Değersiz TL halkı yoksullaştırdı?

Merkez Bankası, 2003 yılı ve TÜFE bazlı reel kur endeksine göre 20 Ekim''de TL yüzde 42 oranında daha düşük değerdedir. Denge kuru olması için doların 5,5 lira olması gerekiyordu. Bazıları piyasa kuru denge kuru olduğunu söylüyor. Doğru değil, çünkü Türkiye''de piyasa dardır, aksak rekabet var ve spekülasyon hâkimdir. Kaldı ki Türkiye''de kurları piyasa değil, hükümet faizlere ve Merkez Bankası''na müdahale ederek belirliyor.

TL''nin aşırı değer kaybı, ekonomik istikrarı daha çok bozdu. Ama en önemlisi dolaylı ve dolaysız olarak yoksulluğu artırdı .

1-İmalat sanayisinde ithal girdi oranı yüzde 40''tır. 2018 kur şoku ve arkasından kur artışları, üretim maliyetlerini artırdı. Yİ-ÜFE yüzde 45 oldu. Maliyet artışı perakendeye yansıdı ve TÜFE de yüzde 20 seviyesinde devam ediyor.

Hükümet emekli, memur ve işçi maaş ve ücretleri yıllık TÜFE''ye göre düzeltiyor. Gerçekte ise gıda fiyatlarının daha çok artması nedeni ile mutfak enflasyonu daha yüksektir. İşçi-memur ve sabit gelirlilerin maruz kaldıkları enflasyon daha yüksektir. Sonuçta her yıl bu kesimin satın alma gücü düştü ve yoksullaştılar.

2-İthal tüketim mallarının fiyatları, kur artışından daha fazla arttı. Çünkü satıcı kur daha da artarsa aynı malı yerine koyamam endişesi taşıyor. Panik içinde fiyatları daha çok artırıyor. Hükümet de ithalatı azaltmak için ithal mallar üstündeki vergileri artırdı. TL geliri olanlar artık araba gibi ithal malların yanına bile yanaşamıyorlar.

3-Pandemi nedeni ile dünyada iflaslar artıyor. Türkiye''de ayrıca döviz borcu olup, TL ile iş yapanların da bir kısmı zora girdi. Hükümet bankalara kredi yapılandırmasına gitmelerini istedi. Fiilen döviz borçlarında kredi yapılandırma talebinde de artış var. Şirket iflaslarında artış, işsizliği artırdı.

Yine kurlardaki belirsizlik yatırım eğilimini düşürdü. Yeni yatırımlar olmayınca yeni istihdam da yaratamıyoruz. Neticede işsizlik arttı.

İşsizlik demek doğrudan yoksulluk demektir.

4-Dolar olarak Fert Başına GSYH da gerildi. Fert başına gelir;

*2018 yılında 9639 dolar,

*2019 yılında 9127 dolar,

*2020 yılında 8599 dolar oldu.

Yoksulluğun arttığını hem yaşayarak görüyoruz. Hem de iç ve dış istatistiki veriler doğruluyor.

Dünya Bankası, satın alma gücü paritesi ile günlük tüketimi 5,5 doların altında olanları mutlak yoksul olarak tanımlıyor. Nisan 2021''de Dünya Bankası, Türkiye''de mutlak yoksulluk rakamlarını açıklamıştı;

*2018 yılında 6 milyon 639 bin,

*2019 yılında 8 milyon 420 bin,

*2020 yılında 10 milyon 171 bin.

Kur şokunun yaşandığı 2018 yılına göre, 2020 yılında yani üç yıl içinde Türkiye''de mutlak yoksul sayısı yüzde 53 oranında artmıştır.

DİSK-AR''a göre Ağustos 2021''de açlık sınırı 2,977 liraya ve yoksulluk sınırı da 10,299 liraya yükseldi. Türkiye''de 5,6 milyon kişi asgari ücretle çalışıyor ve asgari ücret de açlık sınırın altında 2,825 liradır.

Sonuç olarak kur sorunu pandemi ile birleşince maliyeti ağır oldu. Siyasi iktidarın çözüm üretmesi mümkün değil. Çünkü o kuru bilerek artırıyor.

Yazarın Diğer Yazıları