Değişim süreci
Yıl 1963, yer Anıtkabir; TBMM Başkanı Fuat Sirmen mozolenin tam karşısında hazır ol durumunda...
Arkasında Başbakan İsmet İnönü, iki adım solunda Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Tevfik Gerçeker, aynı hizada Cumhuriyet Senatosu Başkanı Suat Hayri Ürgüplü...
Bu muhteremlerin arkasında ise kabine üyeleriyle Anayasa Mahkemesi üyeleri; ihtiram halinde...
Burada çok önemli bir farka değinmek istiyorum, hepsinin sağ elinde fötr şapka..
İhtiram duruşundan sonra Fuat Sirmen Anıtkabir defterine duygularını yazıyor...
* * *
Yıl 2017, yer Anıtkabir; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, mozolenin tam karşısında ihtiram duruşunda...
Arkasında ise Atatürk ve cumhuriyet hakkındaki görüşleri bilinen TBMM Başkanı, iki adım arkasında Başbakan, onun da arkasında bakanlar ve parti yöneticileri...
Birinin bile elinde fötr şapka yok...
Bu iki fotoğraf da arşivlerde...
* * *
Cumhuriyet aynı cumhuriyet...
Ama kadrolar aynı değil...
İlkeler de öyle...
Cumhuriyetin ilkeleri ve Atatürk devrimleri gericiliğin gadrine uğradı...
Fötr şapka da onlardan biri; yerini Osmanlı dönemindeki sarık aldı!
* * *
1963 Türkiyesi'nde cumhuriyet, buram buram Atatürk kokuyordu...
Bu toplum, o kokuya hasret bırakıldı; şimdi etrafı küf kokusu sardı!
Tohum ıslah çalışması dört nala
Yerli ve milli olmayan hiçbir şeye yaklaşmayın, almayın da diyorlar...
Bizi ancak yerli ve milli olmak paklar görüşündeler...
Yanlış söylem değil ama içten gelmeyen yani yapay söylem...
* * *
Milliyetçiliğin yeni tarifi artık yalın bir ifadeyle yapılıyor...
Ancak kimse, yerli ve milli nasıl olunur açıklayabilmiş değil...
AKP'li olursanız yerli ve millisiniz, o zaman mesele yok; değilseniz ne olduğunuzu düşünün...
* * *
İktidar olmak için yıllar önce milli görüşü terk et, milliyetçiliği ayaklarının altına al, millet yerine ümmet de, ithalatı azdırıp yerli malı kullanma, sonra da "Eyy ahali, yerli ve milli ol" diye haykır...
İşte orada dur; çünkü senin, yerliyim ve milliyim demek ağzına yakışmıyor!
* * *
Patates tohumunun ıslahı için yapılan son çalışmalar bitme aşamasına gelmiş. Sekiz adet yerli tohuma sahip olmuşuz...
Bu tohumlardan birine verilen isim "Fatih", yani yerli ve milli bir isim..
Birkaç tohum daha yetiştirilseydi herhalde modaya uyarak onlara da başka padişahların adını verirlerdi; yerli ve milli olmak, görüyorsunuz patates tohumuna kadar indirgendi...
Tohum ıslahı çalışmaları sürerken hıyar tohumunu da ele alabilirler. Bana sorarsanız bu tohumun ıslah edilmesi bir şey değiştirmez; hıyarın yerli ve milli olanı da nihayetinde hıyardır, değiştirseniz de hıyardır, değiştirmeseniz de...
Sabih Kanadoğlu'na kulak verin
Hak, hukuk, adalet kavramlarında sıkıntı yaşanıyor; nedeni iktidarın yargıyı siyasallaştırma gayreti...
Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun tespitleri kulak ardı edilmemeli... Türk yargısının artık kimseye güven vermez hale geldiğini onun ağzından duymak da varmış.
Demek ki durum hiç de iç açıcı değil...
Bugüne kadar, Kanadoğlu gibi seçkin hukuk adamları da konuya defalarca parmak bastı ama iktidar bana mısın demedi...
Kafaları almıyor vesselam; toplumu büyüten, yücelten ve ileriye taşıyan kavramların yapıları bozulursa adalet yerleşmez. Adaletin olmadığı bir ülkenin de ömrü uzun olmaz.
Tehlikeli Arap
Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmet Ebu Gayt, Zeytin Dalı harekâtına karşı çıktı ve "Bir Arap ülkesine müdahale ettiğiniz bilincinde olmalısınız" demek cesaretini gösterdi...
Bizimkiler ne karşılık verdi bilemiyorum...
Ben olsaydım Ebu Gayt'a "Ya hacı, o Arap ülkesini yönetene, yanlış adımlar atarak ülkene müdahale edilmesine yol açma uyarısı yapsaydın ya" derdim...
Ebu Gayt da tehlikeli Araplar'dan biri; 1. Dünya Savaşı'nda İngilizlerle anlaşarak bizi arkamızdan vuran Mekke Şerifi Hüseyin'in ahfâdından da olabilir.