Davutoğlu'nun taarruz cephesi!..
Türkiye'nin geleceğini belirlemesi gereken üniversitelerden biri üzerinden başlayan sarsıcı tartışmaların ardından "Gelecek" adlı bir parti kuruldu...
Yani, AKP ilk doğumunu gerçekleştirdi!..
Ölü mü canlı mı olduğu henüz saptanamayan bu doğumun sancıları bile zirveyi sarsarken, tartışmalar da çok erken başladı...
Çünkü dinci yazarlardan Abdurrahman Dilipak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Halkbank'ı dolandırmak istiyorlar" şeklindeki suçlamalarına hedef olan ve Ahmet Davutoğlu'nun arkasında durduğu Şehir Üniversitesi ile ilgili değerlendirmede bulunurken, "yeni bir 17/25 vakasına dönüşebilir" uyarısında bulundu!..
Hani şu cemaat ile AKP arasında, devletin üst düzey yetkililerine rüşvet verildiğine ilişkin tartışmalarla başlayan büyük güç çatışması var ya, işte ona dikkat çekmiş Dilipak...
Bu dikkat çekici iddia, Davutoğlu'nun kurduğu partinin siyasi arenada hangi mevzide duracağı ve en çok kavgalı olduğu rakibine, hangi cepheden taarruz edeceğinin de ipuçlarını verdi!..
Çünkü devletin söz konusu üniversiteye tahsis ettiği 600 dönümlük bir arazinin Davutoğlu'nun kurucusu olduğu vakıf üzerinden mülkiyete dönüştürülmesi ve Halkbank kredisinin ödenmemesiyle başlayan tartışma sadece "dolandırı"cılık olayını gündeme getirmemiş, Davutoğlu ve Erdoğan arasında önümüzdeki süreçte başlayacak büyük siyasi kavganın fitilini de ateşlemişti!..
Erdoğan'ın dolandırıcılık iddiasını gündeme getirerek hedef tahtasına oturttuğu Davutoğlu'nun, "herkes mal varlığını açıklasın" şeklindeki karşı taarruzu işte hem yeni kavganın fitilindeki ateşin zirvelere çıkacağını, hem de kimin kimi, nelerle, hangi dosyalarla yıpratacağının da işaretlerini verdi!.. Peki neden?..
Anketler inandırıcı mı?..
Türkiye'de, özellikle 31 Mart ve 24 Haziran seçimlerinin ardından büyük değişim geçiren siyasal devinim, iktidarla muhalefet arasındaki uçurumu genel ve yerel iktidar paylaşımı açısından kapatırken, başka sorular da var gündemde;
Erdoğan'ın AKP'si gerçekten eriyor mu, Cumhur İttifakı güç kaybediyor mu, yeni partiler dengeleri değiştirecek mi?..
Yerel yönetimlerdeki başarısının ardından CHP iktidar yolunda daha da güçlenecek mi, Millet İttifakı'nın ortağı İYİ Parti oyunu yükseltecek mi?..
Bunlar ve benzer sorulara tartışmalı yanıtlar veren kimi anketler ortalıkta dolaşıyor ama siyasetin oy paylaşımında dengeleri şaşırtmayı hedefleyen yeni partilerin kurulmaya başlanması Türkiye'deki siyasi yapının durumu-konumu ve geleceği ile ilgili hesapları yeniden başlatmak zorunda kalacak...
Peki, o hesaplar hangi gerekçeler, hangi tartışmalar-iddialar üzerinden yapılacak ve taarruzların çıkış noktasıyla ana malzemesi ne olacak?..
Erdoğan ve AKP içinden çıkacak partiler arasındaki oy dağılımı ile ilgili tartışmalar belli ki kavganın gidişatını, kazananı ve kaybedenini de belirleyecek...
Bu konuda farklı, kuşkulu, tartışmalı anketler ortaya çıkıyor ama yeni partilerin tabandaki yansıması henüz belirlenmemişken, kamuoyu araştırmalarının çoğu dayanaklı öngörülerden uzak görünüyor...
Örneğin; adını ilk kez duyduğum "artı bir" adlı araştırma şirketinin medyaya geçen hafta yansıyan bir anketine göre, eski başbakan "Ahmet Davutoğlu'nun partisine en çok oy MHP'den gelecek." Sonuçlara göre, önceki seçimde MHP'ye oy vermiş vatandaşların yüzde 21,5'i Davutoğlu'nun yeni kuracağı partiye oy verirken, "AKP'den yüzde 12.3, CHP'den yüzde 11.5, İYİ Parti'den yüzde 8.6, HDP'den yüzde 8.1, Saadet Partisi'nden yüzde 3.9 oranında geçiş" gerçekleşecekmiş!!!
