Devletin Namus Borcu...
Yeri doldurulamaz Ali Ekber Çiçek'in derlediği: "Derdim çoktur hangisine yanayım" türküsü dilime pelesenk oldu. Aralık ayı malum en uzun geceleri yaşadık. Zemheriye girişin ayı olan "Aralık"da karanlıkta kalan o kadar çok olay var ki... Kar bile yağmıyor. Kırım'lı Necip Hablemitoğlu'nun evinin önünde şehit edilmesinin yıl dönümünü yine geride bıraktık. Devrin Başbakanı Abdullah Gül; "Bu cinayetin faillerini bulup, yargılamak devletin namus borcudur" demişti hani... Biz bu namus meselesini bir başka "Yiğit"in Silivri Cezaevi'nde şüpheli ölümünde de duymuştuk. Gerçek anlamda "Kahraman" olan Kaşif Kozinoğlu'nun cenazesinde o dönem müsteşarlık makamında oturan MİT Başkanı Hakan Fidan'da; Kozinoğlu ailesine "Bu olay bizim namus borcumuzdur" sözü halen yerde duruyor. Namus kavramı bu kadar ucuz olmamalı. Hablemitoğlu'nun katilleri, onları yönlendirenler halen ortaya çıkarılmış değil. Bakıyorum da klavyenin başına geçip, yıldönümü mesajları yazanlar görevlerini yerine getirmenin dayanılmaz hafifliğini yaşayarak mışıl mışıl uyumaktan geri durmuyor. Şehit Necip'in Türk kalelerinin isimleri olan Uyvar ve Kanije adındaki kızlarının yüzüne nasıl bakıyorlar anlamıyorum.
Ali Ekber Çiçek'e dönüyorum yine. "Yine tazelendi yürek yarası..."
Acısı dün gibi yüreğimi sızlatan Ali Tatar'ın onur intiharının da yıl dönümünü yaşadık salgın günlerinde. 11 koca yıl geçmiş. Kumpası kuran hakim ve savcılar yargılanıp, hapis yatsalar da Ali geri gelmeyecek. Tatar ailesinin acısı dinmeyecek. Bu arada Çankaya Belediyesi'ne teşekkür borcumuzu yerine getirelim. Neredeyse 5 yıl önce belediye meclis kararı ile Ali Tatar adı verilen park iki ay önce hizmete açıldı. Unutmak tükenmektir. Ali Tatar ve kumpas şehitlerinin isimleri yaşatılmalı. Sadece Ankara'da olmaz yurdun dört bir yanındaki belediyeler bu isimleri park, cadde ve sokaklarda yaşatmalıdır. Yalnız CHP'li, Millet İttifakı'nın belediyeleri yetmez. AKP Belediyesi olan Trabzon'a seslenelim. Kaşif Ağabey Trabzonlu, naaşıda memleketinde. Trabzonlu hemşehirlileri O'nun ölümsüz adını yaşatmaya niyetleri var mı? Takip edip, bekleyeceğiz. Lafa gelince "Vatan-millet-ezan-bayrak" görelim Cumhur İttifakı'nın belediyelerini kumpas şehitlerini isimleri verilecek mi?
"Ben bu derde nerden derman bulayım/ Meğer şah elinden ola çaresi" derken KahramanMaraş olaylarına gidiverdim. 30 yıldan fazla geçti. Halen "Gizlilik kararı" kaldırılmış değil. Kimlerin tezgahı ile onca cana kıydığının sebep ve sonuçları ile yüzleşmeye halen cesaret demeyenlere söylenecek o kadar çok söz var ki... KahramanMaraş Katliamının da yıl dönümüydü geçtiğimiz hafta...
"Pir Sultanım katı yüksek uçarsın/
Selamsız sabahsız gelir geçersin/
Dilber muhabbeten niye kaçarsın/
Böylemiydi yolumuzun töresi..."
Mısraları kafama paslı çiviler çakarken Menemen'de şehit olan Kubilay'ın yıldönümüne dair mesajlar düşüyor sosyal medyaya. Asteğmen Kubilay ve iki bekçimizin şehid edildiği olay öyle sineye çekilmedi. Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet düşmanlarına göz yummadı. Yeni kurulmuş devletin namusunu korumak için derhal mahkemeyi kurup, faillerini tek tek belirleyerek anında cezalandırmıştır. Aradan 90 yıl geçmiş olsa da Derviş Mehmet ve şürekası bunu unutmuş değil. "Su uyur, düşman uyumaz" diye boşuna dememişler. Cumhuriyetten intikam almak için fırsat kollayanlar zemin yokluyor.
Neyse ki en uzun geceyi 21-22 Aralık gününü geride bıraktık. Aydınlığa daha yakınız. "Benim bu derdime derman efendim" diyerek başından beri olumsuzlukların ard arda geldiği 2020'yi geride bırakmaya hazırlanıyoruz. Her şeye rağmen umut var... Diplomaların sahteliği belgeleniyor artık. Sahtekarlıklar yüzlere vuruluyor. Korku iklimi önemli ölçüde yıkılıyor. Devletin namus borcunu en kısa zamanda yerine getirmesi umuduyla. Sevgi ile kalın...