Devleti böyle dolandırıyorlar
Yeni bir dosyaya ulaştım.
Hemen hemen hepimizin marketten gidip satın aldığı ünlü bir Türk peynir markası hakkında hayali süt satışı yapıp, topladığı makbuzları Damızlık Birliği ve İl Tarım Müdürlüklerine teslim ederek devletten haksız süt desteği aldığına dair iddianame düzenlendi.
Şirket, 1957 kurulmuş İstanbul Sanayi Odası''nın açıkladığı Türkiye''nin en büyük ilk 1000 şirketi arasında gösterilen dev bir marka.
Mahkeme sonuçlanmadığı için adını açıklamıyorum.
Ama şirketi şöyle anlatayım, 84 bayi, 80 il ve 40.000 noktada satış yapıyor.
Konya''da kurulan ve Antalya''da üretimine devam eden şirket ile ilgili şikayetin yapıldığı yer Uşak.
H.P. adında bir kişi CİMER''e bir ihbarda bulunuyor.
İhbarın özetini iddianameden madde madde aktarayım:
- Şirket Uşak''taki köylerde bulunan çiğ süt üreticilerine fazladan müstahsil makbuzu kesme teklifinde bulunarak iş birliği yapmaya çalışıyor.
- Bu teklifi kabul eden çiğ süt üreticilerinin süt toplama işini (…)''nın yaptığı, (…)''da topladığı bu sütleri (…) Anonim Şirketine gönderiyor.
- (…) isimli şahsın da şirketi için gider maliyetlerini fazla göstermek adına (…) ile isimlerini belirledikleri çiğ süt üreticilerine fazladan müstahsil makbuzu kesiyor.
- Çiğ süt üreticileri de hayali süt satışı için kesilen fazladan müstahsil makbuzlarını Damızlık Birliği ve İl Tarım Müdürlüklerine ibraz ederek haksız süt desteği alıyor.
- (…) Süt Anonim Şirketi''nin (…) Tarım ürünleri Limited Şirketine süt nakliye parası, alınan gerçek sütlerin bedeli ve fazla kesilen müstahsil makbuzlarının paraları başlıkları altında üç farklı ödeme yaptığı anlaşılıyor.
- Süt nakliye ve gerçek süt bedeli için ödenen paraları (…) Tarım Ürünleri Limited Şirketinin hak ediş paraları olduğu, ancak fazladan kesilen müstahsil makbuzları için bankadan yapılan ödemede (…) bir miktar komisyon alarak bu parayı tekrar nakliyeci şoförleri aracılığı ile elden bahsettiğimiz ünlü firmanın yetkililerine ulaştırdığı anlaşılıyor.
- Bu şekilde de (…) ile (…) Süt Anonim Şirketinin ve yine çiğ süt üreticilerinin de haksız süt desteği almak suretiyle yıllarca devleti dolandırdıkları belirleniyor.
Savcılık da haliyle harekete geçiyor.
Dinlenen tanıklardan K.G. "2006-2012 yılları arasında (…) Tarım''da süt toplama ve nakliye işi yapan kamyon şoförüydüm. Köylülerden kamyon ile süt alıp önce (…) Tarım İşletmesine getirip, kantarda tartıyorduk. Daha sonra bu sütleri kamyonlar ile Antalya''da (…) şirketine götürüp teslim ediyorduk. Her sene yaklaşık en az 4-5 kez para götürdüğümü hatırlıyorum. Paraları poşetler içinde çok olduğunda ise yem çuvalları içinde taşırdım" diyerek olayları anlatıyor.
Devamında da şunları söylüyor:
"Paraların miktarı 300 bin Türk Lirası civarındadır. Paraları teslim ettiğim kişiler genellikle (…) ve (…) adlı (…) beyin adamı olan kişilerdi. Bir kez (…) beye de vermiştim. Bu paraların niçin olduğunu sorduğumda çalıştığım yerdeki kişilere bana ''seni ilgilendirmez sen sadece teslim et'' diye cevap vermişlerdi. 2012 yılında kaza geçirdim. Benden başka şoförlerde süt nakliyesi yapıyordu. Benim söylediğim rakamlar benim taşıdığımdır."
Tarım ve Orman Bakanlığı Müfettişliğince tanzim edilen Adli Soruşturma Raporuna göre de aynı şeyler tespit ediliyor.
Raporda, "Gerçekte kayıt dışı yapılan döngü ile mali açıdan bir kayıp olmasa da şirket ortaklarından sermaye kaçırılmasına ve vergi kaybına sebebiyet verildiğinin" tespiti yapılıyor.
226 bin liradan fazla çiğ süt ödemesinin tek seferde haksız yere bu ünlü firmaya yapıldığı belirleniyor.
Bakanlık müfettişleri de olayı doğrulayarak, "Adı geçen şahıslar hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan suç duyurusunda bulunmak amacıyla" dosyayı savcılığa gönderiyor.
İşin sonunda savcılık incelemesinde 13 kişinin hayvan sayısı ile dökmüş olduğu süt miktarının uyumsuz olduğu anlaşılıyor. Dolandırıcılığın boyutu tespit bile edilemiyor.
2010-2014 yılları arasında şirkette çalışan B.A. isimli kişi de savcılık ifadesinde işlemleri anlatıyor.
Özetle şunları söylüyor:
"Müstahsil makbuzu düzenlenen sütler (…) Tarım Limited şirketinde aylık toplanarak (…) Şirketine gönderilen sütler ve şirketin hesaplarına gelen paralar arasında farklılıklar gördüm. Özellikle şirketin hesabından gelen bir kısım paranın bankadan çekildiği gün kargo poşetine konularak süt kamyonları ile tekrar (…) A.Ş.ye gönderilmesi dikkatimi çekti."
Yerim olsa tüm anlatılanları aktarmak isterim. Ancak hem kafanızı karıştırmamak hem de olayı yer yettiğince anlatmak istiyorum.
İfadelerini verenler savcıya tek tek sistemin nasıl yürütüldüğünü söylemiş. Benim gördüğüm kadarıyla suçunu reddedenlerin dışında suçunu kabul edenlerin anlattıkları arasında bir çelişki de yok.
Fazladan makbuz kesilmiş, paralar elden dağıtılmış, devletten para alınmış. Ancak ortada ne üretilen süt var ne de başka bir şey…
Savcılık da iddianamenin sonunda ağır bir ifadeyle, "Şüphelilerin fikir ve eylem birliği içerisinde kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle gerçekleştirdikleri bu dolandırıcılık suçuna vücut veren eylemleri sonucu menfaat temin ettikleri" belirtiliyor.
Devamında da "Şüphelilerin üzerlerine atılı zincirleme şekilde nitelikli dolandırıcılık ile özel belgede sahtecilik suçlarını işledikleri yönünde mahkemece değerlendirilmesi gerekir yeterli delile ulaşıldığını" belirterek başta ünlü firmanın sahipleri olmak üzere yaklaşık 30 kişi hakkında nitelikli dolandırıcılıktan cezalandırma talep ediliyor.
Türkiye''nin her marketinde ürünlerini bulabileceğiniz bir markanın bu iddianamenin altından nasıl kalkacağını merak ediyorum.
Gerçi bizim ülkede zengine bir şey olmaz cezasını öder kurtulur ama ceza aldığında oluşacak marka zararı adını bile değiştirmesine neden olabilir.
Takip edeceğim…