Deprem, kendini hiç unutturmuyor

Türkiye'nin her yerinden sarsıntı haberleri geldikçe korona salgınıyla birlikte deprem de hemen hergün konuşur hale geldiğimiz konulardan biri oldu. Neredeyse hergün sallanan yerler var. Son olarak Malatya Battalgazi de bu listeye dahil oldu. Anlayacağınız, bu yüzden millete rahat huzur yok. Bildiğiniz gibi Anadolu topraklarında kesintisiz 2 ayrı fay hattı mevcut. Kuzey Anadolu Fay Hattı ile Doğu Anadolu Fay Hattı'nın günün birinde ülkemize ağır hasarlar verebileceği bilimsel bir ihtimal olarak önümüzde duruyor.

Bu arada İstanbul Büyükşehir Belediyesi, şehrin öncelikli deprem alanlarını açıkladı. 7 ilçe topun ağzında görünüyor. Bunlar; Avcılar, Fatih, Zeytinburnu, Tuzla, Esenler, Beylikdüzü ve Küçükçekmece. Anadolu yakasında bir tek Tuzla var.

İstanbul'daki şehir ve salgın hastanelerinin deprem amaçlı yapıldığı iddiamı tekrarlamış olayım. Muhtemel depremlere karşı alınan tedbirlerin başında bunların olduğunu düşünüyorum. Bu amaçla yapılanlara bakıyorum yine de yeterli olduğuna inanmıyorum.

Salgın gelir geçer ama depremin şakası yok, bir anda yıkar geçer, mutlaka ciddiye alınmalı.

İftira dürüstlerin omzunda durmaz

Dün sabah eski Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ aradı. Arama sebebi önceki gün köşemde adının geçtiği haberle ilgiliydi. Epeyi konuştuk. Baştan şahsi görüşümü peşinen belirteyim, Akdağ'ı iyi tanıyanlardan biriyim. Bakanlığı döneminde sağlık alanında yaptığı reformlar sayesinde bugün hayatta olduğumu itiraf etmeliyim. Önce ağır bir mide ameliyatı geçirdim. Sonra by-pas oldum, tek kuruş ödemeden...

Bir Amerikan ilaç firmasının 2010-2015 yılları arasında Türkiye'de 1.3 milyon dolar rüşvet dağıttığı iddia edilen haber içinde dönemin Sağlık Bakanı olması dolayısıyla adı geçirilen Prof. Dr. Recep Akdağ'ın tek kuruş rüşvet alacak biri olmadığını biliyorum. Bu paraları kim yedi derseniz, bu konudaki iddiaları Sağlık Bakanlığı'nın çoktan soruşturmuş olması gerekir.

Gelelim Prof. Dr. Recep Akdağ'ın sözlerine:

"18 yıllık siyaset ve bakanlık dönemimde gırtlağımdan tek haram lokma ve tek kara kuruş geçmemiştir. Ben inançlı bir insanım asla böyle işlere bulaşmadım ve bulaşmam. Alt kademede bir takım kişiler bu işlere alet olmuşlarsa bilemem. Yani mevcut Bakanlık bu iddiaları çoktan soruşturmalıydı. En azından bana atılan iftiraları öncelikli olarak soruşturmalılar. Şuna inanıyorum ki, iftiralar dürüst insanların onurlu omuzları üzerinde asla yaşayamaz. Bu konuda iş başındaki Sağlık Bakanımızın bir an önce harekete geçmesini talep ediyorum."

Yine başa dönersem, Recep Akdağ'ın dürüstlüğü konusunda binlerce defa yemin edebilirim.

Halk TV ve TELE1 zamanı

5'er günlük ekran karartma yasağı Halk TV ve TELE1'e yaradı. Müthiş hamlelere girdiler. Muhalefetin ve yeniden hayata dönme gayretindeki ekranların öncüsü konumuna geldiler. Özellikle Merdan Yanardağ çok iyi işler yapıyor. Bir ara baktım İhsan Aktaş anketleri gündeme getirdi. Bu AK Partili anketör bu sırada pat diye bir çıkış yaptı, "CHP'nin oyu yüzde 30'larda" dedi. Av. Remzi Kazmaz hatta biraz daha ileri gitti. Jandarma ve polisin kestiği korona cezaları geçersizdir diyerek yepyeni bir tartışma başlattı. Adana'da mevcut bir mahkemenin iptal kararını emsal gösterdi.

TELE1 Genel Yayın Müdürü İsmail Dükel ile Evren Özalkuş'un Ahmet Davutoğlu ile yaptıkları söyleşi ilginçti. Söyledikleri "Acaba yeniden bir diriliş olabilir mi?" sorusunu akla getiren eski Başbakan Davutoğlu'nun ağzından çıkanlar o kadar yakıcıydı ki, Çin ejderinin ağzından çıkan alevleri bile gölgede bıraktı.

Fatih Ertürk de önce DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu ile konuştu. Yeneroğlu, Erdoğan'a ateş püskürenlerden. Daha sonra programda salgının iktisadi etkileri konusu ele alındı. Prof. Dr. Şevket Pamuk ile İspanyol gribinden başlayarak dünyanın geleceği analiz edilip "İktidarlar hemen her konuda prestij kaybedecek" denildi. Yani biz dahil hemen her ülkede iktidar değişikliği kaçınılmaz.

Mustafa Sönmez'le Parametre'de özellikle Trump üstünde duruldu.

Çok beğendiğim bir politikacı olan CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba'yı Halk TV'de dinledik. Devlet imkanlarını tepe tepe kullananları birer birer açıkladı.

Günün sözü

Herkesin bildiği şeyi bilmek, hiç bir şey bilmemektir. Remy de Gourmont

Yazarın Diğer Yazıları