Devlet Bey söylüyor, ben değil!
Bâzı okurlar bir kısım odakların 2011’de MHP’siz bir Meclis gayreti kuşandıklarını benim uydurduğumu sanıyor olmalılar ki, “Yazma böyle şeyler” türünden tepkiler veriyor.
Bu tepkilere elbette üzülüyorum.
Üzüntüm, eleştirilmem değil. (Allah’a hamdolsun kimse bu kardeşinizi bizzat kendisi kadar eleştiremez) Üzüntümün sebebi, eleştirenlerin Türkiye gerçeğinden bîhaber halleri. Zâten MHP’nin başına bir kaza gelirse, bizim gibi sıradan bir yazarın seçimlerden altı ay önce yazdığı bir iki yazıdan değil; işte bu “Çantada keklik” haller yüzünden gelecek. Tekrarlayalım...
Milli Görüşün ağır toplarından Hasan Aksay’ın AKP’ye zarar vermeden MHP’yi baraj dışında bırakacak başını HAS Parti’nin çektiği bir seçim ittifakı için gayret gösterdiğini ben uydurmadım, Abdurrahman Dilipak yazdı.
Diyelim ki bu bir fantezi.
12 Eylül referandumunun hemen ardından AKP, 2011’deki seçim çalışmalarının stratejilerini belirlemek için Kızılcahamam’da geniş katılımlı bir toplantı tertip etmedi mi? Bu toplantıda “Hayır” için çalışan MHP’ye rağmen MHP seçmeninin yüzde 22.7’sinin anayasa paketine “evet” dediği sonucuna ulaşmadı mı? Şimdi birileri, “Yok öyle bir şey, hiçbir MHP’li bu pakete ‘evet’ demedi” diyebilir. Öyle ya da böyle, AKP’nin kanaati bu değil mi? Ve AKP bu kanaat üzerine MHP’ye oy veren seçmenden en az yüzde 3’ünün 2011’de AKP’ye yönelebileceği değerlendirmesinde bulunmadı mı? Bu değerlendirmeler masa başı olmayıp Pollmark ve ANAR’a yaptırılan araştırma sonuçlarına bakarak üretilmedi mi? Bütün bu gelişmeleri dikkatle takip eden Sayın Devlet Bahçeli MHP İstanbul İl Başkanlığı’nın düzenlediği bayramlaşma töreninde AKP’nin, “MHP’yi yandaş medyayla, ülkücülerin içine fitne fesat sokup parçalayarak Meclis dışında bırakacağım, kala kala CHP ile ikimiz kalacağız” gayreti içersinde olduğunu dile getirmedi mi? Bu konuda AB ve okyanus ötesinde Türkiye’dekilerle işbirliği içersinde olan MHP düşmanlarından bahsetmedi mi? Şimdi biz bütün bunları yok mu sayacağız? Üstelik tam da bu noktada, “Bugün seçim olsa hangi parti ne kadar oy alır” sorusuna cevap arayan iki de anket yayınlandı. Bunlardan birini Saadet Partisi ORC Araştırma Şirketine yaptırdı. Henüz dumanı tüten bu araştırmaya göre:
AKP 40.
CHP 23.2
MHP yüzde 12.1
Yazdığımız o yazılarda biz ne diyorduk? Diyorduk ki AKP yüzde 45’i bulur CHP yüzde 25’i geçerse MHP için risk vardır! Yukarıdaki tabloya bakın ve cevap verin. AKP’nin yüzde 40’ı CHP’nin yüzde 23’ü geçme ihtimali var mıdır, yok mudur? Bu iki parti yükseldikçe MHP’den bir eksilme olacağı kesin değil mi? Değil diyorsanız Adil Gür’ün yaptığı son araştırmaya bakınız lütfen:
AKP 44
CHP 31
MHP 10
Bunlar bizim uydurmalarımız değil.
Ayrıca.. Devlet Bey, “Ülkücülerini içine fesat sokup parçalama” faaliyetlerinden bahsetmiyor muydu? Bahsediyordu.
Bu saatten sonra bunu kim yapabilir diyenlerin Rahmetli Türkeş zamanında, hem de Meclis çatısı altındaki ülkücüler üzerinde yapılan operasyonla yaşanan o büyük parçalanmayı unutmuşlar demektir. Unutulmasın ki bugünün MHP karşıtları o günün MHP karşıtlarından çok daha güçlü ve çok daha büyük imkânlara sahip. Sahi durup dururken nereden çıktı şu “Bağımsız Ülkücüler Platformu” söyler misiniz? Gelelim “ittifak” meselesine. Bu, benim dileğim ve duamdır. Oyları yüzde 40’ların üzerinde gözüken AKP bile MHP’yi devre dışı bırakarak “ülkücülerle el altından” ittifak yapma yolları ararken, vatan ve millet çıkarını parti çıkarlarının önünde görmesi eşyanın tabiatı gereği olan MHP’nin vatan ve millet bütünlüğü konusunda kendisi gibi düşünen bütün unsurlarla kol kola girmesi için hayal kurma ve dua etmenin Allah’ın rızasını ummaktan başka ne amacı olabilir?
Türkiye’nin şartları, Türkiye’yi düşünen bir partinin oyları yüzde 50 olsa bile, Türkiye’yi düşünen diğer bütün partiler ve unsurlarla ittifak yapayı düşünmesini, yüzde 50’yi 80’lere çıkarma gayreti içersinde olmasını gerektiriyor.
Benim açımdan bu konu kapanmıştır.