AKP'den istifa ederek yeni parti kurma çalışmalarında sona gelen eski bakan Ali Babacan'ın ise "en çok oy alacağı seçmen yüzde 19.7 oranla MHP tabanı olurken, İYİ Parti'den yüzde 14.4, CHP'den yüzde 13.9. Saadet Partisi'nden yüzde 10.8, HDP'den yüzde 10.2. AKP'den yüzde 7.3 oranında oy alacağı" görülüyormuş!!!
Bana hiç inandırıcı gelmeyen bu tuhaf sonuçların etkili ve gerekçeli dayanağı olamaz...
Davutoğlu ve Babacan'ın partilerine, içinden çıktıkları AKP'den ve kararsızlardan bir nebze olsun oy gideceği tahmin edilebilir ama daha düne kadar iktidar ortağı ve memleketin içine sürüklendiği çıkmazların sorumlularından olan bu ikiliye, yerel seçimlerde adeta devrim yapmış olan CHP'lilerin oy verebileceği iddiası tabansız bir yaklaşımdan öteye gitmiyor...
Etkisini arttıran İYİ Parti ve iktidara öfkeli HDP tabanından da yeni kurulacak partilere oy kayacağına yönelik bir haklı gerekçe ortalıkta görünmüyor...
Ancak iktidarla yeni yavruları arasındaki taban kaymasından öte, oyların hangi kavgayla paylaşılacağı tartışması daha önemli görünüyor...
Eski ortağın handikapı!..
Dinci gazeteci Dilipak'ın Şehir Üniversitesi tartışmaları üzerinden "17/25 Aralık" rüşvet ve yolsuzluk skandalına dikkat çekerek, "Bir banka ile bir vakıf arasındaki ihtilaf siyasi bir hesaplaşmaya dönmemeli" demesiyle Davutoğlu'nun Erdoğan'a yönelik "mal varlıkları araştırılsın" şeklindeki taarruzu yan yana getirildiğinde, siyaset yeni cephelere bölünürken tartışmaların ve kavgaların hangi gerginliklere dayanacağının işaretleri de net olarak görülüyor...
Sakın ola kimse yolsuzluklara dikkat çekerek, "Harun gibi gelip Karun gibi gitmeyeceğim" diyen Numan Kurtulmuş'un ve meydanlarda Erdoğan'dan hesap soracağını söyleyen Süleyman Soylu'nun AKP saflarında olduğunu anımsatarak, Erdoğan-Abdullah Gül Cephesi'nde yürütülen sulh görüşmeleri üzerinden bir karşı tez geliştirmeye çalışmasın...
Babacan ve Davutoğlu'nun, yolsuzluklarla da gündeme gelen AKP'de uzun süre görev yapmaları ve skandal olaylara uzun süre sessiz kalmaları yeni partilerin handikapı olarak ortada dursa da, büyük siyasal kavgalar açısından ortam bu kez çok farklı olaylara da gebe!..
Erdoğan'ın AKP'si sosyo ekonomik darboğazlar ve tabanda yükselen çığlıklar nedeniyle en çok yaralı olduğu dönemde çünkü... Yerel seçimlerden ağır darbe alarak çıkan AKP, büyükşehir belediyelerindeki yolsuzluk rezaletlerinin ayyuka çıkmaya başlaması ve sarsıcı yeni dosyaların yolda olmasıyla, toplumda en çok tepki çektiği erozyon dönemini yaşıyor...
Parti kurma hazırlığındayken, belli ki halkın AKP'ye yönelik tepkilerinin dayanakları ile ilgili veriler de elde eden Davutoğlu, toplumda en çok tepki çeken rüşvet- yolsuzluk-adam kayırma-ihale rezaletleri ve rantiyeleşme skandalları üzerinden AKP'ye yüklenecek...
O halde gelelim asıl meseleye;
AKP'yi besleyen muhafazakar taban yeni oy paylaşımlarıyla iyice bölünecekken, başbakanlık yaptığı partiyi yolsuzluklar üzerinden eleştirecek olması Davutoğlu'na çok puan kazandırmayacak... Çünkü muhalefetin zaten yaptığı böylesi bir taarruz eski iktidar ve icraat ortağı Davutoğlu üzerinden hiç inandırıcı gelmeyecek!..
Velhasıl, yeni partiler kendilerine sadece yeni taarruz cepheleri değil, toplumu inandıracak yeni gerekçeler bulmak zorunda da kalacaklar...