Denktaş'a vefasızlık ve KKTC'deki tehlikeli başıbozukluk!
Ebedi liderimiz KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş''ın Anıt Mezarı''nın 9 yıldır tamamlanamamış olmasını defalarca gündeme getirdim ve ülke idaresinde olanları projenin bir an önce tamamlanması için inisiyatif almaları hususunda birçok kez uyardım. Denktaş''ın aramızdan ayrılmasından günümüze 8 hükümet, 3 cumhurbaşkanı görev almıştır ve maalesef bu süreçte Anıt Mezar ve Müze tamamlanamamıştır.
KKTC''ye her gidişimde merhum Denktaş''ın mezarını ziyaret eder, dua ederim. Anıt mezarın yıllardır bitmemiş olduğunu her gidişimde görüp üzülürüm. Yetkilileri, benim gibi duyarlı vatandaşlarımız ve merhum Denktaş''ın ailesi uyarmasına rağmen projenin henüz tamamlanamamış olması kesinlikle kabul edilemez. Bu durum, ömrünü halkına adamış Liderimize büyük vefasızlıktır; terbiyesizliktir, rezalettir. Umarım yakın zamanda özellikle Denktaş''ın izinde olduğunu her fırsatta tekrarlayan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar geçmişte verdiği sözleri de tutmak adına bu projenin tamamlanmasını sağlar. Konuyu geçtiğimiz hafta sahibi olduğum Volkan gazetesinin manşetine taşıdıktan sonra bana gelen mesaj yağmurunda ülkeyi idare edenler ile ilgili söylenenleri burada yazmam doğru olmaz. Ancak en yumuşak anlatımla gelen mesajların tamamında öfke ve vefasızlığa duyulan tepki vardı.
***
KKTC''deki liderlik bol laf üretmekte ancak söylediklerini yapmakta, vaatlerini yerine getirmekte ise zafiyet göstermektedir.. KKTC''deki ''Türkiye göndersin biz paylaşalım'' düzeni muhakkak değişmelidir. KKTC şu anda doğru dürüst yönetilmemektedir. Başbakan Saner hiç hesapta yokken kendini bu makamda bulmuştur ve ne yazıktır ki kötü bir yönetim sergilemektedir. Koalisyon hükümeti sınıfta kalmıştır. Kıbrıs Türk halkı, özellikle sabit gelirli kardeşlerimiz büyük sıkıntı içerisindedir. Ülkede büyük adaletsizlik vardır. Başbakan Saner''in genel başkanı olduğu KKTC''yi kuran, Meclis''te en çok milletvekiline sahip Ulusal Birlik Partisi Ekim ayında kurultaya gitme kararı almıştır. Kurultayın demokratik kurallar içerisinde gerçekleşmesi halinde ülkeyi daha iyi idare edecek donanımlı yeni bir başkanın seçilmesi ülkemiz için daha hayırlı olacaktır.
Hazır ülkedeki sıkıntılara değinmişken diğer önemli bir konuyu daha gündeme getirmek istiyorum. Bilindiği üzere Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, egemen eşitlik temelinde iki devletli çözüm modelini savunmaktadır. Halkımızın önemli bir bölümü ve Anavatan Türkiye de Tatar''a destek vermektedir. Ne var ki Tatar iki devletli çözümün gereklerini getirmekte kararsızlık göstermektedir. İki devletli çözüm öneren birinin devletinin tanınması için çoktan kolları sıvaması gerekmekteydi. Müzakerelerden bir sonuç alınamayacağı ortaya çıkmıştır. 27-29 Nisan''da Cenevre''de gerçekleşen gayriresmi 5+1 toplantısında Rum tarafının olumsuz tavrı bir kez daha görülmüştür. Taraflar arasında ortak zemin bulunması mümkün değildir. BM Genel Sekreteri, emperyalizmin kuklası Guterres, Cenevre''deki başarısızlığı ilan ederek, Kıbrıs konusundaki iyi niyet misyonu görevini iade edeceği yerde hiçbir faydası olmayacak ikinci bir 5+1 toplantısı için tarafları beklemeye almıştır. Guterres''in KKTC''nin tanınmasının önünü tıkamaya yönelik bu davranışı karşısında Türk tarafı boş durmamalı, zamanı boşa harcamamalı ve belirlenecek strateji doğrultusunda tanınma için girişimleri başlatmalıdır. Tatar, KKTC''yi tanınmasını sağlayan cumhurbaşkanı olarak tarihe geçmelidir..
