Devlet Bahçeli yine şaşırtmadı
23 Ekim 2018 günü yapılan MHP grup toplantısında konuşan Sayın Devlet Bahçeli "Hiç kimse ile ittifak beklentimiz ve arayışımız yoktur MHP olarak her yerde kendi amblemimizle ve adaylarımızla seçime gireceğiz" demişti.
MHP grubunda heyecan yaratan bu coşkulu konuşma başta milletvekilleri olmak üzere orada bulunan bütün herkes tarafından ayakta alkışlanmıştı. Oysa Sayın Devlet Bahçeli'yi yakından tanıyanlar "Merak etmeyin yakında 180 derece çark eder ve hatta ben böyle bir imada bulunmadım derse şaşırmayın" demişlerdi.
Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan'ın daveti üzerine Beştepe'ye giden MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli "Devlet millet bekası bizim olmazsa olmazımızdır" diyerek ittifak ve işbirliği sürecinin devamı yolunda karar alındığını söyledi.
İttifak ve işbirliğinin Sayın Devlet Bahçeli'nin ve MHP'nin de işine geldiği şüphesizdir. Zaten Sayın Devlet Bahçeli "Bu uğurda gerekirse kendi hayatımı da feda ederim" diyecek kadar sarayın emrine amade olduğunu açıkça göstermiştir. Büyük ihtimalle İstanbul ve Ankara adaylarını geri çekecek ve burada AKP adayının desteklenmesini isteyecektir.
Sarayda hazırlanan yeni yol haritasına göre oy verecek vatandaşlarımıza öncelikle ülke menfaati hatırlatılıp, kurulu düzeni bozulması halinde FETÖ'cülerin yönetimi çizebileceği tehdit ve algısı anlatılacaktır.
Sonrasında CHP ve İYİ Parti'nin Erdoğan düşmanlığı üzerine siyaset yaptığı işlenecektir. Cumhur İttifakı'nın başarılı olması için başta istihbarat ve bürokratik bütün kurumlar elinden gelen desteği verecek, seferber olacaktır. Millet İttifakı ise kısmi olarak işbirliğine gideceği için önce demokrasi diyecek ve vatandaşların menfaatine göre siyasi tavır belirleyecektir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aynı zamanda AKP Genel Başkanı olarak siyasi otoritedir. Yani kendisini mağdur ve mazlum gösterecek hiç bir durumu yoktur. Tepeden tırnağa devletin bütün gücü ve kudreti kendi ötesindedir. Hal böyleyken Erdoğan düşmanlığı veya karşıtlığı gibi saçma sapan yeni bir argümanın peşine takılıp gitmesine de gerek yoktur.
Hem Cumhurbaşkanı hem de siyasi Parti Genel Başkanı olursanız elbette sözleriniz ve icraatları tartışılacak ve eleştirilecektir. Mesela Danıştay'ın Andımız yeniden okunsun şeklindeki yargı kararına rağmen okutmadınız. Vatandaşlarımızın bu konuda tepkili ve muzdariptir.
Atatürk'e ayyaş diyen ve her türlü hakareti eden Püsküllü Kadir'i ziyarete de, ona danışman maaşı verilmesine de halk kırgın ve öfkelidir. Şimdi bu vatandaşlarımız Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştirince Erdoğan karşıtı birer gafil veya hıyanet çetesi mi oluyor?.. Anlatın da bilelim.
Her türlü haksızlığı hukuksuzluğu ve adaletsizliği görüp de "Padişahım çok yaşa" diyecek olursanız yarın ilahi mahşerde yüce yaradan bunun hesabını sormaz mı bize?..
Daha önce İYİ Parti Genel Başkanı'na FETÖ suçlamasında bulunan siyasetçiler vardı. Sayın Meral Akşener bunlara "Hodri meydan!.. Yedi sülalem de bir tane FETÖ'cü bulun ben bu siyaseti bırakıp köşeme çekileceğim" demişti. Tabii bir şey bulamayınca şimdi; İYİ Parti, HDP ile işbirliği yapan CHP yi destekleme kararı aldı demeye başladılar. El insaf beyler!.. Önce aynaya bakınız. Habur'da teröristleri dağlardan İYİ Parti indirmedi, askere operasyon yasağını İYİ Parti koymadı. Oslo'da PKK ile masaya İYİ Parti oturmadı. Madem ki HDP, PKK'nın siyasi bir uzantısıdır Yüksek Seçim Kurulu bu partinin seçime
girmesine neden müsaade etmiştir. Hem nalına hem mıhına bu siyaset niye?..
Bu Ali Cengiz oyunları ile bir yerlere varamazsınız biraz mertçe siyaset yapın diyeceğim ama silah icat oldu mertlik bozuldu diyen Köroğlu yerden göğe kadar haklı galiba..