Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan...
Başbakan Erdoğan bir süre önce İstanbul metrosunun açılışında yaptığı konuşmada 10. Yıl Marşı’nda yer alan, “Demir ağlarla ördük” mısrasını hatırlattı. “10. Yıl Marşı’nda geçer; ‘demir ağlarla ördük’falan. Neyi ördün? Hiçbir şey örmüş falan değilsin” diyerek açık bir şekilde Atatürk’e saldırdı.. Erdoğan, “Ortada duranlar belliydi. Demir ağlarla şimdi Türkiye’yi biz örüyoruz” diyerek saldırılarına devam etti. Erdoğan böylece uzun bir süreden bu yana İnönü’ye yaptığı saldırıları Atatürk’e taşıdı. Bu saldırının yazılı olmayan bir metinden kaynaklanması karşısında bunun “kontrol dışı” bir saldırı mı yoksa “sistemli saldırıların” başlangıcı mı olduğunu önümüzdeki günler gösterecek.
Siyasetten Erdoğan’a yönelik şimdiye değin sert bir tepki yükselmedi ise de Taha Akyol, Sedat Ergin ve Fatih Altaylı köşe yazılarında Erdoğan’a ilk 10 seneye haksızlık yaptıklarını rakamlar ile anlattılar. Düşünelim; İstiklal Harbi sırasında en önemli sıkıntılarımızdan birisi lokomotifleri çalıştıracak Türk teknisyenlerin olmamasıydı. Osmanlı Devletinden devralınan, büyük bir bölümü Fransız, İngiliz ve Almanlara ait olan demiryollarının uzunluğu 3836 kilometredir. Raylar yabancılara ait iken, lokomotifleri çalıştıran teknisyenlerin çoğu Rum kökenli. 1923’de çıkış noktası budur. Türkiye Cumhuriyeti bu 3836 kilometreyi yabancılardan alarak millileştirmiştir.
Sedat Ergin iki gün süren yazısında öyle rakamlar ortaya koydu ki, Erdoğan’ın tarihten, Türk milletinden ve Atatürk’ün ruhundan özür dilemesi gerekiyor. AKP’nin sitesinde 1950-2002 seneleri arasında 945 kilometre yol inşa edilirken, 2002-2012 yılları arasında 1086 kilometre demiryolu inşaatı yapıldığı anlatılıyor. Yani, 52 senede yapılanlardan daha fazla. Bu 52 senenin 10 senesinde, AKP’nin kendi geleneği diye göstermeye çalıştığı rahmetli Adnan Menderes iktidarda. 8 senesinde de yine sahiplendiği rahmetli Turgut Özal iktidarda. Bunu buraya not edelim.
Peki, neden AKP’nin sitesinde 1923-1950 döneminden hiç bahsedilmemiş. Sedat Ergin bunun nedenini TCDD’nin resmi sitesinde bulmuş. 1923-1950 arasında 3278 kilometre demiryolu inşa edilmiştir. Bunun 3208 kilometresi ise 1940’a yani 2. Dünya Savaşı’nın başlamasına kadar geçen sürede inşa edilmiştir. Neresinden bakarsanız bakın rakamlar, demiryolu inşası konusunda 1923-1938 arasının 2002-2012 arasından çok daha başarılı olduğunu göstermektedir.
Üstelik Mustafa Kemal Atatürk’ün bütün bunları, yanlış ve yıkılmış, Osmanlı devletinin borçlarını devralmış bir ülkede gerçekleştirdiği göz önünde tutulmalıdır. Sadece bunlar mı? Atatürk dönemi Türkiye’nin sanayinin temellerinin bütün imkansızlıklar içinde atıldığı dönemdir. Şimdi ortalarda olmayan eski AKP Maliye Bakanı’nın “babalar gibi sattığı” kuruluşların bir bölümü de Atatürk döneminde gerçekleştirilmiştir.
CHP Aydın Milletvekili Prof. Dr. Metin Lütfü Baydar’ın Maliye Bakanlığı’na sorduğu soruya verilen cevaptan çıkan AKP’nin “65 kamu hissesi, 36 tesis/işletme, 8 liman, 37 elektrik santrali, 1.998 taşınmaz, 4 gemi, 10 maden sahası, 10 araç muayene hizmetleri, Özelleştirme kapsamındaki kuruluşların envanterinde bulunan makine-teçhizat, demirbaş v.b. varlıklar, satış/işletme hakkı yoluyla özelleştirilmiştir. 10 kuruluştaki kamu payları, 6 sigara fabrikası, 2 liman, araç muayene hizmetlerinin yabancı sermayeli veya yabancı sermayeli ortaklığı olan şirketlere satış/devri yapıldığı” anlaşılmaktadır. Bu özelleştirme sonucunda 11.456.745.925 doları yabancılardan gelen toplam 35.249.991.022 dolar elde edilmiştir.
Atatürk ve arkadaşlarının satacak hiçbir şeyi yoktu. 1923 yılı bütçesi 94, 1930 bütçesi ise 223 milyon TL iken, Atatürk’ün yaptıklarını Erdoğan’ın çok daha geniş imkanlar ile yapması mümkün değildir ve yapamamıştır. Erdoğan’ın aldığı % 50 oy ile başı iyice dönmüş olabilir. Gelecek seçimlerde de % 50 değil, % 100 oy alsa dahi Atatürk ile bir yarışa girmesi, kendisi için hüzün verici olacaktır. Bazı yargıları tarih verir. Atatürk, bundan 1200 sene sonra bugün nasıl Bilge Kağan Türk milleti tarafından hatırlanıyor ve ismi çocuklarına veriliyor ise gelecekteki torunlarımızın torunlarının torunları da Atatürk’ü de öyle hatırlayacak ve ismini çocuklarına vereceklerdir. Özetle, Erdoğan için Atatürk ile savaşmak, boşuna bir çabadır. Mağlup olacağı kesindir.