Devlet sürece feda edilemez
“Açılım” konusu son haftalarda Gezi olaylarının gölgesinde kaldı. Zaten AKP ve BDP’nin bazı yetkilileri dışında kimsenin doğru düzgün bilmediği bu gayet hassas konunun tamamen rotadan çıktığı anlaşılıyor. Hani deveye sormuşlar “Boynun niye eğri?” diye, o da “Nerem doğru ki” demiş.
Bir kere bu görüşmelerin tarafları kimdir? Diyeceksiniz ki taraflardan biri TC, diğeri PKK. Baş yanlışlık burada. Önemli bir diğer husus da şudur; Türkiye’nin bir Kürt meselesi yoktur. “Terör Sorunu” vardır. Açılımla terör konusu Kürt sorunu olarak ele alınmakta, böylece PKK muhatap kılınmaktadır. Aslında muhatap Öcalan olmaktadır. Soralım, bütün Kürt vatandaşlarımız PKK yanlısı mıdır? Türkiye’deki bütün Kürtler adına Öcalan nasıl muhatap alınabilir? İşin ahlaki ve vicdani boyutunu bir yana bıraksak bile hukuki açıdan böyle bir şey olabilir mi? PKK bir Kürt hareketi değildir. Bölücü bir harekettir. Bu gerçeği görmemek Türkiye’yi zor günlere götürür.
BDP 2. aşamaya geçmekten bahsediyor. Pazarlıklarda birinci aşama nedir? 2. aşama nedir? Kaç aşama vardır? Hangi aşamada hangi şartlar yerine getirilecektir? Yapılan gizli görüşmelerin Meclisten geçirilmesi gerekir. Teröristler silahlarını alıp çıkıyorlar deniliyor. Nereye gidiyorlar? Ne yapacaklar? Yeniden örgütlenip dönmeyecekleri nasıl garanti edilecek? Öcalan “Biz üzerimize düşeni yaptık. Hükümet gereğini yapsın” diyor. “Gereği” dediği nedir? Bir an önce bunlar açıklanmalıdır.
BDP’nin sözcüleri “karakol binası yaptırmayız” diyor. Bu vatanın, bu devletin sorumlu hükümeti karakol binası yapmak için PKK’dan izin mi alacak? Eğer PKK çekilme konusunda samimi ise neden karakolları kendisine yönelik tehdit olarak algılamaktadır?
Kürt vatandaşlarımızın devletle bir kavgası yoktur. Onlar devletin öncelikle kendilerini PKK başta olmak üzere her türlü terörden korumasını istemekte ve beklemektedir. Gazetelerin yazdıklarına göre, asker kışlasına çekilme emri almıştır. Bölgeye fiilen PKK hâkimdir. Böyle bir emri veren ve bu emre itirazsız uyan hukukun önünde sorumludur.
Terör başı ile üzerinde anlaşılan metin nedir? PKK teröristlerini Türkiye’den çekecek. Peki, çekildi mi? Silahları nerede? Paraları ne yaptı? Bütün bu sağlam bilgilere ulaşmadan PKK ülkeyi terk ediyor demek en hafif tabiriyle hayal âleminde yaşamaktır.
Terörle uğraşmış, bu beladan kurtulmuş hiçbir ülke bu işi uyurgezer metoduyla bitirmedi. Sınır dışı edilen teröristlerin teker teker fotoğraflı kimliğini tespit ettiler. Silahlarını teslim aldılar. Bizde çark tamamen ters işliyor. Silahlı kuvvetlerden, emniyet güçlerinden ağır darbeler almış olan örgütün en zayıf zamanında müzakereye oturuldu. “Dipsiz kile boş ambar” misali hükümet PKK ile anlaştı. Ne üzerine? Yakın, uzak planlaması ne? Kamuoyuna hiçbir açıklama yapılmadı.
Bütün gelişmelerin terör örgütü lehine olduğu ortada. Örgüt, son on günde 49 eylem gerçekleştirmiştir. Başka delile, söze ihtiyaç var mı? PKK-BDP’liler İmralı’ya “bağımsız ve uzman doktorlar” gitsin diyor. Çekilme protokolü ile anlaştıkları devlete ve onun doktoruna güvenmediklerini fütursuzca ifade ediyorlar. Bir diğer BDP milletvekili bir teröristin cenaze töreninde silahlı PKK’lı yandaşlarına hitaben; “Önümüzdeki yerel seçim sonrası özerkliği kutlayacağız” diyor.
Bu örnekleri çoğaltmamız mümkün. Açık ve kesin tablo hükümetin bölünmeye karşı verilmesi mümkün bütün tavizleri verdiğidir. Ne yazık ki 30 yıldır Türkiye’nin kanını emen, 8 bin Mehmetçiği kahpece şehit eden PKK, AKP iktidarına diz çöktürmenin keyfini çıkarıyor. Hükümet Taksim Gezi Parkı için harcadığı enerjiyi PKK konusunda seferber etseydi, ne devlet bu ölçüde yara alır ne de hükümetin otoritesi PKK’lıların ağzında leblebiye dönerdi.