Dersim tartışmalarına bir başka açıdan bakmak

Erdoğan’ın AKP il başkanları toplantısında gündeme getirdiği Dersim’den özür dileme “açılımı” Türkiye’nin gündemini işgal etmeye devam ediyor. Ancak Türk milletinin kahir ekseriyeti bu tartışmadan rahatsızlık duyuyor. AKP tabanında da tavanında da aynı şekilde rahatsızlık hissediliyor. Erdoğan yine büyük ve çok boyutlu bir yanlışa imza attı. Ancak Büyük Ortadoğu Projesinin son hız AKP ivmesi ile ilerlediği ve ABD-AB basınının Erdoğan’ın bütün gücü ile arkasında olduğu bir dönemde bu yanlış, AKP üst yönetimi tarafından algılanmayacak.
Erdoğan’ın Dersim tartışması ile başlattığı çok boyutlu yanlışın önemli bir boyutuna 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü bilimsel danışmanı Dr. Senem Çevik-Ersaydı “DERSİM TARTIŞMALARI: DİMYAT’A PİRİNCE GİDERKEN EVDEKİ BULGURDAN OLMAK” başlıklı makalesinde dikkat çekti. Politik psikoloji uzmanı olan Dr. Çevik-Ersaydı şöyle diyor: “Bu bağlamda, Dersim tartışmalarının tarihi ve sosyal boyutu bir yana, göz ardı edilen ancak tehdit kapıya dayandığında farkına varacağımız Türk-Ermeni ihtilafı bağlamındaki boyutu da bulunmaktadır. Dersim tartışmalarının üsluba özen göstermeyerek siyasi bir tartışma haline gelmesi ile başta diaspora Ermenileri beklenti içine girerek ellerini ovuşturmaya başlamıştır. Ermeni basınının son günlerde hararetle Dersim tartışmalarını ele aldığı, Dersim ile ilgili raporlar yayınladığı, bu tartışmalardan bir çıkarım yapmaya hazırlandığı görülmektedir. Kısa bir tarama yapıldığında durumun ne kadar tehlikeli bir hal alabileceği gözler önüne serilmektedir. Asbarez gazetesi Başbakan’ın özrünü kullanmak isteyerek artık Türkiye’nin tarihindeki bir başka kara leke ile de yüzleşmesi gerektiğini, Türkiye’nin (Ermeni soykırımı, Varlık Vergisi ve 6-7 Eylül olayları) tarihi ile yüzleşmek konusunda baskı altında olduğunu belirtmektedir. Horizon Weekly ana sayfasında ” Erdoğan 1938’deki Dersim Olaylarından Özür Diliyor “ başlığını manşetten girmiştir. Armenian Weekly ise daha da ileri giderek Başbakan Erdoğan’ın Dersim için özür dileyerek Ermenileri alenen aşağıladığı ileri sürülmektedir. Azg ve Times haber siteleri de Dersim tartışmalarının Türkiye’de yeni bir aşama olduğunu kaydetmiştir.
Ermeni diaspora basınındaki bu yeni hareketlenmenin Türkiye’nin önüne sürülen tezleri meşrulaştırma, bir dayanak arama amacını taşıdığını söylemek abartılı olmayacaktır. Çünkü, Türkiye bir kez daha “tarihinizle yüzleşin” söylemlerinin ağırlığında yüzeysel ve siyasi tartışmalara sürüklenirken Ermeni lobileri bu gelişmeyi kendi lehine çevirmeye çalışacaktır. Elbette tarih yazılırken, kimi zaman, günümüz koşullarında kabul edilemeyecek politikalar uygulanmış olabilir. Bu durum her ülke için geçerli olduğu gibi Türkiye için de geçerlidir. Tabii ki tarih araştırılmalı, bilinmelidir ki geçmişten dersler çıkarılsın. Fakat, tarihi olayları yargılarken veya tartışırken kendi dönem şartları içinde değerlendirme zorunluluğu da göz ardı edilmemelidir. Bu bağlamda, son günlerdeki Dersim tartışmaları olgunlukla geçmişi anlama ve analiz etmekten çok, bir bağcıya vurma edası taşımaktadır. Oysa ki, yapıcı tartışmalar toplumu birbirine kenetleyip, bütünleştirebilir. Toplumu birbirine düşman eden bu tartışmalardan güç alan Ermeni lobileri 1915’e, yani soykırım tezlerinin 100. yılına çok daha hazırlıklı girmektedir. Türkiye bir yandan 1915 olayları çerçevesindeki Ermeni tezlerini çürütmeye çalışırken, bir taraftan Dersim olaylarını neredeyse “soykırım” olarak tanıma yolunda ilerlemektedir. Bu durum tıpkı şaşkınlıkla kendi kalesine gol atan bir futbol takımını çağrıştırmaktadır.
Dersim tartışmalarından sonra sonu nereye varacağı belli olmayan Ermeni talepleri siyasal ve hukuki zeminde daha büyük bir destek bulabilir. Ermenilere yönelik yayın yapan medyada görülen bu hareketlenme önümüzdeki günlerde artacak gibi gözükmektedir. Dersim özrü, ilerleyen dönemlerde bir Ermeni özür talebi olarak yeniden karşımıza çıkabilir. Türkiye’nin Ermeni tezleri konusundaki hassasiyeti ve uluslararası mücadelesi dikkate alındığında bir an önce Dersim tartışmalarının makul bir zemine çekilerek gerçekten araştırılması isteniyorsa bu işin uzman tarihçilere bırakılması, siyasete alet edilmemesi gerekmektedir. Aksi halde Dimyat’a pirince gideceğiz derken, evdeki bulgurdan da olma ihtimalini göze almalıyız.”
Dr. Çevik-Ersaydı’dan AKP Hükümeti’nin öğreneceği çok şey var. Tabii mesele üzüm yemek ise...

Yazarın Diğer Yazıları