Devletler liginden aşiret ligine
Ne garip bir ülke ve insanlar haline geldik. Önce bizi kölelikten kurtarıp, insan düzeyine getiren adamın eserlerini, devrimlerini sildik ve otomatik olarak devlet niteliğimizi kaybettik, ama devletmişiz gibi oynamaya devam ettik. O altın saçlı adam din ile devleti karıştıran ulusların geleceğini görmüştü.
Artık işgal altındaki bir Arap aşiretinden farkımız yok. Kendinizi sakın kandırmayın. Tüm dünya biliyor ve ona göre davranıyor. Kısaca sömürgeyiz. Yani, Suudi krallığı veya Arap emirlikleri ile aynı kalite ve seviyedeyiz, onların bir de petrolü var bizde o da yok. Açıyorlar telefonu, şunu söyle diyorlar, söylüyor. Şunu yap diyorlar, onu yapıyor. İşte aşiretin dış politikası, işte aşiretin iç politikası. Ne oldu rahatsız mı oldunuz? Yapmayın yahu modern ve uygar yalanına kendinizi fazlaca kaptırmışsınız.
Öncelikle devlet olmadığımızı baştan kabul edin. Zira devletlerin yasaları olur; kuralları, yönetmelikleri olur ve o yasalar herkese ama herkese eşit olarak uygulanır. Devletleri iyi eğitimli devlet adamları yönetir; papazlar, imamlar, hahambaşıları, Budist rahipler yönetmez. Devletlerin ordusu gözbebeğidir, egemendir, onurludur saygındır; askerleri yense de yenilse de onların baş tacıdır, bizdeki gibi tıkaç durumuna getirilmemiştir.
Parası içerdeki sanayiine, yer altı servetlerine, rezervlere, altın stoklarına göre değerlidir, Aşiretlerde ise aşiret reisinin söylediği olur. Reisin veya ustanın üzerinde oturduğu kilim kaplı sandıkta tutulur, devletin parası. Zaten devlet de reis veya usta demektir. Devletlerde ihaleler, yapılan harcamalar adil ve şeffaftır. Ekonomisi gizli kapaklı gitmez. Dünyaya başkası borçlanıp devletler bu borca kefil olmaz. Aşiretlerde ise ihale de, borçlanma da aşiret reisinin veya ustanın talimatına göre yapılır. Kural reistir. Arada bir de yağcılık için meydanlara çıkıp onunla ne kadar gurur duyduğunuzu haykırırsınız, yırtınırsınız bir bez şapka bedeline, korku uğruna.
Devletlerde yasalara göre seçim yapılır ve bu yasalara göre seçilenler halkı temsil eder. Seçilen kişiler yemin ederlerse yeminlerine sadık kalır. Yemin bir süs değildir, bir tür taahhütnamedir; milletin vekillerinin halka karşı. Kalmazlarsa yargılanır ve Meclisten
atılırlar.
Seçilip de Meclise gitmeyen, anayasada yazılı yemini etmeyen milletvekili milletvekili değildir. Aşiretlerde ve Arap diktatörlüklerinde reisin veya ustanın gösterdiği seçilir ve reisin söylediği gibi oy kullanır. Reisin veya ustanın gösterdiği kurallara göstermelik oy verir. (Irak, İran, Kuveyt, Mısır, Suudi Arabistan, Katar, Ürdün, Suriye, Fas, Libya’da böyle oynanıyor bu oyun. Farkındaysanız Erdoğan’ın örnek aldığı Arap kardeşleri bunlar) Reisin göstermediği kişi seçilse bile
seçildi sayılmaz.
Devletlerde özgür basın vardır. Korkmayan ve halkının sesini duyuran basın. Aşiretlerde ise korkudan donuna dolduran gazeteci kisvesi altındaki kişiler kendi fikirleri yerine bak gâvur haber ajansı erken seçim olur şeklinde yayın yapar. Gâvur ajansından daha iyi bilemez neyin olup olamayacağını; zira emir dışarıdan gelir.
Devletlerin sırları vardır, icabında politikacıların bile görmesine izin verilmeyen sırlar. Aşiretlerde ise tüm sırları reis veya usta bilir. Zira onun yaptıklarının üçte ikisi sırdır
İşte böylece bu aşiretin hizmetkârları, reisin kulları köleleri vardır. Bu
hizmetkârlar, birisi reisi götürünce birinci derece düşmanı olur ve hatta tetiği onlar çeker, ödülü almak için.
Evet, şimdilerde Türkiye birinci kümeden ikinci kümeye, orada da tutunamadan üçüncü kümeye hızla düşen futbol takımı havasında. Zaten siyasetimiz de futbol jargonu üzerinden gitmiyor mu? Biz öyle bir milletiz ki futbola verdiğimiz önemi vatanımıza, bayrağımıza, ulusumuza vermiyoruz.
Hafta içinde bir kalem arkadaşımızı, ideal arkadaşımızı genç yaşında kaybettik. Sevgili Behiç Kılıç ile hiç karşılaşmamıştık. Yalnız onu yazılarından tanıyordum. İnancı için dövüşen bir savaşçıydı. Allah ailesine ve arkadaşlarına sabır versin, rahmet eylesin.