Derin kulak ECHELON yine serviste...

İstihbarat kaynaklarına göre “planlı” , kimilerine göre “sürpriz” - “gizli”, Başbakan Tayyip Erdoğan, CIA Başkanı David Petraeus ve ABD Ulusal İstihbarat Daire Başkanı James Clapper görüşmesinin hemen ardından psikolojik operasyon için düğmeye basıldı.
“İşte Türkiye’nin ECHELON planı” diye haberler servis edilmeye başlandı.
Neymiş?
CIA Başkanı David Petraeus’un Başbakan Erdoğan’la görüşmek üzere geldiği Ankara’ya beraberinde dünyanın en büyük izleme sistemi ECHELON’ın başındaki isim James Clapper’ı da getirdiği ortaya çıkmış. Türkiye ECHELON’ı Kandil Dağı’nda saklanan PKK yöneticilerinin takibi ve yakalanması için kullanmak istiyormuş.
ABD istihbaratının başındaki ismin 8 ay içerisinde Türkiye’yi ikinci kez ziyaret etmesi, gözleri Suriye’ye çevirirken CIA Başkanı Petraeus’un beraberinde ABD Ulusal İstihbarat Başkanı Clapper’ı da getirmesi, görüşmede Kandil ve terörle mücadele konusunun da ele alındığını göstermiş. Clapper, dünyanın en büyük izleme sistemi ECHELON’ın başındaki isim olarak biliniyormuş. Türkiye, ECHELON’ın yardımıyla Kandil’de saklanan PKK terör örgütünün lider kadrosunun yakalanmasını hedefliyormuş.
Türkiye’nin yakalanmasını istediği isimler arasında PKK’nın yönetici kadrosundan Murat Karayılan, Silvan saldırısının emrini veren Cemil Bayık ve Çukurca saldırısıyla adını duyuran terörist Fehman Hüseyin varmış. Bununla birlikte Kandil’de Türkiye’nin bu sistemle takip edip yakalamak istediği 120 kişi daha bulunuyormuş.
Buraya kadar güzel. Keşke hainlerin hepsinin kellesi getirilse de derin bir “oh” çeksek.
Ama ne yazık ki; servis edilen bu hikaye yeni değil...
Yine, malum medyada yer alan haberler göre, kanlı Dağlıca baskınından sonra da Başbakan Erdoğan’ın, Başkan Bush’la görüşmesi sonucunda “anlık istihbarat” konusunda çok önemli bir adım atılmış, PKK’nın haberleşmesini sağladığı, “Troya” uydu sistemindeki kodlar Türkiye’ye verilmişti.
O zaman da, “örgütün kriptolu telsiz sistemi başta olmak üzere Derin Kulak, ’ECHELON Sistemi’nin devreye girmesi” gündemdeydi.
21 Ekim 2007 hain Dağlıca baskınının tarihi...
Daha sonrasındaki acıları hatırlatmak ve de hatırlamak istemiyorum.
Aradan yıllar geçti. 19 Eylül 2011’de James Clapper Ankara’daydı. Konu gene “sürpriz ziyaret” idi.
Servis edilen haberlerin içeriği benzerdi.
“Sürpriz ziyaret” in gündeminde, “PKK başta olmak üzere terörle mücadele ve Orta Doğu’da yaşanan gelişmeler ve de ’eklenen’Malatya’da kurulacak füze savunma sistemi” vardı.
Eylül 2011’deki ziyaret trafiğinin de ardından aynen şunlar yazılmıştı:
“ECHELON ile Kandil’i yakın takibe almak isteyen Türkiye’nin hedefindeki isimler ise PKK’nın 2 numarası Murat Karayılan, 14 Temmuz’da 13 askerin şehit olduğu Silvan saldırısı emrini veren Cemil Bayık ile 17 Ağustos’ta 8 erin şehit olduğu Çukurca’ya saldırı emrini veren Fehman Hüseyin. Listede ayrıca Türkiye’nin daha önce mahkeme kararları ile isimlerini ABD ve Irak yönetimine verdiği ve bir kısmı Interpol kayıtlarında olan 120 kişi bulunuyor.”
İfadelerde bir değişiklik gördünüz mü?
Gelelim yine bugüne...
Kulağımıza gelen bilgilere göre; Genelkurmay Başkanlığı ile ABD arasında Kürecik konusundaki “bazı pürüzler” hâlâ aşılamamış. Askeri kaynaklar, “pürüzleri” somutlaştırmıyor fakat sıkıntıyı hissettiriyor. Dışişleri Bakanlığı’nın “pürüzleri giderme” hususunda büyük gayretleri var.
YENİÇAĞ’ın sütunlarında sık sık KDGM Müsteşarı Murat Özçelik’in Erbil’i su yoluna çevirmesini ve Barzani üzerinden yapılan yeni açılımlara dikkat çekiyoruz.
Bu gelişmeler çerçevesinde istihbarat ve güvenlik birimlerinden aldığımız bilgilere göre şu soruları gündeme getirelim:
-Terörist Öcalan ile İmralı’da görüşmelere yeniden başlanıldı mı?
-Görüşmeler için MİT mi devreye girdi?
-Bu görüşmelerde terör örgütünün “eylemsizlik” sürecine girmesi için anlaşmaya varıldı mı?
-Görüşmede, Anayasa ve hükümetin bu tür yasal düzenlemeleriyle ilgili BDP’nin Haziran ayına kadar sert muhalefet yapmaması, sessiz kalması konusunda mutabakata varıldı mı?
-Abdullah Öcalan’ın da “Anayasa çalışmalarına katkı yapmaya hazırım” dediği doğru mu?
- Barzani ile yapılan sıkı fıkı görüşmelerde Hükümet, “iç kamuoyunu güçlendirmek, Barzani yönetimini PKK’ya karşı Türkiye’nin müttefiki göstermek” amacıyla Bahoz Erdal kod adlı Fehman Hüseyin başta olmak üzere bazı terör örgütü elebaşlarının kellesini istedi mi?
Sakın ha!
Yanlış anlaşılmasın. Sadece, meşhur ’1 Mart Tezkeresi’ öncesinde dönen ve döndürülen dolapları çok yakından bilen biri olarak hadiselere somut verilerden bakmanızı istiyorum.
Yoksa; iki günde Kürecik’e yerleşen ABD için, en azından 5 senedir, ECHELON’u Türkiye için kurması çok mu zordu?


