Devletin gizli eli vatandaşın cebinde
Nerden bakarsanız bakın, İstanbul Borsası'nda BİST 100 Endeksi, son bir yılda ve son 6 yılda reel kayıp getirmiş.
Türkiye İstatistik Enstitüsü (TÜİK), Mart ayı itibariyle finansal yatırım araçlarının, aylık ve yıllık nominal ve reel getiri oranlarını açıkladı.
Son bir yılda BİST 100 Endeksi, nominal olarak -1.21 oranında kayıp getirmiş. Mart itibariyle gerçekleşen yüzde 7.46 oranındaki yıllık TÜFE'ye göre düzeltilince, başka bir ifade ile enflasyonun etkisi giderilince, bir yıllık reel getiri yüzde -8.07 olmuş... Yani BİST 100 Endeksi, bir yılda yüzde 8.07 oranında reel kayıp getirmiş. Borsaya 100 lira yatıranın bir yıl sonra satın alma gücü olarak elinde 91.93 lira kalmıştır. (Aşağıdaki tablo.)
Son 6 yılda, Borsa istisnasız adeta emme-basma tulumba gibi çalışmış... Bir sene reel kazanç, ertesi sene reel kayıp getirmiş. Bu kadar tesadüf olamaz... Belli ki Borsa'yı görünmez bir el yönetiyor.
2010 yılı Mart ayında Borsa'ya 100 lira yatıran bir yatırımcının, 2016 Mart ayında enflasyondan sonra, reel anlamda elinde 98.84 lira kalmış.(Aşağıdaki tablo.)
Parasını faize yatıranlar ise hep kaybetmiştir. 2015 Mart ayı ile 2016 Mart ayı arasında mevduat brüt olarak, yani vergi öncesi, yüzde 2.59 oranında Devlet İç Borçlanma Senetleri ise yüzde 2.59 oranında reel kayıp getirmiştir.
6 yıl önce mevduata 100 lira yatıranın bugün elinde reel olarak 92.20 lira kalmıştır. Faiz üstünden vadeye göre yüzde 10 ile yüzde 15 arasında alınan stopajı da çıkarırsak, tasarruf sahibinin parasının değeri 90 liranın altına düşmüş demektir.
Devlet İç Borçlanma Senetleri reel faizi de 2014 yılında yüzde -2.03 ve 2016 yılında yüzde -2.59 olmuş. Bu demektir ki devlete borç verenlerden, bütçeye enflasyon yoluyla kaynak aktarılmış. Yani devlet vatandaşın cebinden gizli vergi almış.
Şimdi, siyasi iktidar tarafından koro halinde faizler düşsün deniliyor. Gerekçe olarak da ekonomide canlanma olur deniliyor.
Aslında ise eğer işletme ve yatırım kredileri yüksekse, bunun çözümü tasarruf sahibinin cebine el atmak değil, bankaların kâr marjlarına bir sınır getirmek olmalıdır. Ve eğer yatırım yapılmıyorsa bunun nedeni yatırım ortamının olmamasındandır.
Faizleri daha fazla düşürmek, tüketim-tasarruf dengesini daha çok bozacaktır. Ekonomiyi daha kırılgan yapacak ve istikrarı daha çok bozacaktır.