Demokrasi şakası gibi
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi''nin kabulüyle beliren "denetlenemez", "hesap sorulamaz", "hesap verme ihtiyacı duymaz" keyfi düzene "en az 6''lı Masa kadar", hatta "uğradıkları özel baskı/hukuksuzluklar dolayısıyla onlardan da fazla karşı olduğu" iddiasındaki HDP''nin, 6''lı Masa''dan çıkacak olan "muhalif" adaya destek vermek yerine "seçimin ikinci tura kalmasına yol açabilecek" şekilde kendi adayını çıkarma kararı alması karşısında büyük bir "demokratik olgunluk" gösteren;
"Hakları" diyen…
"Nihayetinde HDP de bir siyasi parti" diyen çevreler…
İsim isim, kurum kurum; aynı çevreler;
Bir İYİ Parti yöneticisinden gelen ve aslen bir "itiraz" bile değil "durum tespiti", "gözlem", "endişe" bildiriminden ibaret olan değerlendirme karşısında, sürpriz olmayan şekilde, aynı "demokratik olgunluğu" sergileyemediler.
HDP''ye "hak" olan İYİ Parti''ye değil demek ki!
Yahut…
Onlar için HDP siyasi parti ama İYİ Parti iskele direği!
*
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, 6''lı Masa''da oturan diğer 5 partiye adeta "demokrasi dekoru" muamelesi şeklinde anlaşılmaya son derece müsait bir üslupla, "Kılıçdaroğlu dışında aday çıkarmak masanın dağılması anlamına gelir" dediğinde gösterilmeyen tepki…
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Cihan Paçacı, "Sokakta Kemal Bey''e itiraz görüyoruz" deyince en üst tondan ve son derece kaba, aşırı bir üslupla gösterildi.
Hâlbuki, yelpazenin her dilimden, bugüne kadar kimler neler demişti.
*
Ve…
Sözleri "şahsi düşüncesi" olmamasına rağmen…
Gözleri görme işlevini yitirmemiş herkesin görebildiği bir "vaka"yı aktarıyor olmasına rağmen…
Hatta…
Kendisi, İYİ Parti yönetiminde, Kemal Kılıçdaroğlu''nun adaylığına -aslında- en sıcak bakan isimlerden biri olmasına rağmen…
İstifa etti…
Demokrasi şakası gibi!
*
Biz bugüne kadar 6''lı Masa''dan seçmenin aklıyla alay eden, eğilimlerini küçümseyen bir tek cümle duymadık, okumadık…
Gelin görün ki, 6''lı Masa''da oturan liderlerden çok liderci bir kitle var; yazının muhatabı onlar.
Siz bu topluma;
Demokrasi vaat edip de biat talep edemezsiniz!
Demokrasiyi biat üzerine inşa edemezsiniz!
*
Cihan Bey''in "Sokakta itiraz görüyoruz" ifadesine cevaben, toplum gerçeklerinden inanılmaz derecede kopuk bir seviyeden, böyle tepeden tepeden bir itibarsızlaştırma yarışı başladı;
"Hangi sokakmış o?"
Ben Ankara''da, CHP seçmeninin daha yoğun olduğu Çankaya''da, sandıktan CHP''nin baskın şekilde önde çıktığı Ayrancı''da, hâlâ, markete, kasaba, manava bile Cumhuriyet balolarından fırlamış gibi giden teyzelerin, amcaların yaşadığı bir sokakta oturuyorum.
Ve bu sokakta o itiraz var.
İtiraz etmeyenler de var. Canıgönülden destekleyenler de var. Ama itiraz edenler de var; farklı farklı saiklerle.
Ama en çok, Kemal Bey''in şahsı, nitelikleri vesairle hiç ilgisi olmayan bir "kazanamama ihtimali" algısı nedeniyle.
*
Demokrasi, bir körlük modeli midir?
Körleşme düzeni midir?
Herkesin, Kemal Bey''in yüzde yüz kazanacağına inanmasını mı gerektirir?
Herkesin, en ideal adayın Kemal Bey olduğunu düşünmesini mi gerektirir?
Herkesin, Kemal Bey''in aday olması gerekliliğini savunmasını mı gerektirir?
E hani o zaman düşünce, ifade, inanç hürriyetleri?
*
Bakın, bu halde de Kemal Bey aday olabilir; konum hiç bu değil.
Ama…
Biri size "Sokakta itiraz" var diyorsa…
Ve siz de bu ülkeye "demokrasi getirmeyi" vaat eden bir alanda bulunuyorsanız…
-Bir araştıralım; sahiden var mı, varsa neden mi dersiniz?
-Evet biz de görüyoruz, itiraz var ama Kemal Bey bunu aşacak kabiliyette; kaygısı olanları ikna etmeye dönük bir hazırlığı da var, sonuç alacağına inanıyoruz tarzı bir iletişim mi geliştirirsiniz?
Yoksa…
Yok mu sayarsınız!
*
Yok sayınca yok oluyor mu?
*
Demokrasi, toplumun, en çok seçmene sahip olan partinin yahut onun dalkavuklarının her dediğini doğru kabul etmek zorunda kaldığı bir sistem değildir. Olamaz.
Öyle olsaydı; bu reddiyelerin daniskasını sergileyen AK Parti''ye itiraz ediyor olmazdık değil mi?
30 OCAK…
Bu çifte standartlardan, riyakârlıklardan öyle gına geldi ki; güzelim ve de ümitvar bir yazı güme gitti.
Bugün, 30 Ocak''ta açıklanacak olan ve 6''lı Masa''nın Cumhurbaşkanı adayı kim olursa olsun bağlayıcı olacak ortak tutum belgesini yazacaktım aslında.
Hukuk (adalet ve yargı), kamu yönetimi, yolsuzlukla mücadele (şeffaflık ve denetim), ekonomi (finans ve istihdam), bilim (AR-GE, yenilikçilik, girişimcilik, dijital dönüşüm), sektörel politikalar, eğitim ve öğretim, sosyal politikalar, dış politika (savunma, güvenlik, göç) olmak üzere 9 temel alanda, 2 binden fazla somut vaat sıralanmış bir program var muhalefetin elinde.
Sürprizi kaçırmayacak kadar, ucundan accık, fikir vermesi açısından;
Benim öğrenebildiğim/anladığım kadarıyla ve zaten önceki metinlerin de uyarınca;
Parlamenter sisteme dönerken; denetim esas alınacak, misal Sayıştay bir yüksek mahkeme olarak düzenlenecek ve denetim kapsamı bütün kamu kurum ve kuruluşlarını kapsayacak.
Misal, parti kapatma davalarının açılabilmesi için TBMM izni şartı getirilecek.
Misal, cumhurbaşkanlığı bünyesindeki kurul ve ofisler lağvedilerek, yetkileri ilgili bakanlıklara devredilecek.
Misal, MASAK''ın yapısı güçlendirilecek.
Misal, TÜİK verileri teste tabi tutulacak.
Misal, tarım arazilerinin tarım dışı amaçlarla kullanımı yasaklanacak.
Misal, Atatürk Havalimanı yeniden kullanıma açılacak.
Velhasıl;
Muhalefetin ortak cumhurbaşkanı adayı seçildiği gün, onu seçenler, kalem kalem ne yapacağını biliyor olacak.
Ki "kötü sürprizi" bol bir coğrafyada önemli bir konfor…