Dikkat!.. DP kongresi var...

Demokrat Parti.. Yeni kuşaklar için çok şey ifade etmiyor olabilir.. Özgül kütlesi ile hâlâ siyasetin içinde.. Merkez sağ siyasetçilerin sıkıştığında sık sık referansına başvurduğu kendilerini ispat noktası, can simidi.
“Nereden çıktı şimdi bu DP yazısı”  diye soracaksınız..
Demokrat Parti 11’inci olağan büyük kongresini 2 Şubat Pazar günü Ankara’da yapacak.
Mahalli seçimler arifesinde adayları ve olası adayları ile kendinden söz ettirmişti Demokrat Parti. Kitle iletişim araçlarında pek sesini soluğunu hissedemiyorsunuz ama başkentin siyasi kulislerinde DP ile ilgili her gün yeni bir senaryo duymak mümkün.
“Paralel devlet kapışmasından sonrası AKP’den istifa edeceklerin 30 Mart seçimlerinden sonra yeni adresi mi?” ,  “Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in zaten sıkıntılı olan partinin maddi kaynaklarını budama operasyonları” başlıkları hâlâ tartışılıyor başkentin siyasi kulislerinde.
Kongre davetiyesi tarafıma ulaştığında ve de 2 Şubat tarihini de görünce telefona sarılıp “Mahalli seçimler öncesi bir parti enerjisini kongre için harcar mı? Zaten kongrenin Mart sonuna kaldığı konuşuluyordu. Ne oluyor”  diye sordum. DP’nin genç Genel Başkanı Gültekin Uysal ile Ankara büromuzda çay içip sohbet etmek için sözleştik. Önceki gün oldukça uzun bir sohbet yaptık Uysal ile bir bölümü yazılmak diğer bölümü de yazılmamak kaydıyla.
Gültekin Uysal sorularımıza şöyle yanıt verdi;
* Seçim öncesi kongre ve  
   iddialar...
“Bir yandan yerel seçim süreci işliyor ama resmi hükümlülüklerimiz olan kongreleri 2-3 yıl arasında partiler yapmak durumunda. Biz de bir takım altyapı eksikliklerimizi ancak tamamlayarak bu günlere kadar getirdik. Önümüzdeki süreçte Türkiye’yi çok sancılı, çok fırtınalı bir dönem bekliyor. Hem genel merkez yönetimlerini takip etmek adına hem daha kuvvetli bir şekilde gücümüzü aksettirecek bir yapıyla beraber milletimizin önünde olmak istiyoruz. Çok uzun süredir partimizin, geleneğimizin şartlarına bağlı olarak yaşadığı bir takım alt üst oluşlar var ama temel referanslarımız yerli yerinde. Amacımız Akif’in tabiriyle; bugünün Türkiye’sine temelden aldığımız değerleri söyletebilmek. Yerel seçim, tabii sadece yerel seçimlerin seçileceği bir iklimde değil onu da aşan yüksek gerilim hattında seyreden bambaşka meseleler üzerinden yürüyeceğini de görüyoruz. O anlamda partimizi hem fikir hem de kadro derinliği itibariyle seçim öncesi yenileme ihtiyacı hissettik. İnşallah seçimden sonra da bambaşka gelişmelerin olacağını görüyoruz.” 
* Mali problemlerinizi  
   aşabildiniz mi?
 “Partinin sahip olduğu bir takım imkânları ve değerleri var. Bu anlamda kendimizi planlı bir şekilde götürüyoruz. Tabii burada insan unsuru çok önemli. Uzun yıllar tek başına iktidar olmuş Anavatan Partisi gibi, Doğru Yol Partisi gibi bir yapının birleşmesiyle bugün geçmişin bir takım külfetleri de ister istemez gelir. Ama onunla beraber aynı zamanda büyük bir avantajlar büyük bir fikri birikimi de parti bir havuzda eritip burada hem maddi hem manevi unsurları ile bir Türkiye projesi çıkarma çabası içerisindeyiz. Mücadelemiz bu noktada.” 
* Karşınızda aday var mı?
 “Şu aşamada açıklanmış bir şey yok. Aday olabilmek için belli şartları sağlamak lazım. Ama demokratik yarışlardır, biz bunların önünü açıyoruz zaten. Önemli olan aklını berraklaştırarak Türkiye’nin tartıştığı meseleler üzerinden kendi rolünü doğru tanımlayabilmek için bir zemindir kongre aynı zamanda. Bu kararlılığı da ortaya koyacak bir kongre zemininde inşallah Türkiye’nin en temel meseleleriyle bir yandan hafızamızı tazelerken bir yandan da idraklerimizi tazeleyeceğimiz bir kongre olacaktır.” 
*  Cemaat-iktidar 
    kapışması...
“Yaşanılanlar Türkiye’nin yakın ve orta vadedeki gündemini şekillendirecek. Biz öncelikle hukuk temelinde her meseleye bakmak durumundayız. İki meseleyi ayırmak lazım. Bir; ortada bir yolsuzluk var. 4 Bakan kabineden ayrılmak zorunda kalmış. İstediği kadar hükümet kabine değişikliğinin sayısını artırarak perdelemek, meseleyi bir komplo dış müdahale, bir takım operasyon gibi sözlerle kamufle etmeye kalksa da meselenin esası değişmez. Eğer bu ülkede böyle bir paralel yapılanma varsa bunu hukuk zemininde ispat etmeleri gerekir. Üzülerek Bülent Arınç’ın konuşmalarını da izledim. Türkiye’de insanların hukukunun teminatı adalet mekanizmasıdır. Hiçbir zaman iktidarlar olmamışlardır. İnanan insanların da inançlarını yerine getirmek noktasında hürriyetlerini koruyacak olan Türkiye’deki anayasal zemindir. Bu zemini kendi şahsi varlıklarına bağlayarak, kendi varlıklarını sadece özgürlükler bağlamında değil iktisadi anlamda Türkiye’yi büyük bir krizin eşiğine getirerek 10 yılı aşan bir iktidar süreci içerisinde yapısal dönüşümü yapacaklarına Türkiye’nin alternatif maliyetlerini hem kişisel hem kurumsal bazda en zirve noktasına çıkartarak kendi varlıklarını bir kadere dönüştürme gayretlerini görüyorum. Ama inanıyoruz ki milletimiz, sağduyusuyla bu meseleleri aşacak.”

Yazarın Diğer Yazıları