Demokrasi DTP'den daha önemlidir!
Mahkeme, milletvekili olmadan önce işledikleri suçlardan dolayı haklarında soruşturma yürütülen DTP’li vekillerin ifadelerini almak için davet ediyor. Mahkeme bu konuda TBMM Başkanlığına yazdığı yazıda “Davete icabet etmemeleri durumunda milletvekillerinin polis zoruyla götürülecekleri” ni bildiriyor. DTP’li vekiller bu konuda hem Meclis Başkanını dinlemeyeceklerini hem de mahkemeye ifade vermeye gitmeyeceklerini söylüyorlar. DTP’li vekiller yasalara karşı bağışıklığı olduklarını düşünüyor olmalılar ki böyle bir tavır takınıyorlar. Doğrusunu söylemek gerekirse böyle bir kabadayı tavrını Türkiye’de DTP’den başka gösterebilecek hiçbir siyasi, ekonomik, sosyal, etnik ya da dini grup yoktur.
Türkiye, bu krizin benzerini daha önce de yaşamıştı. Yaka/paça TBMM’den çıkarılarak götürülen DEP’liler sonradan yasalar zorlanarak hapisten çıkarılmış, arkasından da kendilerine zamanın TBMM Başkanı yemek daveti vermişti. Türkiye, DEP vakasından onbeş yıl sonra aynı durumla bir kez daha karşı karşıya gelmiştir. Bu kez yasa gereği ya DTP’lilere dokunmak ya da yasaların çiğnenmesine göz yummak gibi bir durumla ülke karşı karşıyadır.
DTP’liler yasa yapan bir meclisin üyeleri olarak kendilerini yasalarla bağlı hissetmiyorlar. Adeta kendilerinin yasa üstü, hiçbir şart altında dokunulamaz olduklarını sanıyorlar; bu yüzden de devlete meydan okuma haklarının olduğunu düşünüyorlar. Kendilerini bağlı gördükleri tek yer Kandil, itaat ettikleri tek otoritenin de İmralı’daki hükümlü olduğunu her fırsatta ortaya koyuyorlar.
Etnik ırkçı parti DEP’liler de 1994’de DTP’liler gibi aynı biçimde davranmışlar, sonra TBMM’den polis zoruyla ifade vermeye götürülmüşlerdi. Sonra da PKK’dan aldıkları talimatlarla bölücü eylemlerde bulundukları iddiasıyla gözaltına alınan ve mahkûm edilen DEP’lilerin durumu, Türkiye ile AB arasında uzun süren tartışmalara yol açmıştı.
Parti değil suç örgütü!
DTP, bir siyasi partiden ziyade tepeden tırnağa kriminal bir vaka, bir suç örgütü kimliğine bürünmüştür. Bunu onların da sakladıkları yoktur. DTP’liler iktidar odaklarının canhıraş bir biçimde “tam zamanı” ya da “tarihi fırsat” olarak nitelediği terör sorunu için kendilerinin, malum mahfiller tarafından adres olarak gösterildiğini de biliyorlar. Kandil’deki zat ile İmralı’daki hükümlü bile onları muhatap olarak göstermiştir. Arkalarını Kandil’e, Obama’ya ve AB’ye dayayarak yasalara meydan okuyorlar. Hukuk, yasa ve kural tanımazlıklarının nedeni, güçlerini aldıkları odaklarla ilgilidir. Diğer yandan DTP’liler biliyorlar ki mahkemeye ifade vermek için hukuki zaruretler dolayısıyla götürülmüş olsalar dahi herhangi bir tutuklama kararıyla karşı karşıya kalmayacaklardır. O nedenle de DTP’liler, devlete ve yasalara meydan okuyarak, etnik ırkçı cemaatleri nezdinde kahraman olmaya çalışıyor. DTP, yasa tanımaz bir parti olduğunu özellikle göstermeye çalışıyor. Bu bağlamda da kendilerini hiçbir yasa, kural, ilke ve yeminle bağlı görmemektedir. Bu yüzden de her fırsatı kullanarak bölücü ve yıkıcı faaliyetleri desteklemekte ve teşvik etmektedir. Bu ekip bir yandan devletin valisine, ülkenin Başbakanı’na ve yasalara meydan okumakta diğer yandan da İmralı’daki terör hükümlüsüne saygı sunmaktadır.
Demokrasi kavramını demokrasiyi yıkmakta; hak ve özgürlükleri başka insanların hak ve özgürlüklerini istismar etmekte kullanmaya hiçbir demokratik devlet izin vermez. Yasa tanımazlara uygulanacak muamele, yine yasalarda yazılıdır. Türkiye, DTP’lilere başka, diğer insanlara ise daha başka yasaların uygulandığı bir ülke olmadığını göstermelidir.