***
KKTC''de Maraş konusunda da sıkıntılar vardır. Cumhurbaşkanı Tatar''ın Maraş Açılımı doğru bir düşüncenin ve cesaretin ürünüdür. Maraş KKTC toprağıdır, Türk vakıflarına aittir ve çoktan açılması gerekirken 47 yıl kapalı kalmıştır. Maraş''ın eski sakinlerine yani Rumlara iadesi söz konusu olmamalıdır. Elimizdeki tapu kayıtlarına göre Maraş''ın önemli bölümü yukarıda da belirttiğim üzere Türk Vakıflarına aittir ve vakit kaybetmeden Vakıflar İdaresi''ne devri yapılmalıdır. Eski sakinlere yapılan Taşınmaz Mal Komisyonu''na başvurun mallarınızı uluslararası hukuk çerçevesinde iade edelim çağrısı yanlış bir siyasettir.. Kimin malı kime verilecektir? İsteyen eski Rum/yabancı sakinlerin Maraş''a yerleşerek Vakıflar İdaresi''nin kiracısı olarak, KKTC egemenliğinde yerleşmesi sağlanmalıdır. Vakıf mallarının birkaç kendini bilmez avukatın ve aracı iş adamının para kazanması için Rumlara peşkeş çekilmesi halinde bunun bedeli ağır olacaktır.
Bu arada KKTC''de binlerce dönüm arazinin yabancılara satıldığı, şehitlerimizin kanı pahasına elde edilen topraklarımızın tehlikeli boyutta el değiştirdiği ve özellikle İsraillilerin çeşitli oyunlarla, yasal engelleri aşarak önemli miktarda, yaklaşık 40 bin dönüm, toprağı satın aldıkları tespit edilmiştir. Saner başkanlığındaki hükümet bu konuda da sessiz, tepkisizdir ve olan biteni sadece izlemekle yetinmektedir.
Konuyla ilgili olarak Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi (TÜRK DEGS) Başkanı Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı önemli uyarılarda bulunmuştur. KKTC''de 2014 yılından bu yana yabancılara toprak satışının yasak olduğunu hatırlatan Tümamiral Cihat Yaycı, buna rağmen çeşitli yollarla özellikle de İsrail vatandaşlarına toprak satıldığını açıkladı. Yaycı Paşa konuyla ilgili açıklamasında toprak alımlarının bir ülkenin, devletin belli siyaseti ve kontrolü içerisinde yürütülmesi gerektiğine işaret etti ve devletin diplomatik saygınlığını devam ettirirken güvenlik ihtiyaçlarının da dengelemesi, devletin özellikle stratejik bölgelerin güvenliğinin sağlanması noktasında ekstra hassasiyet göstermesin önemine dikkat çekti..
KKTC''deki elektrik üretiminde sıkıntılar vardır. Kara para aklanmasının önünü açacak kanun hükmünde kararname yayınlanmıştır. Yasa dışı kumar ve kumar baronları korunmaktadır. Sorun çoktur, çözüm getirecek Başbakan maalesef yoktur. KKTC''deki başıbozukluğun süratle ortadan kalkmaması, doğru dürüst millî bir hükümetin göreve gelmemesi halinde, meydan federasyoncu partilere kalacaktır. Böyle bir durumda Tatar''ın ortaya koyduğu iki devletli çözümün rafa kalkması bir yana Rum''a yama olacağımız tehlikeli günlere geri dönüş olasılıklar arasındadır..