Dehşetin girdabında Türkiye!..
Depremler, yangınlar, terör olayları, kadın cinayetleri, çığ düşmesi, uçak kazaları, cinnet olayları ve de Corona dehşeti...
Ocaktan Kasım ayına kadar, Türkiye'de doğadan ya da insandan kaynaklanan felaketler bir türlü bitmedi...
Yukarıdaki vaka örnekleri 2020 ile eşleştirildiğinde, insanlığın son 50 yılda savaşlar dışında, bu kadar zulüm altında inlediği bir yıl olmamıştır herhalde...
Hele de konu Türkiye olunca; Corona dışında, nedense dünyanın birçok bölgesinde görünmeyen olaylar, geçmişte hiç olmadığı kadar Türkiye'nin yakasına yapışmışken, bir de 18 yıllık AKP iktidarının topluma dayattığı ekonomik baskılar ve bunlardan kaynaklanan sosyal felaketler var ki, son dönemde dövizdeki çılgın yükselişle birlikte milyonlarca insanın gırtlağı daha fazla sıkılmaya başlandı...
İşte tüm bu kötü olaylar da eklenince, Türkiye'de ortaya çıkan vahim manzaraya bakanlar, ilk dakikalarından itibaren, tüm günlerin bir kaos zinciri halinde geldiği 2020'nin bir an önce çekip gitmesi için adeta dua ediyorlar...
Sosyal medyada, "bir bitmedin, bir çekip gitmedin" şeklinde paylaşımlar yapılırken; 2020 ise başından itibaren lanetlenmiş bir tarih parçası olarak direnmeye devam ediyor...
Peki, bir bölümü dünya genelinde önemli sorunlar haline gelen vakalar, Türkiye'de son olarak depremle birlikte zirve yapmışken, insanlığı dehşetin girdabında tutan tek sıkıntı doğanın yaptıklarından mı kaynaklanıyor acaba?..
Söyler misiniz; örgütlerin, karanlık odakların, çetelerin, terör gruplarının, nifak unsurlarının ve fitne yuvalarının yıllardır huzur bozmak için dayattığı, bir türlü bitirilemeyen kangrenleşmiş sorunların toplumu her gün ağır biçimde vurmasına ne demeli?..
Teröre binlerce operasyon...
Son aylarda günde 70 ve 80 arasında insanın canını alan Corona'nın yol açtığı yıkımlar nasıl sıradanlaştıysa, terör olayları da her dönem açıklanan ağır bilançolara rağmen ne yazık ki sıradan görülmeye devam ediyor bu ülkede...
PKK ya da IŞİD'in meydanlardaki canlı bomba eylemleri, gözler önünde dehşet yarattığı için toplumun dikkatini çekerken, çoğu kamuoyuna yansımayan perde gerisindeki olayların bilançosu ise Türkiye üzerindeki karabasanın sürdüğünü kanıtlıyor...
Çünkü terör ve benzeri sorunlarla ilgili öylesine dehşet verici rakamlar açıklanıyor ki, insanların aklına aynı soru gelmeye devam ediyor;
"Nasıl bir dünyada, nasıl bir ülkede yaşıyoruz biz?.."
İçişleri Bakanlığı'nın "asayiş olayları"na dikkat çeken son açıklaması işte bu soruyu bir kez daha gündeme getirdi...
Birçok insan "Corona varken, Amerika seçimleri tartışılırken, enflasyon milleti yiyip bitirirken kim bakacak asayiş bilançosuna" diyebilir ama son açıklamalar gösteriyor ki, bu ülkeye hiç huzur gelmeyecek gibi...
Son 35 yıldır neredeyse her gün insanlığı vuran terörle mücadele bilançosu yine sarsıcı rakamlardan oluşuyor...
Baksanıza; iç güvenlik operasyonları kapsamında "sadece Ekim ayında", kırsal alanda tam 10 bin 230, şehirlerde ise 1539 operasyon yapılmış bu ülkede...
Dile kolay, operasyonlarda 92'si PKK/KCK, 24'ü IŞİD ve 4'ü de sol terör örgütlerinden olmak üzere, tam "120 terörist" etkisiz hale getirilmiş...
Terörün olduğu yer de işbirlikçi olmaz mı?.. İşte bu operasyonlarda, örgütlere yataklık yaptıkları iddiasıyla gözaltına alınan 2 bin 700 şüpheliden 422'si tutuklanmış...
Ve tabii ki; 79'u ağır ve uzun namlulu 136 silah, 50 mayın, 99 el bombası, 350 kilo patlayıcı, 17 bin 550 merminin ele geçirilmesi de topluma dayatılacak şiddetin boyutlarını anlatmaya yetiyor...
Uyuşturucu, kaçakçı, şiddet!..
Evet; devletin son yıllarda terörle mücadeledeki başarısı çok dikkat çekiyor...
Ancak açıklanan tablolar, bu ülkenin aynı zamanda ürkütücü, huzursuz ve yaşanılacak bir yer olmaktan çıktığını da gösteriyor... Çünkü ülkenin tek sorunu terör de değil...
"Sadece ekim ayında" gerçekleştirilen 18 bin 357 operasyonda, 24 bin 976 kişinin gözaltına alınması ve bunlardan 1561'nin tutuklanması, Türkiye'deki "uyuşturucu" çetelerinin nasıl aktif halde olduğunu bir kez daha gösteriyor...
Bir ay içinde 10 tona yakın esrar, 1.5 ton eroin, 500 kilo kadar kokain, 101 kilo afyon ile ectasy ve captagon gibi milyonlarca sentetik uyuşturucu hap ele geçirilmesi, gençleri kuşatan bir büyük tehlikeye daha dikkat çekiyor...
Ekim ayında sigara ve yakıt kaçakçıları da boş durmamış. Onlara yönelik 2 bin 334 operasyonda 3 bin 520 kişi gözaltına alınmış...
İşte, Suriye iç savaşıyla birlikte yoğunlaşan kaçak göç meselesi de Türkiye'nin önemli sorunlarından biri olmaya devam ediyor...
Memlekette milyonlarca yabancı kaçak dolaşırken, son bir ay içinde 1519'u denizlerde olmak üzere 10 bin 34 göçmen ve 485 insan kaçakçısı yakalanmış Türkiye'de...
İçişleri Bakanlığı'nın "bir aylık" asayiş raporunda kadın cinayetleri, siber suçlar ve trafik magandalarıyla ilgili de ürkütücü rakamlar var...
Yani bu ülkede, hangi alana bakarsanız bakın, memleketin içinde çırpındığı sosyo ekonomik çıkmazlar da her alanda suç ve suçlu üretmeye devam ediyor...
Ve Türkiye, asker ve polisin yoğun mücadelesine rağmen, teröristlerin, uyuşturucu mafyalarının, çetelerin, hırsızların, kaçakçıların ve göç tüccarlarının cirit attığı bir coğrafta olmaktan tamamen kurtarılamıyor...
O halde "sadece bir aylık" asayiş bilançosuna bakarak söyler misiniz; Her alanda kuşatılan Türkiye ne zaman rahat bir nefes alacak, ne zaman bir çok Avrupa kenti gibi "huzur"a kavuşacak?..