Devlet yönetilemiyor!..
Ülkenin bir bölümünde iç savaş... Diğer bölümünde haklı olarak sokağa dökülen ve isyan eden millet... Fakat, haklı olan tepkilerin, kan emiciler, iç ve dış hainler tarafından provoke edilip gayrimeşru çizgiye çekilmemesi için çok dikkatli olmalıyız. Çok ölçülü olmalıyız. Saltanatları uğruna kaostan beslenenlere her seçim dönemi kin nefret duygularını körükleyip düşman kamplar stratejisiyle oy devşirenlere bu sefer de alet olmamalıyız. İtlerin izlerini çok iyi ayırt etmeliyiz.
Çünkü; bu sefer durum çok çok farklı.
Çünkü; bu sefer devlet yönetilemez noktasına geldik.
Çünkü; millet ve devletin bekası için alarm zilleri çalıyor.
Çünkü; Saddam'ın Irak'ına, Esad'ın Suriye'sine doğru hızlı bir gidiş var.
Çünkü; eskiden "derin devlet" diye tepinirdik. Şimdilerde kimse sarayın gladyosuna sesini çıkaramaz hale geldi.
Çünkü; Bugünlere taşların ustaca döşenilmesiyle geldik. Her yerde farklı kaos senaryoları uygulandı. Aldatılmadılar. Hep aldattılar!..
Kafalar çok karıştırıldı. Bilinçli ve kasıtlı olarak.
Şehit cenazeleri geliyor... Oluk oluk gözyaşı döküyoruz. Yine de soruluyor "1 Kasım'da seçim olur mu?", "Olursa tablodan ne çıkar" diye...
Seçim bu ortamda nasıl yapılacak?.. Halk sokaklarda... Yazılmayan, gazetelerin göremediği bir çok olay var. Türkiye diken üstünde gidiyor. Anayasa ve kanun tanımaz saray her şeye karışıyor. Onun altındaki gladyosu her yeri tehdit ediyor. Yürütmenin güya başı "Başbakan" devamlı şamarlanıyor. Ülkede ne oluyor tam olarak kimse bilmiyor. Kim nereyi yönetiyor?.. Devletin hangi birimleri kim veya kimlerden emir alıyor belli değil. Devlette bir çok iş yanlış gidiyor. Devlet yönetiminin alt üst olduğunu Türk devlet yönetim anlayışının bozulduğunu zaten uzun zamandır görüyoruz, bunu biliyoruz.
Şöyle düşünün; Türkiye'de Dağlıca'da çok ciddi bir saldırı oluyor. Saldırı zamanı 15.00 suları, "Başbakan"ın akşam 20.00'de bundan haberi oluyor. Cumhurbaşkanı saldırıyı daha önce öğreniyor. Devlet yönetiminde çarpıklık almış başını gidiyor. MİT, Cumhurbaşkanına bilgi veriyor. "Başbakan"a devre arasında yanındakiler cep telefonundan PKK'ya yakın sitelerdeki haberleri gösteriyor. "Başbakan" ancak İçişleri Bakanı'nı telefonla arayarak teyit alabiliyor. Peki MİT kime bağlı? Yazılı kağıtlara göre Başbakana bağlı!..
İktidar içindeki güç kavgası devletin ahenk içinde hareket etmesi gereken hayati organlarını kangren etmiş durumda. Birbirleri ile vuruşan, bilgi saklayan, devlet aklının yapması gereken operasyonlara çelme takmaya kalkışan, diğerinin elindekini almaya çalışan, karartma yapan, bilgi kirliliğine sebep olan, ters manipülasyon yapan, masum sivilin, aydının, okurun-yazarın üstüne tehdit mesajları gönderen, kirli, maalesef adına devlet organı dediğimiz yapılar var.
Türkiye'de ipler kimin elinde?.. Bürokratlar neler yapıyor?.. Bunların hepsi ayrı ayrı üzerinde düşünülmesi gereken konular.
"Sarayda neler oluyor?"u bilebilen devlet organları veya TBMM'de temsil edilen siyasi yapı var mı?..
Kırıntı bilgiler dönüp dolaşıyor;
Valiler, kaymakamlar,
Bakanlar,
Müsteşarlar, Genel Müdürler/yardımcıları, daire başkanları, şube müdürleri, emniyet müdürleri/amirleri, başhekimler, saraydan talimat alıyor.
"Başbakan" ne yapıyor... Kendi MKYK listesini bile yapamıyor. Başbakancılık oynuyor.
Maalesef!.. Fotoğrafın özeti;
Devlet yönetilemiyor.
**********************************
Efkan Ala'dan cevap var!..
Gölge İçişleri Bakanı AKP'li Efkan Ala, avukatı Muhsin Özyar vasıtasıyla tarafıma 2 "cevap ve düzeltme metni" gönderdi. Cevap hakkı kutsaldır. Önce onları verelim;
"Yeniçağ Gazetesinin 19.08. 2015 tarihli nüshasının 4'ncü sayfasında Ahmet Takan tarafından 'Sistemci Erdoğan ispiyonculuğu kurumsallaştırdı!..' başlığıyla Müvekkilim sn. Efkan Ala hakkında gerçekleştirilen yayının tamamen gerçek dışı ve iftira niteliğinde bir yayın olduğunu, doğrudan müvekkilimin şahsını hedef alarak müvekkilimi kamuoyu nezdinde olumsuz yargılara muhatap kılmayı amaçlayan maksatlı bir yayın olduğunu kamuoyunun bilgisine saygı ile sunarız."
"Yeniçağ Gazetesinin 25.08.2015 tarihi nüshasının 4'ncü sayfasında Ahmet Takan tarafından 'AKP'de Paşalar, astsubaylar savaşı' başlığıyla müvekkilim sn. Efkan Ala hakkında gerçekleştirilen yayının tamamen gerçek dışı ve iftira niteliğinde bir yayın olduğunu, doğrudan müvekkilimin şahsını hedef alarak müvekkilimi kamuoyu nezdinde olumsuz yargılara muhatap kılmayı amaçlayan maksatlı bir yayın olduğunu kamuoyunun bilgisine saygı ile sunarız."
Beklerdim ki; Efkan Ala, benim yer yer belirterek yazdıklarımı tek tek somut belgeleri ile çürütsün. Yazıişleri Müdürümüz Timuçin Mert bu metinleri bana önceki gün (Perşembe) akşamı ulaştırdı. O saatlerde AKP kulisleri, sarayın, Ahmet Davutoğlu'na Binali Yıldırım vasıtasıyla kongre darbesi söylentileri ile çalkalanıyordu. Dün sabah gazete manşetleri de bu haberlerle doluydu. Şimdi bir daha bakın!.. 25.08.2015'te ne yazmışım.
Sayın Ala!.. Saray, Çukurambar ve Balgat'taki nadir danışman ve yanaşmalarınıza daha sıkı tembih edin. Hakkımda daha sağlam bilgiler getirsinler size. Böyle giderse daha çok boşa düşersiniz!.. Mesela; Antalya...