybetmekten kaçınmalıdır.
Zararın neresinden dönülse kardır. Türkiye Şam'ın tüm Suriye'ye hakim olmasına destek olup Adana Mutabakatı üzerinden Suriye'deki teröristlerle Suriye devletinin mücadelesini sağlamalıdır.