Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Dik Çaniy'nin NATO manevrası...

Ergenekon tartışmaları sırasında ülkemize gelen ABD’nin iki numaralı ismi (Birinciyi de yöneten) başkentte önemli görüşmeler yapıp; Topkapı Sarayı’nı kendi mihmandarı ile gezip gitti. Çaniy’nin karısı-kızı, aldığı halılar, korumaları gibi hususlar ön plana çıkarken, malum medya görüşmelerde Afganistan’a asker talebinin bulunmadığına dikkat çekti. Misafir olduğu ülkenin hassasiyetini bildiği halde Irak’ın kuzeyinden “Kürdistan” diye söz eden Çaniy’nin Barzani ile ilişkileri geliştirme konusunda tebligatta bulunduğu da iddia ediliyor.
Görevleri “bilgi kirliliği” yaymak olan bazı kalemşorlar, Türk insanının Mesut Barzani konusundaki tepkisini törpülemek için, Çaniy’nin Mesut’u gözden çıkarıp yerine diplomatik lisan sahibi yeğen Neçirvan Barzani’yi getirmeyi planladığını, bunun göstergesi olarak da Çaniy’nin Neçirvan’ın evine gittiğini yazdılar.
Dinleri, imanları para olan sözde gözlemciler de Irak petrolü ve doğal gazının Avrupa’ya satışında Türkiye’nin geçiş koridoru olup satıştan kâr alacağı yakında yorumlarla Çaniy’i aklamaya gayret ettiler.
“Dick Çaniy’nin çantasında neler var” iddialarına “kirli çamaşırları” cevabını yazdığım için bizi eleştirenlerin diğer görevi de ABD yönetiminin Gürcistan, Ukrayna ve Balkanlar konusundaki dayatmasını kamufle etmekti. Turuncu devrimlerle yönetimi ele geçiren ABD’nin Karadeniz’de liman ve hava koridorları alabilmek için harcadığı çabayı hayali çete avcıları bilmiyor olsa da, küresel emperyalizmin tehlikesini hissedenler fark ediyor. Putin’in iktidara gelişi ile toparlanıp eski gücüne kavuşmakta olan Rusya, ABD’nin dünyanın tek jandarması olma girişimlerini elbette kabullenmeyecek. Rusya kendi kapsama alanında dilediği gibi at koşturmasına müsaade edecek değil ya... Nitekim ellerinde Amerikan bayraklarıyla bağımsızlık ilan eden Kosova’ya karşılık Putin, KKTC örneğini vererek ciddi bir uyarıda bulunmuştu. “AB-ABD ittifakı” karşısında elinde fazla kozu olmayan Rusya, “Yeşil kuşak projesi” ile çevresini sarmaya kalkışan ABD’yi Orta Asya Coğrafyasından (Özbekistan-Türkmenistan-Kırgızistan) uzaklaştırdı. Ancak “arka bahçem” dediği Kafkaslar’daki kargaşayı bir türlü çözümleyemedi. ABD’nin şımarttığı Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgaline o dönem göz yuman Rusya bu yanlıştan geç de olsa dönmeye kararlı. Azerbaycan petrollerinin büyük hisselerinin AB ve ABD ülkeleri kontrolüne geçmesinden rahatsız olan Rusya, Gürcistan’daki turuncu devrimin rövanşını almayada niyetli. Türkiye’nin krizi iyi yönetemeyişi yüzünden Acaristan’ın Tiflis’e bağlanmasını biz unutmadık. Ama Rusya Gürcistan da yıllardır devam eden Abhazya ve Osetya meselesinde ağırlık koymaya kararlı. Gürcistan’ın NATO’ya girmesi durumunda Abhazya ve Osetya’nın bağımsızlığını kabul ederek BDT’ye dahil etmeyi planlayan Rusya, Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO’ya kabulünde Türkiye’nin rolünü iyi hesaplıyor.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında başlayan Soğuk Savaş döneminde zorunlu olarak dahil olduğumuz NATO yüzünden kaybettiklerimiz kazandıklarımızın kaçta kaçı olduğunu yazacak değilim. Yıllarca “Rus fobisi” yüzünden Amerikanperestliği tercih edenlere inat Türkiye’nin Avrasya seçeneği olduğunu söyleye söyleye dilimizde tüy bitti. NATO denen paktın şimdilerde ne işe yaradığına dair ciddi şüpheleri olanlardanım.
Türkiye’nin Yunanistan ile bitmeyen meselelerini yine NATO yüzünden çözemediğini hatırlayan var mı?
Demirel ile Ecevit arasında gidip-gelen devrin siyasi iktidarlarının asla cesaret edemediği Yunanistan’ın NATO’ya dönüşünü 12 Eylül darbesiyle beraber gelen ara rejimde Kenan Evren imzalamıştı.
Yüzde 46,5’la iktidar olup başı dönen AKP hükümeti de “ben yaptım oldu” mantığı ile hukuku, anayasayı hiçe saydığı gibi NATO’nun genişleme projesinde Amerikan projelerine gözü kapalı imza atabileceğini herkes biliyor.
Önümüzdeki hafta Atina’da yapılacak NATO ülkeleri toplantısında ele alınacak genişleme olayında Türk heyetinin tavrını yakından takip etmeye ne dersiniz.
“Kazan-kazan” gibi ucube bir anlayışla dış politikayı sürdürmeye kalkışan zihniyet yüzünden egemenliğimizin nasıl paylaşıldığını, bağımsızlığımızın nasıl çiğnendiğini görenler, bu satırların yazarının komplo teorisyeni olmadığına tanık olacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları