Dikkat! En tehlikeli adam geliyor!
Başkan Bush’un görev süresinin azalması ABD’li şahinleri huzursuz etmektedir. Şahinler, İran konusunda bir şeyler yapabilmek için ellerini hızlı tutmaya çalışıyorlar. Bu bağlamda olsa gerek ABD Başkan Yardımcısı Cheney Ankara’ya geliyor. Cheney’nin 16 Mart’ta başlayacağı bölge turunun gündemini ağırlıklı olarak İran’ın işgal edeceği anlaşılıyor.
Bir zamanlar Colin Powel’in Irak için ortaya koyduğu sudan bahaneleri bu kez Cheney, İran’a uyarlamış olarak bölgeye iniyor. İniyor kelimesi seçilerek kullanılmıştır. Çünkü O, bölge ülkelerini tepeden inme yönlendirmeye geliyor. ABD’li BOP’çular, bölge ülkelerini üzerlerinde her türlü tasarrufun yapılabileceği bir kadavra olarak görüyor. Bu mantığın uzantısı olarak nükleer güç olma programından vazgeçmeyen ve Irak’taki direnişçilere silah, eğitim ve maddi yardım sağlayan ve İsrail’i tehdit eden İran’ın çok ciddi bir tehdit olduğunu anlatarak destek isteyecek.
İran’a yönelik olası bir operasyonda Cheney’nin, Türkiye’deki üsleri kullanma ve lojistik destek ile Füze Kalkan Projesi’ne Türkiye’yi dahil etmek üzere Ankara’ya baskı yapacağı basına yansımıştır.
ABD, İran, Rusya ve benzeri ülkelerin sözde füze tehdidine karşı koyabilmek için Polonya ve Çek Cumhuriyetiyle anlaşmaya varmıştı. Anlaşılan sıra Türkiye’ye gelmiş bulunuyor.
Başkan Bush, “İran’ın nükleer silahlara sahip olmasını engellemeliyiz. Aksi takdirde 3. Dünya Savaşı çıkar”. Dışişleri Bakanı Rice, “Gerekirse BM Güvenlik Konseyi desteği olmadan İran’a karşı harekete geçeriz”. Cheney, daha yirmi gün önce İran’a karşı askeri müdahale seçeneğini de içerecek biçimde “Tüm seçenekler hâlâ masada” demiştir.
Şimdiye kadar geriye herhangi bir adım atmayan İran’ın ABD’nin ya da BM’nin herhangi bir yaptırımına ya da tehdidine boyun eğmesini düşünmek için bir neden yoktur.
Bu bakımdan Dick Cheney’nin, Bush iktidarının son aylarında bölgeye gelmesi hayra yorulacak bir iş değildir.
Bu arada BBC’nin yaptığı uluslararası kamuoyu yoklamasında da İran’ın nükleer programını durdurmak için askeri harekât yapılmasına verilen desteğin en fazla arttığı ülke Türkiye çıkmış(!). Bu sonuç da anlaşılacağı gibi tam anlamıyla bir provokasyondur. Bu, yürütülen psikolojik harekâtın bir parçasıdır. Muhtemelen servis destekli bir ajitasyondur. Ancak, yönlendirme merkezlerinin durumuna bakılırsa, Türkiye üzerinden ciddi ciddi bir şeylerin kotarıldığı anlaşılıyor.
ABD’nin Irak’ta olduğu gibi bir kara harekâtını İran’a karşı gerçekleştirmesi imkânsız denecek kadar zordur. Bu yüzden ABD, yıkım gücü en yüksek silahlarla İran’ı havadan vurarak hava savunma sistemiyle “komuta-kontrol” u felç hale getirme gibi bir kıyamet senaryosunu düşünüyor olabilir. Böylece Bush ve neocon ekibi görevden ayrılmadan hiç olmazsa İsrail’in üzerindeki İran baskısını azaltmak amacıyla son bir teşebbüste bulunabilir.
Türkiye, ABD’ye İran konusunda herhangi bir söz, güvence ve yardım vaat edici tavır içinde asla görünmemelidir. Irak’ta düşülen duruma düşülmekten, işin başından kaçınılmalıdır. Türkiye açıkça İran’a yönelik herhangi bir girişime hem karşı olduğunu hem de bilinen nedenler yüzünden destekleyemeyeceğini açıkça ilan etmelidir. Türkiye, yeniden ABD’nin ve Cheney’nin oyununa gelmemelidir.