Demokrasiyi siyasi hırslardan önde tutmalıyız
Yabancı basın, uluslararası kuruluşlar, Türkiye''nin demokrasi, hukukun üstünlüğü ve ekonomik istikrar olarak dünyadan ayrıştığını ve geri düştüğünü yazıyor, rapor ediyor.
İnsan hakları ihlalleri, yargıya müdahale, Merkez Bankası''na müdahale, yaşam tarzına müdahale, otokrasinin tırmanması, Türkiye''ye özgü başkanlık sistemi ile birlikte tırmandı.
Sedat Peker''in iddia ettiği devlet-siyaset ve Mafya ilişkileri henüz soruşturulmadı ve fakat IMD(Internet Movie Database)''da dizi olarak yayınlanıyor. Dünyada çoktan negatif algı oluştu.
Ekonomik istikrar kriz ötesinde, risk sınırını geçti. Yaşadığımız işsizliğin, firma iflaslarının, güven bunalımının ve yoksulluğun artık iktisadi karşılığı da kalmadı. Tek kelimeyle aç kalma riskimiz arttı.
Bu şartların devam etmesi, hayatın normal akışına aykırıdır. Tek çıkış yolumuz mevcut başkanlık sisteminden kurtulmak ve demokrasiye dönmektir. Bu koşullarda siyaset de zorunlu olarak tek çizgilidir; Mevcut sistemin devamı veya değişmesi.
AKP ve MHP, sistemin devamını istiyor. Kamuoyu yoklamalarından çıkan sonuca göre de, Cumhur İttifakı''nın oyları sistemi korumaya yetmiyor.
O zaman devreye siyasi oyunlar giriyor… Demokrasi direncini kırmak. İktidar, bunun için maddi ve manevi alanda çok gayret gösteriyor. Bu durumda demek ki Türkiye''nin geleceği artık demokrasi isteyenlerin ne kadar kenetlenebileceğine odaklıdır.
Muhalefet partileri içinde en büyük sorumluluk CHP''ye düşüyor. CHP''nin demokrasi kanadını geliştirmek için hem diğer partilerle, hem de kendi içinde, kişisel siyasi hırslardan uzak kalması gerekiyor. Zira iktidarın gündeminde CHP''yi yıpratma doğal olarak ilk sırada geliyor.
CHP diğer partilerle dayanışmasında başarılıdır. Ancak bugüne kadar kendi içinde yanlışlar yaptı. Bazı eski milletvekilleri ve parti yöneticileri için ihraç kararı verdi. Parti içinde görüş farklılıklarını, herkesi demokrasi hedefinde birleştirerek çözebilirdi. Umarım bundan sonra öyle yapar.
Görüş ayrılıkları, ideolojik anlaşmazlıklar demokrasinin vazgeçilmez bir gerçeğidir. Ama öncelikli değildir. Şimdi öncelikli olan; Türkiye''yi yeniden demokrasiye götürmektir.
Dün yeni kurulan Memleket Partisi''ne geçen CHP''li bir milletvekili, yandaş televizyonlardan birinde CHP''den neden ayrıldığını halka anlatmak ihtiyacını duyduğunu söyledi. Söylediklerinden bazıları;
''''Biz üç milletvekili Genel Başkana yanlışları söyledik, yapmadılar." Olur mu yani? Koca partinin yaptıkları yanlış, üç kişinin düşündükleri mi doğrudur?
Yine CHP''nin kurucu değerlerden taviz verdiğini söyledi. Aslında parti değerleri partinin en yetkili organı kurultay tarafından belirlenir. Bu belirleme değişen çağa ve insani değerlere uygun değişir. Dünya değişirken CHP yerinde mi saymalıydı?
Atatürk konusunda parti içinde çatlak sesler olabilir, ancak bu partiyi bağlamaz. Çözümü de parti içinde olur. Kaldı ki Atatürk zaman içinde tüm dünyada değeri daha çok anlaşılan ve dünyanın mutabık kaldığı en büyük liderdir. Tartışanlar kendilerine zarar verirler.
Dahası da bu milletvekili seçilirken farklı bir CHP''den mi aday olmuştu?
Ancak sonradan, bu milletvekilinin amacının yeni kurulan Memleket Partisi''nin propagandasını yapmak olduğu da anlaşıldı.
Bilmek gerekir ki; Amerika''yı yeniden keşfetmek isteyenler, aynı zamanda gemlenemez hırslarını da dışa vurmuş olurlar. Belli ki mesele siyasi hırstır. Ancak bu tür siyasi hırslar maalesef Türkiye''nin demokrasi mücadelesini baltalıyor.
Bu nedenle bugünkü siyasi konjonktürde partisi ile görüş ayrılığı olanların istifa etmesinin, parti kurmasının zamanı değildir. Önce parti içinde, kurultaylarda görüşüne taraf bulmaya çalışmalıdırlar. Buna rağmen kabul görmezlerse bir daha aday olmaz ve yeni bir yol bulurlar.
Yine unutmayalım ki bu gibilerin aldıkları oylar, CHP seçmeninin oylarıdır. Seçildikleri dönem içinde partilerinden istifa etmeleri aynı zamanda seçmenle zımni olarak yaptıkları anlaşmayı da tek taraflı bozmaları anlamına gelir.
Bununa birlikte yeni partiler demokrasi ittifakında kalabilir ve fakat hem kendilerine hem de demokrasi mücadelesine zarar vermiş olduklarını da bilmeleri gerekir.