Deniz Feneri ve adalet!
Zahit Akman ve Kanal 7 yöneticilerinden bazılarını tutuklayan Deniz Feneri savcılarının görevden alındığı haberleri televizyon ekranlarından verilmeye başlandığında her sabah namazı sonrası güneş doğunca Peygamberimiz Hz. Muhammed(s.a.v.)’den öğrenip okuduğumuz o dua geldi aklıma:
“- Bugün bizi afiyetle saran güneşi doğudan doğduran Allah’a hamd olsun. Allah’ım, bu sabah kendine ne ile şahitlik ettinse, meleklerin, arşını taşıyanlar ve bütün mahlûkatın ne ile şahitlik ettilerse ben de onunla şahitlik ederim ki SEN kendisinden başka ilah olmayan ve adaleti ayakta tutan Allah’sın!..”
Duanın devamı var amma bu kadarı bize yetiyor. Biz duada Allah’ın “Adaleti ayakta tuttuğunu”, Peygamberimizin buna şahitlik ettiğini ve ümmetinin de bunu bilmesi için bize bu duayı öğrettiğini görüyoruz.
Mülkün sahibi Allah (c.c.) adaleti ayakta tutmak isterken, idare erkini ellerinde bulunduranların adaleti yok edecek fiiller sergilemeleri Allah’la savaşmak gibi bir durum ortaya koyuyor. Böyle bir şey var mı yok mu henüz bilmiyoruz ama Alman adaletinin “Asrın yolsuzluğu” olarak isimlendirdiği bu davada, ta başından beri Türkiye’deki diğer davalarda görmeye alışık olmadığımız pek çok şey oldu, oluyor. Meselâ Silivri’deki davalarda dava ile ilgili ilgisiz her şey ortalığa dökülmüşken Deniz Feneri’ndeki gizlilik ve sürünceme bunlardan biridir. Üst üste tutuklama kararı veren savcıların görevden alınması ve haklarında soruşturma açılması ise kamu vicdanında yeni bir yara açmıştır.
Allah Resulü halkımızın ekseriyetinin bildiği bir başka hadisi şeriflerinde kıyamet günü arşın gölgesinde gölgelenecek yedi sınıf insandan bir sınıfın da “Adil yöneticiler” olduğunu bildirmiş ve yine bir başka hadisi şeriflerinde de “Adaleti engelleyen devlet yöneticilerinin cennetin kokusunu alamayacaklarını, cehennemlik olacaklarını” söylemiştir. Allah resulü adaletsiz devlet yöneticilerinden bahsederken namaz kılan, oruç tutan, zekât veren, hac yapan, teheccüde kalkan yönetici kastetmektedir. İşte o tür yöneticiler bile adaleti engellediklerinde, mesela kendi adamlarını kayırdıklarında, devlet imkânlarını hısım akraba arasında paylaştırdıklarında, görevi ehline değil, âline verdiklerinde, cennetin kokusunu dahi alamayacak, cehennemlik olacak ikazı yapmaktadır.
Gerçi...
Çok iyi bildiğimiz bir şey de bu tür konuları hatırlattığımız kişilerin bu bahislerde bilgi bakımından bizden çok daha donanımlı olduklarıdır. Zaten işin içinden çıkılmaz ve cüretine şaşılacak boyutu ise, Türk siyasi tarihinde adalete indirilen darbelerin Osmanlı döneminden bugüne kadar Allah ve Resulünün adalet konusundaki titizliklerini “bile bile” yapılmış ve yapılıyor olması değil midir?
Görüyorsunuz bir Deniz Feneri Davası bize neleri hatırlattı. Gazetelerde çıkan haberler doğru ise savcılığın yapacağı baskından önce AKP’li bir belediye başkanı Kanal 7 çalışanlarını bilgilendirmiş. Bu konuda Kanal 7’ye bilgi verenler arasında üst düzey bir bürokrat da varmış. Yani, “Aranacaksınız, delilleri yok edin” demişler. “Gerçeği örtme” aklı vermişler. Adaletin ayakta tutulmasına engel olma girişiminde bulunmuşlar. Daha bir sürü şey...
Biz bütün bunlara rağmen adalet adamlarının adaleti ayakta tutacaklarına inanıyoruz. Adalet, hak edilenle verilen arasındaki dengedir. Bu dengeyi adalet terazisini ellerinde tutanların bozabileceklerine ihtimal verenlerden değiliz.
Bütün bunlara rağmen korkulan olur, adaletin ayakta tutulması yöneticiler ve adalet adamları tarafından engellenirse, bu, “Adaleti ayakta tutan Allah’a rağmen” olacak bir olay mıdır?
Elbette ki hayır...
İşte o durumda bile Allah (c.c.) adaleti ayakta tutmuş olacaktır.
O adalet de, bizlerin bu tür yöneticilere, bu tür adalet dağıtıcılarına lâyık olduğumuz gerçeğinin tezahürüdür, adaletidir!