Devlet Bey ne demek istedi?
Aslında Sayın Arslan Bulut her şeyi dün söyledi ama tekrarında hatta defalarca tekrarında fayda var. Evet, açılım oturumunda söylenmeden söylenen o sözü Devlet Bey’in AKP’ye dönerek, “TBMM’deki sandalye sayınız yeterlidir. Açılım ortağınızla (DTP’yi kastediyor) el ele verin, bölünme yasalarını çıkartabiliyorsanız çıkartın” cümlesinde arayalım, çünkü o, orada!
Gerçi oturuma, Başbakanın tahrik eden üslubu ve televizyonlarının başında olup bitenleri merakla izleyenlerin de kanını donduran, “Mevcut politikalarını sürdürebilmek için şehitler gelsin düşüncesinde olanlar var” sözleri ile muhalefeti eleştirmesi damgasını vurdu. Buna itirazımız yok. Zaten bu sözler üzerine CHP salonu terk etti, Devlet Bey’in ilk tepkisi, “Ayıp oluyor” şeklinde idi, konu ile ilgili bir soru üzerine de, “Başbakan gittikçe kendini dağıtıyor” oldu.
Ama ne o, ne bu, oturum acı bir meyve ise onun çekirdeği Sayın Bahçeli’nin, “Açılım ortağınızla el ele verin, bölünme yasalarını çıkartabiliyorsanız çıkartın” sözleri idi. Kim başka hikmetler yüklerse yüklesin bu “tavsiye” nin anlamı, “Ne haliniz varsa görün” den başka bir şey değildir. Biz benzer bir filmi MHP iktidar ortağı iken de görmüştük, şahsen ben o günlerde, bütün samimiyetimle bu işlerde bir “hikmet” aramıştım. Yaşanan süreç “umduğumun” değil “korktuğumun” zaferi ile noktalandı, yanılan ben oldum.
Bu saatten sonra AKP ve DTP rahatlamıştır herhalde. Açılım dedikleri çözme sürecinin önünde en büyük engel olarak gördükleri MHP, bağırırım, çağırırım, sözcülere saldırır, kürsüyü kuşatırım ama işte o kadar, demiştir. Belki birileri daha ne yapacaktı, elinde sihirli değnek mi var diyebilir. Bilmiyoruz, yapacak pek çok şey olmalı. Mesela son kurultay öncesi Devlet Bey değil miydi, “Bundan böyle hiçbir AKP kongresi güven içinde yapılamayacaktır” diyen? Bu sözler niçin söylendi? Anlayanlar anladı, denilmek isteniyordu ki, muhalif adaylar salona girer, yarışa katılırlarsa faturasını size keseriz, biz bu girişi engelleyeceğiz, siz de seyredeceksiniz, seyretmezseniz çıkacak olayların müsebbibi olarak sizi gösteririz, bu da yetmez, AKP kurultay ve kongrelerini güven içinde yapamazsınız, haberiniz olsun. AKP bu mesajı aldı, diğer adaylar salona girselerdi sonuç farklı mı olurdu? Hayır, ama mesele o değil. Aynı MHP yerden yere vurduğu açılım için, “Bizden destek beklemeyin, açılım için meclis çoğunluğunuz var” diyor, orada kalıyor, Kurultayın istediği gibi olması için gösterdiği asabiyeti açılımın önünü kesmek için göstermiyor, ilginç olan bu, bu tavır DTP ve AKP’yi hayli rahatlatmış olmalı.
Eminim ki MHP de rahattır, çünkü DTP ve AKP’ye yapılabilecek en ağır eleştirileri, yaparak milli hassasiyetleri had safhada olan önemli bir kitleyi etrafında toplamış, bir sonraki seçimde birkaç milletvekili daha fazla çıkartarak meclise girmeyi garantilemiştir. Bu gelişmelerden en zararlı çıkan parti ise CHP gibi görünmektedir. Tabi bu, bugünkü görüntüdür. Yarın ne olacağını söylemek için erkendir.
Neler olabilir derseniz, mesela, AKP ve DTP ülkeye öyle bir açılım süreci yaşatırlar ki MHP ummadığı bir sonuçla da karşılaşabilir. Mesela her açılım sürecinde, incitmeden ve ürkütmeden daha fazlasını koparabilmek ve istikbalde Güney Irak’taki oluşumla birleşecek hukuki ve ekonomik altyapıya kavuşabilmek için DTP ve PKK bayrak, İstiklal Marşı, Atatürk, devletin tekliği gibi konularda MHP ağzıyla konuşursa, millete “MHP abartıyor” dedirtmeyi pekâlâ başarırlar. Çünkü bütün iletişim araçları ele geçirilmiş dış destek ve konjonktür DTP, AKP ikilisinin arkasına konmuştur.
İşte o zaman MHP’nin bugün yükselen grafiği aşağı yönelir, geçici sükûnet yüzergezer oyları MHP’ye değil (istikrar için) AKP’ye yöneltir.