DERS ALAN YOK Kİ!..
“28 Şubat”, Türkiye siyasi tarihinin önemli dönüm noktalarından biri.
Genelkurmay’ın “1000 yıl devam edecektir” dediği 28 Şubat sürecinin başlamasından bu yana geçen süre içinde bu konuyla ilgili çok sayıda kitap yazıldı, değerlendirmeler yapıldı. Ama, elinizdeki kitapta yer alan röportajlardaki açıklamalar, 28 Şubat’ı anlamak isteyen okuyucular, araştırmacılar ve tarihçiler için “ilk ağızdan belge” niteliğini taşıyor. Yorumlardan uzak bu açıklamalar, yıllar sonra da geçerliliğini koruyacak ve “ona göre”, “buna göre”, “şuna göre” değil; olayın içindekiler ile konunun uzmanlarının o günkü taze ve gerçek bilgilerine dayalı olarak tarihe ışık tutacak.
Bu kitabın tamamlayıcısı ise, konuyla ilgili bir başka kitabımız: “Generalinden 28 Şubat İtirafı: Postmodern Darbe”
O kitaptaki röportajlarda da, 28 Şubat’ın “güçlü generallerinin” samimi açıklamaları var. Her iki kitabın, 28 Şubat sürecini anlamak ve üzerinde çalışma yapmak isteyen siyasi tarih araştırmacıları için vazgeçilmez ve temel iki bilimsel kaynak olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Bugünü ve geleceği iyi anlayabilmek için 28 Şubat sürecini iyi okumak
gerekiyor. Tarih (ve TV röportajları) alınacak derslerle dolu.
28 ŞUBAT’IN İNTİKAMINI ALMAK
Yukarıdaki satırlar, “28 Şubat: Bir Hükümet Nasıl Devrildi” adlı kitabımın önsözünden alınma.
Geçen hafta 28 Şubat’ın 12. yıldönümü idi. Bir hafta geçti ama hâlen bu konuda tartışma ve yazılar sürüyor. En son, önceki gece CNN-Türk televizyonunda “Reha Muhtar’la Çok Farklı” programında tartışıldı. Ben de konuşmacı idim.
Yapılan ve yazılanlardan görüyorum ki, benim bu kitabımda yazdıklarım dikkate alınmamış.
Kimler tarafından?
Bugün 28 Şubat’ın intikamını almak isteyenler tarafından.
Oysa, bu konuya eğilecek kişiler için ne uyarılar yapmışım!.. O kitabımda, televizyonda canlı olarak yayımlanan programımda her iki kesimin önde gelen temsilcilerine sorduğum sorular var.
Ciddi bir tarih araştırması (ve eleştirisi) yapmak isteyen, “gerçeği arayan” insanlar için, “ilk ağızdan” tarihi bilgilerin ortaya çıkmasını sağlamışım!..
HERKES KENDİ YALANINDAN BESLENİYOR..
Ama, senin neyine bilimsel ve yansız program yapmak? Ve sonra bunu kalıcı olsun diye kitaba dönüştürmek?..
Herkes “kendi gerçeğini” yani aslında “kendi yalanını” sürdürmek istiyor!..
Çünkü, öyle görmek onun işine geliyor, fikrini ve siyasetini o yalanla besliyor!..
Sonra o noktadan hareketle eleştiri yapmaya kalkıyor.
Yaparsın, ama doğru olmaz.
Ha, “Ben yaptım oldu” dersen, tarih seni yalanlar.
“ÇOK FARKLI”
Önceki gün katıldığım “Reha Muhtar’la Çok Farklı” programında, M.Ali Birand’ın 28 Şubat’la ilgili sözlerine yanıt veremedim.
Çünkü, ben konuştum ama sözlerim ekranda duyulmadı, yalnızca dudak hareketlerim görüldü!..
Sonra da, reklam girdi ve reklam dönüşü konu değişti.
Ankara stüdyosundan katıldığım İstanbul merkezli programın reklam arasında, bana, “Sizin konu bitti, isterseniz stüdyodan ayrılabilirsiniz” dendi. Tartışılacak ikinci konu, Zeynep Tokuş’un İran’da kara çarşaf giymesi idi.
Benim konuşacaklarım böylece tamamlanmış oldu.
Durum budur.
Sevgili Reha Muhtar’a kendi platformunda konuşma fırsatı verdiği için teşekkür ediyorum ve yeni programını kutluyorum.
Merak edenler için, benim 28 Şubat’a yaklaşımım hem kitaplarımda, hem de Yeniçağ’daki makalelerimde vardır. Tabii seyredenler için Ceviz Kabuğu’nu unutmayalım.