Demek ki yalan değil!
En kısa sürede eğer bu iddialar üstelik en yetkili ağızlar tarafından yalanlanmaz ise, “Demek ki doğru imiş!” demek durumunda kalacağız.
Türk polisi ABD’lilere niye brifing versin? Arkadaşımız Arslan Bulut o yetkililerin CIA elemanı olduklarını sağlam bir mantık ve bilgi çizgisi içerisinde açıkladı! CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Eğer bu doğru ise, Türkiye bir müstemleke ülkesi olmuştur” diyor. Siz şimdi Kılıçdaroğlu’na “Haksızsın” diyebilir misiniz? Türk halkı ABD’den, ABD’nin uygulamalarından nefret ediyor, Türk halkının seçtiği yöneticiler Afganistan’dan Irak’a; Mısır, Libya, Suriye’den Irak’a kadar ABD ne isterse onu yapmakla kalmıyor, bir de kendi iç işleri hakkında “tekmil verir” hale geliyor?! İşgal altındaki Afganistan bile bu duruma düşmedi, en azından Taliban olarak halk direniyor ve ABD’yi, ülke içindeki ortaklarını geriletiyor. Varlığını ABD namlularına borçlu olan Irak hükümetinin bile ABD’ye itirazları oluyor.
Bu manzaralara bakınca Türkiye’deki durum gerçekten tahammül ötesi bir durum...
Hemen her söylenene en ağır kelimelerle itiraz eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a geçen günlerde Kılıçdaroğlu bizim “şaka” zannettiğimiz bir iddiada bulunarak Uludere’deki vahim olayın istihbarat bilgilerini İsrail’den mi aldınız diye hükümete sordu. Gerçekten “şaka” gibiydi. Öyle ya, sen tutmuş “One minute” resti çekmişsin. Aylarca “One minute” rantını yemek için her fırsatta gündem yapmışsın. İsrail tutmuş Mavi Marmara’da dokuz Türk vatandaşını katletmiş, sen yine meydan okumuşsun, “Özür dileyecek, tazminat vereceksin” demişsin. İsrail hiç oralı olmamış. Daha da ileri giderek Rum kesimi ile Akdeniz’de petrol ve doğal gaz sondajına başlamış. Sen yine meydan okumuş, Piri Reis araştırma gemisini Türk Deniz Kuvvetleri savaş gemileri eşliğinde sondaj yapılan bölgeye sevk etmiş, gerekirse ateş açarız efelenmesinde bulunmuşsun. İsrail ve Rum gülmüş geçmiş, “Onlar esip gürler amma hiç bir şey yapmaz, yapamaz” demişler, haklı çıkmışlar. Bu da yetmemiş, İsrail, PKK militanlarını Türk topraklarına gönderip Hatay’daki deniz üssünü bastırmış, Türk askerlerini şehit etmiş...
İşte böyle bir “Türkiye-İsrail ilişkileri” zemininde Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı tutmuş, “Sen Uludere’deki olayda istihbaratı İsrail’den aldın” iddiasında bulunmuş... Bu iddia üzerinden neredeyse bir ay geçti Erdoğan’dan, AKP kanadından “tık” yok... ABD’deki yazarın bir cümlesine bile İl Başkanları toplantısında verip veriştiren, CHP ağzını açsa, o ağızdan çıkan her sözü misliyle CHP’nin boğazına tıkan Erdoğan ve AKP yönetimi, “Uludere istihbaratını İsrail’den mi aldınız yoksa?” iddiasına üç maymunları oynadı, oynuyor... Gerçekten inanılır gibi değil... İşte tam da bu durumda ortaya yeni bir iddia atılıyor, Türk polisinin CIA elemanlarına brifing verdiği söyleniyor. Eğer bu iddia da Uludere hadisesindeki İsrail istihbaratı bilgisi gibi görmezlik ve duymazlıktan gelinirse, artık sözün bittiği, tuzun koktuğu an demektir...
Görüyorsunuz, İngiltere’de Enerji Bakanı hız sınırını aşma konusunda Türkiye gibi bir ülkede gayet “masum” sayılabilecek türden bir yalan söyledi, bakanlıktan oldu. Suçu, “Adaletin tecellisini engelleme” olarak nitelendi. Şimdi söyleyin Allah aşkına İsrail’den bu şartlarda istihbarat almak, Türk polisinin CIA yetkililerine bilgi vermesi ve o bilgiler doğrultusunda Silivri’de pek çok insanın aylarca, yıllarca yatıyor olması “Adaletin tecellisini engelleme” noktası itibariyle İngiltere’de yaşanan trafik suçunu kaç milyona katlar?
Böyle bir tabloda siz iktidarın, ABD’nin etkisinde kalmadan ve halkın gerçek isteği doğrultusunda ve kendi hür iradesiyle yeni bir anayasa yapabileceğine inanabilir misiniz?
Biz bu satırları gazeteye geçtiğimiz dakikaya kadar ortalıkta ses seda yoktu. İnşallah bir yetkili çıkar da, “Bu işin aslı yok!” der. Böyle bir yalanlama ne kadar inandırıcı olur, o ayrı bir konu ama, en azından zevahiri kurtarır.