Dikensiz gül bahçesi için
Dikensiz gül bahçesi için
Başbakan’ın iki gündür söylediklerine bakın..
Sert mi? Sert.. Tahammülsüz mü? Tahammülsüz..
Bir yıl önce, 2007’nin mart ayında şu tespitte bulunmuştum: Başbakan, Putin gibi olmak istiyor..
Önce o günkü yazıdan küçük bir alıntı..
**
“Başbakan Erdoğan yeniden tek başına iktidar olursa bu kez Putin gibi olur..
Rusya Devlet Başkanı Putin, Rusya’yı istediği gibi dizayn etti ya..
Sermayesiyle..
İş adamlarıyla..
Bürokratlarıyla..
Medyasıyla..
İstediği Rusya’yı kurdu..
Erdoğan da aynı role soyunacaktır.. Daha da sertleşecek; bırakın eleştiriyi, yüksek sesle konuşmalara bile tahammül etmeyecektir.”
(7 Mart 2007)
**
Başbakan’ın iki gündür söylediklerine bakın..
Sert mi?
Sert..
Tahammülsüz mü?
Tahammülsüz..
Sadece benim dediğim olur.. Benim yaptıklarıma kimse karşı çıkamaz, beni kimse eleştiremez havasında mı?
Evet..
Putin de böyle değil mi?
**
Yine dönelim bir yıl önce yazdıklarıma:
“Erdoğan önce atamaları halleder.. Ardından istediği yasaları geçirir.. Köşk’e onaylatır..
Sonra..
YÖK Başkanı’ndan..
Büyükelçilere..
Valilerden..
Emniyet müdürlerine kadar..
İsimleri tek tek belirler..
Yüksek yargı üyelerinin seçiminde etkili olur..
Bir süre sonra bütün kurumlar AKP’li kadrolarla dolar..
Bizden dedikleriyle..
Bundan iş adamları da nasibini alır..
Hükümeti destekleyenin.. İyi geçinenin işleri de iyi gider.. Mırın kırın eden kırmızı kartı görür.. Bürokrasinin çarkları arasında un ufak olur..
Sıra medyaya da gelir..
Kendi gazete ve televizyonlarını yaratmaya..
Diğerlerini yok etmeye..”
(7 Mart 2007)
**
Bugün yaşadıklarımız bunlar değil mi?
Harfi harfine..
Başbakan, Putin olmaya giden yola girdi.. Bu yolda önünde engel tanımıyor.. Beğenmediği çıkışlar yapana da işine gelmeyen sözleri söyleyene de basıyor fırçayı..
Ekonomiye dikkat çekene..
Sevsinler seni..
Çok öfkeli olduğunu söyleyene..
Öfke de hitabet sanatıdır..
Türban dayatmasına karşı çıkan, zamanı, yöntemini yanlış bulan, ülkeyi çalkantıya sürükleyeceğini iddia eden medyaya..
Çırılçıplak kadın resimleri basıyorsunuz!
Çıplak da değil, çırılçıplak!..
**
Başbakan’ın bunu söylerken amacı belli.. Medyayı aşağılamak.. Medyayı, bunlar ülke sorunlarından ne anlar, türban meselesinden ne anlar, sadece kadın fotoğrafı basmayı bilirler düzeyine indirgemek. Böyle göstermek..
**
Başbakan’ın şu sözüne ne demeli?
Hangi müdahale yapıldı?
Yok artık bir de müdahale edilseydi.. Başbakan’ın memurları gelip bu fotoğraf kulanılabilir bu kulanılmaz deselerdi.. Ahlak bekçileri gibi..
Aslında kafasından geçen belli.. Putin gibi, medyayı tam kontrolü altına almak.. Veya İran basını gibi yasaklar koymak..
Sonra, gerisi güllük gülistanlık.. Hazır kıtalarla dikensiz gül bahçesi..
**
Şunu da merak ediyorum..
Öfke de bir hitabet sanatıdır diyen Başbakan’ı ağır dille eleştirenler de sertlik de bir ifade tarzıdır derse, ne cevap
verecek?
* Mehmet Tezkan / Vatan
+++++
Uçak...
HER zaman olduğu gibi...
İş işten geçti.
Şimdi herkes kafa yoruyor:
“Nasıl çıkacağız bu işin içinden?”
**
Uçak düşüyormuş...
Pilot, hostesi çağırmış.
“Denize çok yakın uçuyorum, bu seviyeden atlarlarsa, canlarını kurtarırlar, söyle yolculara, anladıkları dilden anlat, ikna et, yoksa çok geç olacak.”
Hostes koşmuş içeriye...
Amerikalı grubun yanına gelmiş.
“Sayın yolcular, uçak düşüyor, denize çok yakınız, bu seviyeden atlarsanız, kurtulursunuz.”
Amerikalılar dinlemiş.
Mantıklı gelmiş.
Atlamışlar.
Hostes, Fransızlara gitmiş...
“Bayanlar baylar, affedersiniz, çok özür dilerim, rahatsız ediyorum, uçağımız düşüyor, sizden rica etsem atlar mısınız, lütfen, hassasiyetiniz için şimdiden teşekkür ederim.”
Fransızlar dinlemiş.
“Mersi” deyip, atlamışlar.
Hostes, Almanlara gitmiş...
“Atlayın lan!” demiş.
Otoriteden emir almaya alışık olan Almanlar, neden bile demeden, sıraya girerek, hiç tereddütsüz atlamışlar.
Ve hostes, Türk yolculara gelmiş...
Öbürleri niye atlıyor, n’oluyor, bizimkilerin umurunda bile değil, kimi uyuyor, kimi film seyrediyor filan.
Hostes tahrik edici bir pozla koltuğa yaslanmış, suratında küçümseyen, küstah bir ifadeyle “Siz var ya, siz” demiş... “Hayatta atlayamazsınız burdan!”
**
Durumumuz budur.
Maalesef.
Biri “Giremezsin” diyor.
Biri “Girerim” diyor.
İş inada bindi.
**
Akıllı bir hostes gelmezse..
Bu uçak düşer.
* Yılmaz Özdil / Hürriyet