Deliğe süpürülen Abdullah Gül oldu!..

“Kardeşim”  palavralarının sona erdiği resmi tarih oldu 27 Ağustos  2014..

Recep Erdoğan, AKP Genel Başkanlığı’nın 13’üncü yıl 13’üncü gününde eski  “kardeşi”  muhterem Abdullah Gül’ü gözünün yaşına bakmadan çöplüğe attı..
Erdoğan, AKP’nin atanmış Genel Başkanının seçildiği 1’inci olağan  kurultayında Cumhuriyet tarihinde ilk defa veda mesajı yayınlayan ve  “aslında her şeyi ben yaptım, Recep Erdoğan yapmadı” yı sadece yazı ile anlatmaya cesaret edebilen Abdullah Gül’e müthiş bir rövanş golü attı.
Abdullah Gül’ün ismini anmadı ama Erdoğan;
“Bu hareket mensupları ile şereflenmez. Mensuplarına şeref verir” ,  “makam kavgası”, “ben yoksam dava da yok diyenler en başta kaybetmiş olanlardır”,  “kibir içindekiler”,  “tarih davasına ihanet edenlerin, partisine ihanet edenlerin onursuzca yok olduğuna şahit olmuştur”,  “zillet”,  “davayı terk edecekler olacaktır”,  “çöplüğe gidecekler”, “aramızda unutulmaya namzet isimler de yok değil” derken salonda olan olmayan herkes kimi işaret ettiğini şıp diye anladı.
Çok kopuşlar gördük AKP’den ama 13 yıl 13 gün sonra iktidar partisinde ilk büyük çatırtının da resmen ilan edildiğine şahit olduk.
Recep Erdoğan, Abdullah Gül’ü kovmaktan beter etti. Zaten, kendisinin Hayrünnisa Gül’ün  “intifada” açıklamasından çok memnun olduğunu yakın çevresinden biliyorduk. Öyle ki, Erdoğan kurmaylarıyla yaptığı sohbetlerde  “Vallahi 28 Şubat’ta bile böyle acıkmamıştım”,  “28 Şubat’ta bile durakta bu kadar uzun saat otobüs beklememiştim”  vs. esprilerine kahkahalarla gülüyormuş. Son çıkışları ile AKP kulislerinde mizah konusu haline gelen Bay ve Bayan Abdullah Gül, siyasetin acımasız çarkları arasında hunharca(!) öğütüldüler.
AKP’nin dünkü kongresi, kendisi yoktu ama Abdullah Gül’ün jübilesiydi.
Eğer, benim gibi Gül çifti de televizyonlardan sözde veda konuşmasını  izledilerse herhalde onlara en çok dokunan da evlerinde büyüttükleri Ahmet Davutoğlu’nun, abisinin konuşmasını sırıtarak neşe içinde alkışlaması olmuştur.
Veda değil, şutlama konuşmasını dinler dinlemez Ankara Haber  Merkezi’mizdeki arkadaşlarımı  “Hayrünnisa Hanım, her an intifadaya başlayabilir” diye uyardım, uzun haber atlaması yapmamalarını ve gelişmeleri çok dikkatli takip etmelerini rica ettim.
CHP ve MHP muhalefetinden umutlar tamamen kesildiği için gözler Ankara’da artık Hayrünnisa Hanım’a çevrildi.
Şutlama kongresi ve konuşmasının diğer önemli bölümüne geçelim.
Recep Erdoğan, emanetçisi ile de fena halde kafa yaptı.. Yalandan da olsa  “Ahmet Davutoğlu emanetçi değil”  dedi ama  “AKP benim 5’inci çocuğum”  diye sözlerini sonlandırması neyin nesiydi?..
Konuşmasında sık sık  “beraber devam edeceğiz” vurgusu yaparken de açıkça Anayasa’nın  “Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir” hükmünün bundan sonra işlemeyeceğini gösterdi. Erdoğan, partili Cumhurbaşkanı olacağını üstüne basa basa anlattı.
Ahmet Davutoğlu’nun eline tutuşturulan kabine listesi ilan edildikten sonra da Recep Erdoğan’ın fiilen uygulamaya koyacağı ‘Başkanlık sistemi’ fotoğrafını göreceğiz. Fakat, bunun tam işler olabilmesi için Anayasa değişikliklerine ihtiyaç var. İlk hedefi 2015 genel seçimleri olarak gösterdi  “hareketin lideri” Erdoğan.
Doğrusu!.. Ahmet Davutoğlu’nun yeterli performans sergileyemeyip  projeyi kazaya uğratması ihtimalinde bile Recep Erdoğan’ın hedefe ulaşacağından eminim.
Nasıl mı?
Hareketin diğer lideri Devlet Bahçeli var ya!..
Şimdi, siz bana yine kızın, üstelik her zamanki gibi bağırıp çağırın da.. Allah izin verirse 2015 seçimlerinin ardından yine hep beraber, (bugün TBMM’de yemin töreninde göreceğiniz tabloda olduğu gibi) olup biteceklere şahitlik ederiz. Sonra da- açıktan itiraf edemezseniz de- bana yine “yahu peki bundan sonra ne yapalım. Ne olacak halimiz?”  diye e- postalar yağdırırsınız.
AKP Genel Müdürü Ahmet Davutoğlu’nun konuşmasına gelince. Benim gibi sizleri de şaşırtmadı herhalde.. Beklendiği gibi tam itaat ve de biat  hem de yağlama yıkama konuşmasıydı.
Yalnızca bir yere fena takıldım!..
Davutoğlu, kendilerini bugünlere getiren herkese “selaam olsuun” nidalarıyla teşekkür etti de iki ismi fena atladı;
Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli’yi.
Çok ayıp etti!..
Genel Müdür bir de  “Cumhurbaşkanımızın izlediği yoldan yürüyerek, ben de ceketimi çıkarabilir miyim?”  diye salondaki yığından izin istemedi mi!.. 
Gazetecilik hayatımda tividen izlediğim en ilginç AKP kongresiydi..
Davutoğlu’nu, Yıldırım Akbulut Beyefendi ile mukayese edenleri şimdiden uyarırım;
Haksızlığın daniskası olur!..
...
NOT: Hukukun guguk olduğu Türkiye’mizde Recep Tayyip Erdoğan bir siyasi parti kongresinde oy kullanan ilk cumhurbaşkanı unvanını da aldı...

Yazarın Diğer Yazıları