Davos'taki Senaryo
Takke düştü kel göründü. “Yüksek profilli bir uluslararası diplomatik başarıya ihtiyaç duyan” Erdoğan’ın, partisinin gerileme sürecini durdurabilmek için planlanan propagandası ters tepecek. Böylesi kurgular, 20-25 yıl önce tezgahlanmış olsa ortaya çıkması 10-15 yılı bulurdu. Ancak iletişim çağındaki müthiş ilerleme sayesinde olayların öğrenilmesi artık birkaç gün bile sürmüyor.
Davos’ta sahneye konan senaryoyu enine boyuna düşünürken aklıma sihirbazların gösterisi geliyor. Adına illüzyon denilen el çabukluğu marifetleri, günümüzde televizyon ekranlarının başına milyonları topluyor. Çığlık çığlığa izlenen illüzyonların perde arkası da gösteriliyor artık. Kapalı kutunun içine saplanan kılıçlardan kan sızmasını bekleyen seyirci, asistan kızın tebessümlerine artık hayret etmiyor. Saplanan kılıçların hangi yöntemle nereye gittiğini biliyor çünkü.
İsrail’in en önemli gazetelerinde yazan Hert Keinon, Başbakan Olmert’in sözlerini aktardığı yazısından sonra Davos’taki senaryonun üzerindeki bulutlar dağılmaya başladı. Hemen ardından Can Dündar’ın yazdığı tercüme olayı Cüneyt Zapsu’nun Davos’ta ortaya çıkması, televizyonun istenildiğinde ne denli tehlikeli bir propaganda silahı olabileceğini kanıtlamış oldu.
Yeniçağ Gazetesi ile beraber, “Milli direnişin kalesi” olan Avrasya TV’de Arslan Bulut ile birlikte hazırlayıp sunduğumuz Gereği Düşünüldü programında söz konusu senaryonun orijinal metinlerini sergileyip, yönetmen, başrol oyuncuları ve figüranlarını tek tek açıklayarak Davos’taki danışıklı dövüşün çamaşırlarını ortaya serdik.
Bu arada orijinal görüntüleri dikkatlice izleyenler Başbakan’ın “Davos’a bir daha gelemeyebilirim” diye tercüme edilen sözlerinden sonra, danışmanlarından birinin Emine Erdoğan’ın kulağına eğilerek ağlayıp, üzüldüğünü göstermesi yönünde telkinde bulunduğunu da iddia ediyorlar. Nereden bakarsanız senaryo... Ama en iddialı televizyon dizilerinin birkaç bölüm sonra reklam bulamadığı, yeterli seyirci çekemediği gerekçesiyle iptal edildiğini biliyorsunuz. Hele hele büyük reklam tanıtım kampanyalarıyla 10 milyon kişinin hayranlıkla seyredeceği tahmin edilen Can Dündar’ın Mustafa filminin foyası nasıl ortaya çıktıysa, Davos senaryosunun perde arkası da aralandı. Filmden milyon dolarlar bekleyen Dündar, şimdi kitap ve DVD’sini gazete promosyonu olarak dağıtıyor. Dolayısıyla Tayyip Erdoğan’ın Davos senaryosu, partisinin radikal tabanı tarafından alkışlansa da Saadet Partisi’nin yükselişini engelleyemeyecek. Saadet’in elinden Filistin kozunu almaya yönelik gayretler, takkenin düşüp kelin görünmesiyle boşa çıkmış olacak.
Gelelim Sayın Erdoğan’ın Kasımpaşalı tavırlarına... “Diplomatik olmasam başka şey yapmam lazımdı” diyerek panel yöneticisine aslında elinin tersiyle bir tokat vuracağı imasını yapıyor. Dünkü gazetemizde Sayın Arslan Bulut yazdı. Ben yine de tekrar etmek istiyorum. Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na buna benzer bir toplantı ya da protokolde, el kol hareketi yapılmış mıdır? Buna cesaret edilebilmiş midir?
Davos’taki senaryodan, Libya çöllerindeki skandalı da hatırlatmak istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti başbakanlarından Prof. Dr. Necmettin Erbakan ve dönemin en etkin bakanı ve bugünün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Libya lideri Kaddafi’nin çadırında yuttuğu sözler unutulmuşa benziyor. CHP Lideri Baykal ile MHP’li Bahçeli, “Çuvalda niye tepki göstermediniz” diye soruyorlar. Belli ki muhalefetin 2 D.B’si de Bedevi hakaretini hatırlamıyor.
Oysa Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Dışişleri Bakanlığı tecrübesiyle “Sayın Başbakan Davos’ta gereğini yapmıştır” diyor. Bedevi çadırında Kaddafi’nin sözlerine niçin cevap vermediğini ise aradan geçen bunca yılda söyleyemedi. Bir de bunu soralım mı?