Devren kiralık “misyon”a Milliyet mi talip

Çok değil iki, üç yıl öncesi. Taraf her gün “belge” diye çarşaf çarşaf konuşmaları, yazışmaları, ancak savcıların zihin deşifresi yapılarak elde edilebilecek “yazılmamış iddianameleri”, ancak polislerin zihin deşifresi yapılarak bilinebilecek “yapılmamış gözaltıları, tutuklamaları” , olmayan darbenin nasıl olduğunu anlatan güya “planları” yayınladıktan sonra Ahmet Altan ve Yasemin Çongar’dan okurduk bu tip “valla özel harp yapmıyoruz” içerikli aklanma çabalarını:
“Yine önemli bir gazetecilik başarısına imza attık.”
“Bizim meslekte her muhabirin rüyası, “belgeli gazetecilik” yapmaktır; bunu başardık...”
“Türkiye’nin ihtiyacı olan “şeffaflığın” gereği olarak yayımladık.”
“Bu bizim “habercilik namusumuz”un gereğiydi.”
“Bu tarihsel süreçte üzerimize düşen sorumluluğun farkındayız.”
Şimdi Milliyet’in Genel Yayın Yönetmeni Derya Sazak yazıyor aynılarını!

***

Düne kadar Taraf’ı yönetenlerin “askeri vesayet sorununun çözümü” için ortaya koyduğu cengaverliği -kopyala yapıştır- yapmışçasına benzer ifadelerle Milliyet’i yöneten kişi “PKK sorununun çözümü için” sergiliyor şimdi:
“Türkiye’yi otuz yıldır uğraştıran (...) PKK sorununun ” barışçı “ yoldan çözümü için gazetecilik çerçevesinde üzerimize düşeni yapacağız.”
Sazak’ı okurken düşünmeden edemedim:
“Türkiye’nin sorun çözücüsü” olmak için ABD ile aile bağı şartı mı aranıyor?
TSK’nın “çözümü”nde kullanılan Taraf’ın başına getirilen Yasemin Çongar’ın eşi -Amerikan menfaatleri için çalışmakla görevli- bir “dışişleri” yetkilisiydi ya... TC’yi çözme niyetinde olduğu algısı yaratan Milliyet’in başına getirilen Derya Sazak’ın oğlu da “Amerikan milli güvenliğini korumak için” çalışan Hudson Enstitüsü’nde görevliydi! (Sızdırdığı senaryolarla Türkiye’deki ordu-siyaset kavgasının fitilini ateşleyen kurum.)
Hoş “oğul durumu”ndan atanmaya ihtiyacı yok Sazak’ın; “PKK’nın siyasallaşması”nı bu denli hararetle savunduktan sonra, “Öcalan’ın dediği gibi...” diye başlayan cümlelerinin bir karşılığı olacaktı tabii ki!

***

Taraf Rasim Ozan Kütahyalı “flaş” transferini yapmıştı; Milliyet “dişisi”ni tercih etti:
Nagehan Alçı Kütahyalı!
Ayşen Gruda ile olacak gibi değil onu yollarlar artık Kandil’e de ikna için PKK’lıları!
Takıldığı yer olursa da Yasemin Abla’sı koşar imdadına; mevcut yazarlarını, imkanlarını kısıtlayarak “yıldırmak” suretiyle gazeteden yollamaya çalışan “patron” katı “edebiyat” yazsın diye çağırmadı herhalde Yasemin Çongar’ı!
Öyle görünüyor ki Milliyet olacak terörle müzakerenin Taraf’ı!
Neden? Çiçeği burnunda medya patronu iktidara yaransın diye mi?
Öyleyse Taraflaşmayı denemek yerine Taraf’ın sonunu “ibret” alması gerekmez mi?
Malum Başbakan’la balayları mahkemede bitti!
Gölge iktidarla iş tutmaya niyetlendiler desem; WikiLeaks’teki Gülen sızıntısından sonra nasıl “öteki” haline gelmeleri dün gibi!
Yasemin Çongar’la olsaydı bu işler Başar Arslan kafasını duvarlara vuruyor olmazdı şu anda değil mi!
Kullanılıp atılmak üzere tasarlanmış bir kağıt tomarının akıbeti kimseyi ilgilendirmez belki... Ama Milliyet öyle mi? Kirli tezgahlara alet etmeye kalkışırsanız Abdi İpekçi rahat uyutur mu sizi!

CHP “İstanbul adayı”na kilitlenmiş

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Finans Kulüp üyeleriyle yemekteydik önceki gece. Yemekli toplantının “ekonomi” odaklı olması planlanmıştı ama çoğu masada tartışılan konu “İmralı zabıtları”ydı. İktidar mevzuyu “istikrarın yolunu İmralı’dan geçer” noktasına getirirse olacağı bu. “İş dünyası”ndan Kılıçdaroğlu’na yöneltilen sorular da bu kapsamdaydı; “anadilde” eğitim, vatandaşlık tanımı. Kılıçdaroğlu bilinen tavrını tekrarladı: “Etnik kimlikten arındırılmış bir vatandaşlık tanımı istiyoruz. Anadilin öğrenilmesinde devlet katkısını arzu ediyoruz ama eğitim dilinin Kürtçe olmasını uygun bulmuyoruz.”
Sezgin Tanrıkulu gibi “anadilde eğitim” taraftarı CHP yöneticilerinin de bulunduğu salonda Kılıçdaroğlu özellikle vurguladı: “Böyle düşünmeyen arkadaşlarımız olabilir. Ama bizim parti görüşümüz budur.”
CHP’li yöneticiler İstanbul Belediye Başkan Adayının kim olacağına kilitlenmiş haldeydi; gece biraz da “nabız yoklama”yla geçti. “Sarıgül” ismi telaffuz edildiğinde yapılan eleştirilerden biri: “CHP adayı olursa AKP’yi eleştirebilecek mi?”
Bu soruya cevap verilemedi!
Ha bu arada Finans Kulüp en çok oy alan üç siyasi partiye mektup yazıp, 2013 öngörülerini dinlemek üzere Genel Başkanlarını davet etmiş; cevap veren bir tek CHP olmuş. Elçiye zeval olmaz; sitemlerini bildirmiş olayım Ankara’ya.

Yazarın Diğer Yazıları