Davutoğlu Washington’da tekzip edildi
Televizyon’da Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu dinlerken, bu konuşmadan yarım gün önce meydana gelen bir oturumdaki konuşmalarla, Bakanın anlattıkları ne kadar farklı onu düşündüm. Biliyorsunuz Arap eğitimli ve Arap hayranı, iktidarın Dışişleri Bakanı CNNTürk televizyonunda Sedat Ergin ve Sami Kohen’in katıldığı bir programda soruları yanıtlamıştı.
Şimdi ayrıntılarını hatırlamıyorum ama Bakana, Türk Amerikan ilişkilerinde son günlerde yaşanan gerginlikler soruldu. Soruya cevap olarak Davutoğlu kamuoyundaki yaygın kanıya rağmen hiçbir Amerikalı yetkilinin kendilerine bu tür bir rahatsızlığı dile getirmediğini söylemek pişkinliğini gösterdi. Pes dedim, pes ki pes. Daha kimlerin söylemesi gerekirdi? Hillary Clinton dahil ABD Dışişlerinin müsteşar yardımcısı Gordon ve daha bir düzine Obama yönetimi yetkilisi bu rahatsızlığı düzgün aralarla vurguladı.
Hadi onu da bırakın, Davutoğlu TV’de konuşurken ABD Kongresi Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonunda “Türkiye’nin Yeni Dış Politika Yönü ve Türk Amerikan İlişkilerine Etkileri” konulu bir oturum devam ediyordu. Hani onlara Amerikalı yetkililer yön veya eksen değiştirdiklerini söylememişti ya. İşte konu Türk dış politikasının değişen yönü. Ve burada 20’den fazla Amerikalı komisyon üyesi milletvekili, AKP iktidarının dış politikasını yerden yere vurdu. Hele bunlardan biri kendisine ABD Dışişleri Bakanlığından bir yetkilinin, “Türkiye’nin yönü ve Amerika’yla stratejik ortaklığına bağlılığı konusunda soru işaretleri var. Benim de bu yönde kaygılarım var” dediğini söyledi.
Hani Tayyip Erdoğan’ın beni çok beğeniyorlar dediği Amerikalı milletvekilleri.
Bir fikriniz olsun diye vurgulanan başlıkları yazıyorum, tahmin edebileceğiniz gibi hep bildiğimiz ama Tayyip Bey takımının inkâr ettiği şeyler;
* Güvenlik Konseyinde neden Türkiye ABD ve Batılı müttefikleri ile birlikte hareket etmedi?
* Türkiye’nin İsrail, Filistin ve Orta Doğu politikaları kaygı verici.
* AKP İslami bir parti ve o yöne tam olarak kaydı.
* Türk-ABD ilişkileri pamuk ipliğine bağlı.
* Kıbrıs ve Ermeni soykırımı konuları da eksik kalmadı.
* Ergenekon soruşturmaları konusu kaygı kaynağı. Erdoğan bu olay nedeniyle Rus Başbakanı Putin’e benzetildi.
* Türkiye’de azınlıklar durumu ve Rum Ortodoks kilisesi.
Aklınıza, kardeşim bu konuşanlar Ermeni ve Rum lobisinin adamları gibi bir şüphe düşebilir. Doğru olmasına karşılık Türkiye yanlısı Amerikalı milletvekillerinin de kaygılı olduğunu söylesem ne yaparsınız?
İşte yukarıda bu saydığım konular üzerinde sazı ele alan konuştu. Bunlara ek olarak bir dizi de uzman, ilişkileri irdeledi. Aslında uzmanlar daha ihtiyatlıydı ama daha ustaca kaygı belirttiler. Bunlar arasında Ankara’daki eski Amerikan Büyükelçisi Wilson, Türk-Amerikan ilişkilerinin inişli çıkışlı bir dönemden geçtiğini ancak gelecekten umutsuz olmadığını vurguladı. Buna karşılık Neoconcuların kalesi Amerikan Enterprise Enstitüsü uzmanı Rubin, AKP’nin iki ülke ilişkilerine verdiği zararın, bu partinin iktidardan inmesinden sonra da düzeltilmesinin zor olduğunu belirtti. Rubin ayrıca ABD’nin İncirlik’e alternatif üs bulması gerektiğini ve Türkiye’ye verilmesi planlanan F35 savaş uçağı satışının yeniden gözden geçirilmesini önerdi.
Amerikan Alman Marshal Fonundan Lesser da AKP’nin dış politika değişiminin Türk-ABD ilişkilerine de yansımasının kaçınılmaz olduğunu söyledi. Lesser ayrıca şu andaki ABD politikalarında değişiklik yapılmamasını da tavsiye etti.
Washington Enstitüsü uzmanı Soner Çağatay ise Türkiye’nin dış politika konularındaki vizyonunun başarısız ve arabuluculuk çabalarında da güvenirliliğini yitirdiğini ifade etti. AKP’nin kamuoyu yoklamalarında destek yitirdiğini öğrenince dış politika üzerinden oynayarak tabanıyla ilişki kurmaya çalıştığını iddia etti.
İşte iniş eğilimi gösteren Ampul iktidarının Washington’dan görünüşü bu. Ama bu manzarayı yandaş ve safdaş basın yazmaz, yazamaz. Bizden size bir iyilik, meraklısına...