Demokrasi ve özgürlükler tuzağı
Bölücü terör Aktütün’den 5 gün sonra Diyarbakır’da da kan döktü. TMYK yine toplandı, güvenlik güçlerinin batıdaki kadar yetki isteği yine “demokrasi” ve “özgürlüklere” takıldı. Güvenlik güçleri, ceza ve yetkilerin, istihbarat, sorgulama, yargılama ve infaz usullerinin AB ülkelerindeki gibi olsun diyor, ama iktidar evet demediği için sonuç alınamıyor. Bu yüzden bölücü terör tırmanışını sürdürüyor.
Cumhurbaşkanı Gül: “Terörle mücadelede demokrasiden bir adım geri atmayız... Çünkü demokrasi ve demokratikleşme daima terör örgütlerinin en korktuğu şeydir. Çünkü o, teröristi ve terör örgütünü izole eder.” Başbakan Erdoğan; “Terörle mücadelede, demokrasiden bir tek geri adım atmadan, insan hak ve hürriyetlerinden bir tek geri adım atmadan, yürüyüşüne devam edecektir.” TMYK Başkanı Cemil Çiçek; “Tedbirleri demokrasi içinde alacağız.”
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin; “Hem özgürlüğümüz hem de güvenliğimizden geri adım atmayacağız.”
AKP Grup Başkanvekili Nihat Ergün; “Demokrasi terör örgütünü değil, halkı rahatlatıyor. Terör örgütü demokrasi istemez. Demokratik açılımlar örgütün toplumsal kaynaklarını kurutuyor.”
Bu karanlık beyanları toptan tercüme edelim. Demek ki; bebek katili Öcalan, terör örgütü PKK, DTP, Barzani, Talabani, içerideki ve dışarıdaki bütün yandaşlar, istemedikleri halde sürekli “Demokrasi ve özgürlük” talep ediyorlarmış, böylece korkuları artıyormuş, “izole” edildiklerinin de farkında değillermiş. Bunun için iktidar, “demokrasi ve özgürlüklerden” bir adım geri atmayacakmış. Ağır silahlarla saldıran sömürgeci beslemesi teröriste “demokrasi içinde” karşı koyacaklarmış. Meğer bölücü kanlı örgütün demokrasi ve özgürlük ortamında terör yapması halkı rahatlatıyormuş, “demokratik açılımlar örgütün toplumsal kaynaklarını kurutuyormuş. Şu hale bakın, büyüklerimiz (!) iblisin aklına gelmeyecek yollar bulmuşlar da haberimiz yokmuş. Bölücü teröristlerden rica etsek de cinayetleri biraz daha artırsalar. Böylece “izole” olup, “kaynakları” daha da “kurusa”, Türk Milleti bu beladan kurtulsa. Bütün bu nimetler(!) karşısında “Demokrasiden” bir adım niçin geri atalım. Bu “demokrasi ve özgürlük” tuzağını, bir de güvenlik güçlerimiz ve Batı’daki uygulamalar açısından değerlendirelim.
Güvenlik güçlerimiz ne istiyor?
- G.G.: Gözaltı süresi 4 günden 10 güne çıkarılsın. (İngiltere’de 28 gün)
İktidar: Demokrasi ve özgürlükleri sınırlayamayız.
- G.G.: Her operasyon için validen izin alınmasın. Batı’daki gibi.
İktidar: Demokrasi ve özgürlüklere aykırı.
-G.G.: Operasyon birden çok ili ilgilendiriyorsa, koordinasyon birimi oluşturulsun. Batı’daki gibi.
İktidar: Bu mevcut birimlerle sağlanabilir.
G.G.: Yollarda üst ve araç aramaları yapılabilsin. Batı’da olduğu gibi.
İktidar: Özgürlüklere aykırı.
G.G.: PKK yandaşı siyasi parti, yerel yönetimler, sendika, vakıf ve derneklerin yasadışı ve bölücü teröre destek veren eylemleri engellensin. Batı’daki gibi.
İktidar: Demokrasi ve özgürlüklerden bir adım geri atılamaz.
- G.G.: Bölücü örgüt propagandası yapan yayınlar bölgeye sokulmasın. Batı’daki gibi.
İktidar: Demokrasi ve özgürlüklere aykırı.
-G.G.: OHAL Yasası’ndaki bazı yetkilerin uygulanmasına izin verilsin. Batı’daki gibi.
İktidar: Demokrasi ve özgürlüklere aykırı.
- G.G.: Güvenlik güçlerini de koruyan yasalar çıkarılsın. Batı’daki kadar.
İktidar: İnceleyelim.
-G.G.: Bazı yörelerde PKK’ya giden erzak ve malzemeler engellensin. Batı’daki gibi.
İktidar: İnsan haklarına ve demokrasiye aykırı.
- G.G.: Devlet kuruluşlarının terörizmle mücadelesi için bir plan hazırlansın. Batı’daki gibi.
İktidar: Bu mücadele zaten yapılıyor.
- G.G.: Polis özel harekât timleri yeniden canlandırılsın.
İktidar: Olabilir.
-G.G.: Sınırların fiziki güvenliği için planlama yapılsın. Batı’daki kadar.
İktidar: Olabilir.
-G.G.: Terörle Mücadele Müsteşarlığı kurulsun. Batı’daki gibi.
İktidar: Mevcut yapıda iyileştirme yapılabilir.
-G.G.: Yakalanan teröristler, operasyon yapanlar tarafından sorgulanabilsin. Batı’daki
gibi.
İktidar: Bu yargıya müdahale olur.
-G.G.: Bilgi sızmaması için, ilk sorguda avukat bulunmasın.
İktidar: Demokrasi ve özgürlüklere aykırı.
Soralım, bu “demokrasi ve özgürlükler” neyin tuzağı?