Devlet malı deniz

Roma İmparatorluğu''nun kuzey batı Afrika eyaleti Thagaste''lı olan Hristiyan filozof ve tanrıbilimci Aurelius Augustinus, (Aziz Augustinus; 354-430); ''''Adalet olmayınca devlet büyük bir çeteden başka nedir ki?'''' demiştir.

Bana göre ayrıca ilave etmemiz gerekir ki; Eğer devlet ve demokrasi birlikte gelişirse, devlet halkın devleti olur. Zira devlet gücü ile demokratik haklar teminat altına alınır. Aksi halde diktatörlerin devleti olur. Geçen asırda Hitler demokratik seçimle gelmiştir. Ancak demokrasiyi ortadan kaldırdığı için Alman devleti Hitlerin parti devleti, olmuştur.

Hangi sosyo-ekonomik sistemde olursa olsun, devlet siyasi güç ve maddi çıkar için en büyük kaynaktır. Denetimsiz devlet kötü niyetli yöneticilerin iştahını kabartır. Mesele bu yöneticilerin bu kaynağı nereye kadar kullanacağı ve ne kadar istismar edecekleridir.

Marksist yaklaşıma göre ''''Devlet, egemen sınıf olarak örgütlenmiş proletarya'''' olmalıdır. Önceki tüm devrimler ve demokrasi talepleri devletin mükemmelleştirilmesini hedef alırken, Marksist teori mevcut devleti sınıf egemenliğinin bir örgütü olarak görüyor ve tasfiye edilmesini, yerine ''Örgütlenmiş Proletarya''nın gelmesi gerektiğini savunuyordu.

Engels ''"gerçekte devlet, bir sınıfın diğer bir sınıf tarafından ezilmesi için bir makinadan başka bir şey değildir." şeklinde bir yaklaşım içinde idi.

Ne var ki, Sovyetler Birliği''nde ve Çin''de komünist partiler için uygulamada en büyük egemen güç devlet oldu. Stalin devlet imkânlarını ve gücünü kullanarak milyonlarca insanın katline neden oldu. Bugün de Çin, Uygurları devlet gücü ile eziyor. Filistin''e her türlü hassasiyeti gösteren siyasi iktidar ve ortağı MHP, Uygurların ezilmesini seyrediyor.

Sovyetlerin dağılmasından sonra Rus oligarklar devlet mallarına çöktü.

İkinci Dünya savaşından sonra, ilerleyen dönemlerde demokrasinin gelişmesi ile devlet de şekil değiştirdi ve demokrasilerde halkın devleti kavramı gelişti. Devlet güvenlik, savunma ve adalet görevlerinin yanında, insani değerler, sosyal hakların düzenlenmesi ve piyasada rekabetin işlemesi görevlerini de yüklendi.

Dahası devlet kalkınmanın da temel kurumu oldu. Zira devlet piyasa başarısızlığını ve eksik rekabeti düzeltir. Bir ekonomide iktisat politikalarının başarısı ve kaynakların en verimli şekilde kullanılması için, her şeyden önce devlet-piyasa arasında optimal bir denge kurulmuş olması gerekir.

Türkiye''de Devlet başta darbelerde, sonra siyasiler tarafından hor kullanıldı.

Fetullah Gülen cemaatinin en büyük hedefi devleti ele geçirmekti. O kadar ki, cemaat devlet içinde paralel bir yapı oluşturmuş olmasına rağmen buna razı olmadı tamamını istedi. Aslında ta başta AKP iktidarı devlette Fetullah Gülen''e yer açmıştı. Sonunun böyle olacağını kestirmedi.

Bugün devlet kurumsal devlet özelliğini kaybetti. Parti devleti oldu. Çok netleşmedi ama en üzücü olanı da, devletin çetelerin, suç örgütlerinin yatağı haline gelmiş olabileceğidir.

Fredoom House (Dünya Özgürlükler evi) 2021 Türkiye raporunda ''''Türkiye''de yolsuzluk -kara para aklama, rüşvet ve devlet sözleşmelerinin dağıtımında gizli anlaşmalar dahil- devletin en üst düzeylerinde bile büyük bir sorun olmaya devam ediyor.'''' Şeklinde bir tespit yer alıyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2015 yılında telekomünikasyon kurumunun özelleştirilmesi sürecinde hükümet krizi yaşayan Slovenya''ya, özelleştirilme için cesur olunması gerektiği tavsiyesinde bulunduğunda bir de atasözü söyledi; "Maalesef kamu kurumlarında genelde mantık hep şudur: Devletin malı deniz, yemeyen domuz."

Ne var ki devlet malı özelleştirme ile sınırlı olmayacak kadar büyüktür. Osmanlı''da da devlet hazinesine Beyt-ül mal, denilirdi.

Yazarın Diğer Yazıları