Devlet unutmaz...

Güneydoğu Anadolu, coğrafi koşullarından dolayı bazı temel devlet hizmetlerini en geç alan bölgelerimizden birisidir. Ancak zannedilmesin ki tek bölgemizdir. Bazı yerleri Güneydoğu Anadolu’dan da sarp bir coğrafyaya sahip olan Karadeniz ve Akdeniz bölgesinde yerleşim yerleri Güneydoğu Anadolu’dan sonra devletin temel alt yapı yatırımları ile karşılaşmışlardır. Devletin temel alt yapı yatırımları nedir ki? Yol, elektrik, su, eğitim.
Diyarbakır’ın Çermik ilçesine de bu hizmetler geç gelmiştir. Hele köylerine daha da geç. Ne zaman Çermik’in köylerine elektrik dağıtımı sırası gelir, Ankara’dan Diyarbakır’da yetkililere bir haber ulaşır. İlk elektrik bağlanacak köy, Artuk (eski adı Kilan) Köyü’dür. Evet, neden Ankara, Çermik ilçesinde ilk elektrik bağlanacak köyün Artuk Köyü olması talimatını vermiştir.
Şimdi biraz geriye, gidelim. 1915’e ve Çanakkale’ye. Çanakkale muharebeleri devam etmektedir. Mustafa Kemal, 8/9 Ağustos 1915’te Anafartalar Grup Komutanlığı’na tayin edilmiştir. 10 Ağustos 1915’te savaş bütün hızıyla devam ederken bir şarapnel parçası Mustafa Kemal’i göğsünden vuruyor. Ancak göğsündeki saat, şarapnelin derine batmasını engelliyor.
Darbenin sertliği ile Mustafa Kemal sendeliyor. Göğsünde hafif kan birikintisi iç kanama şeklinde gerçekleşiyor. Nuri Conker, “Eyvah vuruldunuz” diye bağırıyor. Mustafa Kemal, Nuri Conker’i susturuyor. Bir süre sonra iki asker Mustafa Kemal’in revire gitmesine yardımcı oluyorlar. Mustafa Kemal bu askerlere daha sonra teşekkür mektubu veriyor.
Bu askerlerden birisi de Zülfükar Ersöz. Zülfükar Ağa, Diyarbakır’ın Çermik ilçesi Artuk Köyü’nden. Askerlik bitiyor, Zülfükar Ağa köyüne dönüyor. Aradan yıllar geçiyor. Atatürk vefat ediyor. Devlet, Çermik’in köylerine elektrik dağıtımı sırası geldiğinde elektriği ilk önce Zülfükar Ersöz’ün köyüne bağlatıyor. Devlet unutmuyor.
Biz de bu hikayeyi hayatını Diyarbakır tarihi, kültürü, sosyal yapısı, kısaca Diyarbakır ile ilgili her şeye vakfetmiş olan 1960 ve 1970’ler Diyarbakır Ülkü Ocakları’nın kurucusu ve başkanlığı görevlerini yerine getiren Vedat Güldoğan’dan öğreniyoruz. Güldoğan, 12 Eylül öncesinde Güneydoğu Anadolu’da ülkücülerin çıkarmış olduğu “Kon” dergisi ekibinden. Kon, Kırmanç lehçesinde ‘çadır’ anlamına geliyor. Türkçe “konmak” tan geliyor.
Vedat Güldoğan’ın kısa bir süre önce Kripto yayınlarından Diyarbakır ile ilgili üç cilt kitabı çıktı. ‘Diyarbakır Tarihi’nin her bir cildi 600 sayfa. Belgeler, resimler, müzik notaları ile yüzlerce ve ancak seneler içinde toplanabilecek belge sonucunda ortaya çıkan bir kitaptan bahsediyoruz. Diyarbakır ile ilgili hiç bu kadar kapsamlı, bilimsel ve etkili bir çalışma ortaya konulmadı şimdiye değin.
Özetle, Diyarbakır’ın tarihi, kültürü ve her şeyini yazmak yine bir Türk milliyetçisine nasip oldu. Ne yazık ki, Kültür Bakanlığı bu esere hak ettiği ilgiyi göstermedi. Oysa Türkiye’de her il ve üniversite kütüphanesinde olması zorunlu olan bir başyapıttan bahsediyoruz.
Vedat Bey ve arkadaşları iki seneden bu yana yeni bir proje üzerinde çalışıyorlar. Vedat Bey’in arkadaşlarının hepsi Türk milliyetçisi aydın, camiada tanımış, saygın isimler. Hepsi büyük bir fikrî mücadelenin içinden geliyorlar. Bu proje ile bir araştırma merkezi, düşünce kuruluşu kurmayı hedefliyorlar. Merkezin adı Doğu Araştırmaları Merkezi. Doğu Araştırmaları Merkezi kısa bir süre içinde faaliyetlerine Ankara’da başlayacak. Doğu Araştırmaları Merkezi, internet sitesi dışında, üç aylık dergi ve kitap yayını da yapacak. Ayrıca, konferanslar, paneller, toplantılar Doğu Araştırmaları Merkezi’nin gündeminde.
Bundan sonra Türk milleti Güneydoğu Anadolu ile ilgili sadece PKK endeksli, yorumlu, imajlı açıklama ve yorumlar duymaktan kurtulacak. Doğu Araştırmaları Merkezi, Güneydoğu Anadolu’nun gerçek, bilimsel araştırmalara dayanan sesi olacak.

Yazarın Diğer Yazıları