Devlet, millet, cumhuriyet düşmanlarının desteğine hiç mi hiç ihtiyacım yok
Değerli dostlarım…
Cezaevinde yatan kişinin moral bulduğu, kendini yalnız hissetmediği yegâne anlardan biri gelen mektup ve avukatlardır.
Hele ki aylardır yalnız kalıyorsanız, infaz memurunun "mektup var", "avukat görüşü" diye mazgaldan seslenmesi güneş ışıklarının girmediği dört duvara adeta ışık gibi doğar.
Bu süreçte yüzlerce mektup aldım. Almanya, Avusturya, Japonya, İngiltere, Artvin, Adana, Balıkesir, Rize, İzmir, Eskişehir, Antalya, İstanbul, Ankara birçok ilden hukuk adamı, muhasebeci, emekli komutan, kumpasa uğrayan komutanlar, emekli bürokratlar, milletvekilleri, belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, ev hanımları, gençler yani her kesimden her ilden mektup aldım, kargo aldım. Kargolar ile kitap, çikolata, tespih, kolonya, kalem, ajanda, defter gibi çeşitli hediyeler de geldi.
Bunlar sadece benim bildiklerim. Çünkü gönderilen her mektup cezaevi yönetimi tarafından kontrol ediliyor. Bana ulaşanlar kontrolden geçenler. Geçmeyenler hakkında bir bilgim yok. Kargo ile gelen eşyalardan sadece kitaba izin var o da inceleniyor tabii…
Koronavirüs tedbirleri nedeniyle cezaevindeki personel sayısı düşürüldüğünden mektupların okunması epeyce bir zaman alıyor. Mart ayının mektuplarını Mayıs ayında aldım. Yazdığım cevaplar ne durumda bilmiyorum. Gitti mi gitmedi mi inanın bilmiyorum. Her mektuba cevap vermeye çalıştım. Şayet elinize ulaşmadıysa bana kızmayın, gönül koymayın. Ulaşan mektuplara gözüm gibi bakıyorum. İleride planlarım var.
Cezaevine girdiğim ilk hafta çok fazla sayıda avukat ve milletvekili tarafından ziyaret edildim. Açık söylemek gerekirse ciddi moral oldu. Virüs belasının iyice yayılması tedbirlerin ardı ardına alınması sonrası bu ziyaret sayıları bıçak gibi kesildi tabi. Açık görüşler, aile görüşleri iptal edildi. Avukatlar görüşmek için boş görüşme alanı bulmak zorunda, bunun için de saatlerce beklemek zorunda. İlk günlerde "avukat var" deniyor ve koğuştan çıkarılıp görüşe götürülüyorduk. Gelen avukatın kim olduğunu bilmeden görüşmeye çıkıyorsun. Gelen kişiyi ancak yüz yüze gelince ne amaçla geldiğini ise kısa bir konuşmadan sonra anlıyorsun. Ben ilk hafta bu durumdan rahatsız oldum ve cezaevi müdürüne bildirdim. Uygun görüldü. Birçok görüşe de çıkmadım ancak bazı avukat arkadaşlarım gönül koymuşlar.
Beni anlayacaklarını umut ediyorum. Terör örgütü mensubu, FETÖ''cü, tarikatçı kişilerin avukatları bizlere ulaşmaya çalışıyorlar. Akılları sıra "savunduğunuz hukuk bakın size ne yaptı, sizi de mağdur etti biz de mağduruz" demeye getiriyorlar! Tutuklulukların haksız olduğunu bizlere iletmeye çalışıyorlar. Dışarıda da aynı durum söz konusuydu. Dilekçe vermemin ve tanımadığım, bilmediğim kişiler ile görüşmememin nedeni budur. Hukukun üstünlüğünü savunmaya devam edeceğim. Adaletin tarafsızlığını, bağımsızlığını savunmaya tabii ki devam edeceğim. Bunun için devlet millet cumhuriyet düşmanlarının desteğine hiç mi hiç ihtiyacım yok.
Değerli avukat dostlarımdan ricam, ziyaret etmek isteyen olursa avukat Celal Ülgen, Ruşen Gültekin, İlker Ziya Göktaş ve Fuat Selvi beylere bildirmeleridir. Bu sayede ben de sizlere mahcup olmamış olurum. Adım da "aksi adam"a çıkmamış olur.
Beni unutmayıp desteklerini esirgemeyen kalemini namusunu bilen değerli gazeteci dostlarıma, mektup gönderen, mesaj gönderen tüm herkese alışmayan herkese esaretten özgürce selamlarımı sunarım.