Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Agah Oktay GÜNER
Agah Oktay GÜNER

Derdimizin dermanı

İyice yaklaşan seçimlerin sıcaklığı bütün ülkeyi sardı. Muhalefet mitinglerinde meydanları dolduran kalabalıkların fevkalade büyük ilgisi, oy olarak sandığa yansırsa AKP’ye yol göründü demektir.

AKP’nin bırakacağı mirası düzenlemek kolay olmamakla beraber henüz mümkün çizgide. Bir dört yıl daha ekonomi AKP’nin elinde kalırsa iflas kesindir. Bakınız, Türkiye ekonomisinin temel sancısı mal bolluğunu, üretim bolluğunu sağlamak konusunda AKP başarısızdır. AKP, 13 yılda bu ülkeyi 450 milyar dolara yakın borç altına sokmuştur. Bunca borçla üretim artışını mal bolluğunu sağlamak yolunda en ufak bir gayret görülmemiştir. Lüks alışveriş merkezleri, dev gökdelenler, aşırı lüks arabalar satın almak marifet sanılmıştır. GAP’ı bitirmeyi, Konya Ovası’nı sulayacak projeleri gündeme getirmeyi hiç düşünmemişlerdir. Tarım kesimine karşı gözleri kapalı olduğu için iktidarları döneminde iki Trakya büyüklüğünde arazimiz nadasa bırakılmıştır. Yani sürülmemiş, ekilmemiş, tarım yapılmamıştır. “Sen evinde otur, tarlanı işleme biz sana belli bir para ödeyelim” politikası çiftçimizin genetiğini bozmuştur. Artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak için tarım ürünleri ithalatına gidilmiştir.

Unutulan gerçek

Soma şehitleri başta olmak üzere 13 yılda sönen ocaklar AKP’nin eseridir. AKP’den sonra iktidar olacak kadrolar bu işin ateşten gömlek olduğunu bilmek ve ona göre hazırlanmak zorundadır. Tabloyu açık ve net görelim. Silivri tezgâhlarının sayesinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin caydırıcı gücü büyük ölçüde yara almıştır. İsrail uluslararası sularda seyreden Türk yardım gemisine komandolarını indirmiş, vatandaşlarımızı öldürmüştür. Komşularımız Türk uçaklarını rahatça engelleyebilmekte hatta düşürmektedir. Libya, ispatı çok zor iddialarla bir yük gemimize karadan ve havadan bombalarla saldırmıştır. Dış politikanın AKP dönemindeki yanlışları sebebiyle Libya, Tunus, Fas, Mısır, Irak ve Suriye pazarları tamamen kaybedilmiştir. Akıllı iktidarlar dış politikayla ekonomik menfaatleri bir ve beraber görür. Ne yazık ki hükümet bu gerçeği unutmuş, uyguladığı dış politika ile dış ticaretimizi perişan etmiştir. Bu tablo düzelmez mi? Elbette düzelir. Yeter ki bilgi, ehliyet, yetişmiş kadrolarla siyasi irade bir araya gelmeyi bilsin.

13 yılın ekonomi politikasındaki yanlışları düzeltmek kolay olmayacaktır. Hükümetin iktisat politikası belli sektörler veya grupların çıkarına göre düzenlendiği için, üzerine acilen gidilmesi gereken ekonomik istikrarsızlık, gelir dağılımı, yoksulluk konularının çözümü zaman alacaktır. Son günlerde bir biri peşi sıra kamuoyuna açıklanan araştırmalar nüfusumuzun en az %50’sinin maddi kriz içinde olduğunu gösteriyor. Türkiye’de en zengin kesimin geliri en yoksul kesimin gelirinin 7,7 katı büyüklüğe ulaşarak tarihi bir zirve yapmıştır. %20’lik gruplarda en yüksek gelire sahip nüfus toplam gelirden %46,6 pay alırken en yoksul kesimin aldığı pay ise %6,1’de kalmıştır. Ciddi maddi sıkıntı içinde olan nüfusun oranı ise 49,7’dir.

Devlet öncü olmalı

AKP iktidarı sözde faiz lobisine karşıdır. Ancak AKP döneminde faiz lobisi yüzünden kredi kartı ve tüketici kredisinin yüksek gecikme faizini ödeyemediği için 89 bin kişi hapse girmiştir. 436 bin kişinin hapse girmemek için kaçak yaşadığı biliniyor. Dünyada şu an bol ve ucuz olan sermaye ülkemize gelmiyor. Çünkü hukuk sistemimiz güven vermiyor. Bu sebeple yatırım yapılamıyor, ekonomi büyümüyor. İşsizlik artıyor. Ülkemizin milli geliri 823 milyar dolardan 800 milyar dolara geriliyor.

Her hastalığın serumu kendi mikrobundan yapılır. Bizim dertlerimizin çaresi de yine bizdedir. Yetişmiş, her biri bir köşeye atılmış planlama uzmanları, illerde valilerin emrinde görevlendirilmelidir. İl bazında hazırlanacak kalkınma planları, sektör bazında hazırlanacak millî planın alt yapı tuğlaları olacaktır. Tarım sektöründe hızla toprak taramasının eksikleri tespit edilerek nerede ne ekileceği, ancak bu ekim yapılırsa devletin destek vereceği, fiyat garantisiyle açıklanmalıdır. İthalat yerine her alanda öncelikle tarım kesiminde yerli üretimi teşvik eden kurumların çalıştırılması, devletin değişmez ekonomi politikası olmalıdır. Ülke kaynaklarının değerlendirilmesi açısından kamu ve özel sektör birbiriyle rakip değil, ortak olarak çalışmalıdır. Kamu ve özel sektör iş birliğiyle dünya çapında rekabete girebilecek dev ölçekli yüksek teknolojiye dayalı üretim yapabilen yerli firmalar kurulmalı ve önlerindeki bütün engeller kaldırılmalıdır. Her yatırım projesinde istihdamı sağlamak temel amaç olmalıdır. Kara yollarımızın yanında deniz ve demir yolu ulaştırmacılığına aynı ağırlıkta önem verilmelidir. ARGE (Araştırma ve Geliştirme) çalışmalarında devlet öncü olmalıdır. Yurt dışı kaynak kullanımında temel hedef, ithalatı finanse etmek yerine yatırımları finanse etmek olmalıdır.

Ülkenin millî ekonomi kültür birikimi, eserler halinde uygulamayı bekliyor. Türk milletinin ruhundaki dinamizmi harekete geçirirseniz adalet, dürüstlük ve bilgiye dayanan politikalarla aşamayacağınız güçlük yoktur.

Yazarın Diğer Yazıları