Davutoğlu dağıtıyor!
Evet, Davutoğlu dağıtıyor!
Neyi mi?
Dikkatleri tabii...
Geçen Cumartesi ve Pazar günleri, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nda bir tedirginliktir, bir telaştır vardı ki, sormayın gitsin...
Önce topyekûn Irak’a çullandı...
“Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ve Irak tarafının PKK’nın tasfiyesine yönelik gerekli tedbirleri almaması halinde gerekeni Türkiye’nin yapacağını” söyleyerek, önce topyekûn Irak’a çullandı..
Ardından milliyetçi damardan bir giriş yaptı..
“1911 ile 1923 yılları arasında nereleri kaybetmişsek, hangi topraklardan çekilmişsek 2011-2023 yılları arasında o topraklarda tekrar kardeşlerimizle buluşacağız” deyiverdi...
Sizce nedendi Davutoğlu’nun Cumartesi ve Pazar günkü bu efelenmeleri...
Evet, tahmin ettiğiniz gibi, Pazartesi’ye hazırlıktı... Çünkü Pazartesi günü Fransız Senatosu’nda inkâr yasası görüşülecek ve yüksek bir ihtimalle de bu yasa kabul edilecek. Artık “Ermeni soykırımı olmamıştır” diyenleri Fransa hapse atacak, 45 bin Euro da para cezası ile cezalandıracak. İnşallah böyle olmaz amma, olacak gibi... Yasanın kabul edileceği şuradan belli ki, ilk günlerde Cumhurbaşkanı Gül’ün telefonlarına bile çıkmayan Sarkozy dört gün önce Erdoğan’a bir mektup yazarak yaptığı küstah yasayı savundu ve üstüne üstlük, gereksiz tepki gösterirseniz zararlı siz çıkarsınız diyerek Türkiye’yi tehdit etti..
İşte Davutoğlu Fransa’nın kabul edeceği yasanın şokunu dağıtmak için Pazartesi hazırlıkları yapıyor.. Ama vatandaş bunu yiyor mu, yemiyor. Bakınız “1911-1919’da kaybettiğimiz topraklarla 2023’te buluşacağız” diye gürleyen Sayın Dışişleri Bakanına Haber7.com internet sitesine yorum yazan Yaşar Gürken isimli okuyucu, “Hazır eldekiler de gitmesin de anayasa manayasa ayağına” derken, “Yıldırım” rumuzuyla yorum yapan okuyucu, “Nasılsa devletin uçağı arabası var. Gittiğiniz her yer için harcırah alıyorsunuz. Zamanında bizi arkadan vuran kardeşlerimizle gider görüşür üstüne de para alırsınız. Güzelce bir tatil yaparsınız. Biz parasını öderiz. Alıştık artık Cuma namazına bile giderken makam arabasıyla ve arkada bir ton arabayla gidenlerin gidiş geliş paralarını ödemeye.” deyivermiş.
O ana kadar bize en çarpıcı gelen yorum ise, “Her şey zenginlikle başlar. Almanya’nın Avrupa’yı satın aldığı gibi. Ekonomik güç söz sahibi yapar” diyen “z ziyaretçi” rumuzu ile yapılan yorum oldu...
İşin özü “z ziyaretçi”nin söylediği...
Paran varsa düdüğü çalarsın...
Nen var nen yoksa satmışsın, bakkalları kapatmış AVM yapmış, yabancı mallarla doldurmuşsun. Madenlerin, toprakların daha dün ellerinden o toprakları alan rakiplerinin eline geçmiş, sen şimdi onlarla hangi imkânlarını kullanarak mücadele edeceksin...
Türkiye için şu günler kredi kartı ile “cırt” yapıp gününü gün eden kart sahiplerinin mutlu günlerine benziyor. Bu böyle gitmeyecek, bir gün ekstra gelecek, “borcunu öde” denilecek...
Zaten Fransa’nın da Türkiye’yi gözüne kestirmesi kesesinin boş olmasından dolayı değil mi? Sen Fransa karşısında bir Almanya olsaydın, olabilseydin Sarkozy bu cürete sahip olabilir miydi? Olamazdı, aksine sen, Almanya karşısında Yunanistan ne ise Fransa karşısında biraz ona benziyorsun, o da bunu biliyor, bildiği için de hem hakaret eden bir karara imza atıyor, hem bu kararı hazmet diye, tehdit mektupları yazıyor, yazabiliyor...
Türkiye olarak Fransa’ya birkaç yüz milyon dolarlık ihracat yapar, Fransa senden dört milyar dolarlık ithalat yaparsa, “Sesini kıs, sesini kısmazsan, ticaretini kısar, boğazını sıkarım. Zaten satacak birkaç ürünün, bir iki de pazarın kaldı” der, sen de böyle Cumartesi ve Pazar gününden Pazartesi’nin telaşını çeker, paniğini yaşarsın..
Ne diyelim...
Türk milleti bu günleri de atlatacaktır inşallah...