Heron komutanı

“Hava Kuvvetleri yazılı talimat mı aldı” başlıklı yazımda Uludere olayları ve zamansız emekli olan, Genelkurmay’da insansız hava araçlarından gelen görüntüleri inceleyen birimin başında olan Tuğgeneral Salim Cüneyt Kavuncu’dan bahsetmiştim. Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz da tüm medyada çıkan haberler üzerine Kavuncu’nun sağlık sebebiyle olay öncesinde emekli olduğunu açıklamıştı. Kavuncu Paşa ile görüşüp gerçekleri kendi ağzından dinlemek için çok çaba sarf ettik. Emekli Tuğgeneral Salim Cüneyt Kavuncu medya önüne çıkmak istemediğini belirterek yakınları aracılığıyla bize şu mesajı gönderdi:
“Orada bir sürü biçare insan öldü ama bunun sorumluluğunu TSK’ya atmak da büyük haksızlık. Kendimi kurtaracağım diye halen orada görev yapan arkadaşlarımı sorumlu durumuna düşürmek de istemiyorum. Allah’a havale ettim. Çünkü ben kendimi kurtarmaya çalışsam, orada hâlâ muvazzaf, görevde arkadaşlarım var. Olayın sorumluluğunu başkalarının üzerine atmak durumunda kalmak istemem. Ben emekli de olsam şerefli bir kurumun, şerefli bir mensubuyum. Bunların yıpratılmasına ben bir şekilde alet de olmak istemiyorum”...

Yazarın Diğer Yazıları