Darbeleri Araştırma Komisyonu, Öcalan’ı kurtarmak için mi kuruldu?
Başlığa bakıp da, “ne alaka?” diyeceksiniz. Etmeyin, eylemeyin!.. Çok hem de çook alakası var.
Baştan beri yürüttüğüm tahminlerin beni yine haklı çıkaracağını sanıyordum. TBMM’de kurulan yeni anayasa için Uzlaşma Komisyonu ile birlikte sizin “Darbeleri Araştırma” olarak bildiğiniz komisyon çalışmalarından da hiçbir şey çıkmayacağından adım gibi emindim.
TBMM ve siyaset geleneğimizdendir. Bir işten sonuç çıkmamasını istiyorsanız; onu hemen komisyon ve de alt komisyonlarına havale edersiniz. Darbeleri Araştırma Komisyonu da aynen öyle yaptı. Önce bilmem kaç alt komisyona bölündüler. Her komisyon ayrı ana komisyon gibi çalışmaya başladı. Devamlı laf üretildi. Darbe aktör ve figüranlarından bilgi ve belge alacaklarını sandılar. Bol bol nasihat ve hikayeler dinlediler.
Yani?..
Bugüne kadar havanda su dövdüler.
Ama biraz da olsa yanıldığımı açık yüreklilikle itiraf etmek istiyorum.
“Bu komisyondan bir şey çıkmaz” dediğim Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun meğerse çok ulvi(!) ve de büyük(!) bir görevi varmış. Bunu daha iyi anlamak için önce Komisyon Başkanı AKP’li Nimet Baş’ın son günlerde tekrarladıklarına dikkatle bakılmalı.
Darbeleri Araştırma Komisyonu Başkanı Nimet Baş, hiçbir eyleme karışmadığı halde 28 Şubat sürecinde müebbet hapis cezasına çarptırılan Salih Mirzabeyoğlu’nun yeniden yargılanması gerektiğini söylüyor. 28 Şubat döneminin sembol ismi İBDA-C Lideri Salih Mirzabeyoğlu’yla ilgili Adalet Bakanlığı’na başvuruda bulunacaklarını açıklayan Baş, 12 Eylül ve 28 Şubat dönemlerinde “haksız” şekilde cezalar verilmiş hükümlülerin yeniden yargılanmasını sağlamanın yollarını aradıklarını belirtiyor.
“Tek tek isimlerden gitmeyelim. Adalet Bakanlığı’na yazı gönderiyoruz. Bir şekilde terörden suçlanan ve cezasını infaz kurumunda çekenlerle ilgili bir çalışma başlattık. Bu davalar kesin hüküm teşkil ettiği için, Ceza Usûl Kanunu’nun değişmesi lazım. Sadece bunlar değil, hâlâ 12 Eylül’den içeride yatan insanlar da var. Biz bu yargılamaları yeniden ele almak zorundayız” diyen Baş, bu isimler için bir defaya mahsus olmak üzere yeniden yargılama yolunun açılabileceğini ifade ediyor.
Alıntı yaptığım satırlar AKP’li Nimet Baş’ın katıldığı televizyon programlarından ve gazetelere verdiği demeçlerden.
İBDA-C lideri Salih Mirzabeyoğlu “ağırlaştırılmış müebbet” cezasını çekiyor .Terörist Abdullah Öcalan’a da verilen ceza hukuk dilinde aynı.Yani, “ağırlaştırılmış müebbet” . Burada bir noktanın altını dikkatle çizmek istiyorum.Cezası “ağırlaştırılmış müebbet” de olsa Mirzabeyoğlu ile Öcalan’ı aynı kefeye koymam ve de koyamam. Salih Mirzabeyoğlu elini kana bulamış bir cani değil. Kendince yürüttüğü bir mücadeleden dolayı o günün şartlarında bu cezaya çarptırılmış. Yakın çevresinin, Mirzabeyoğlu’nun hapisten kurtulması için yıllardır Ankara’da yürüttüğü çalışmaları bilenlerdenim. Hatta yaklaşık 2 yıl kadar önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de ziyaret edilmişti. Mirzabeyoğlu’nun yakınlarından dinlediklerime göre; Abdullah Gül de, “Ben de, Salih Mirzabeyoğlu’nun hapisten çıkmasını istiyorum” demişti. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç “Büyük Doğu Akıncılar” hareketinde Salih Mirzabeyoğlu ile yakın arkadaş ve dostlardı. Bu ilişkiyi de daha önceleri pek saklamazlardı.
Neyse!.. Gelelim meselenin
aslına.
AKP’li Nimet Baş’ın bu çıkışları bence pek hayra alamet değil. AKP iktidarı Salih Mirzabeyoğlu üstünden yeni bir denemeye kalkıştı.
Mirzabeyoğlu’nun durumu Öcalan’a emsal olur mu?
“Bu da hukukçuların ve de yargının işi” diyeceğim ama..
“Ama” sı var işte!..
Terörist Abdullah Öcalan’ı “sayın” laştıran ev hapsini ve de PKK’lılara genel affı gündemine alan zihniyetten daha ilerisini beklememek safdillikten başka bir şey olmaz.
Bu çıkışın gerisindeki zihniyet Öcalan’ın yeniden yargılama ve serbest bırakılması sürecidir.
Bize Darbe Komisyonu’ndan
babayı dinlettiler. Meğerse tezgah başkaymış!..
Size, önceki günkü yazımda; “Her yapılan açıklamayı dedem sanmayın” demiştim.
Biz de her kurulan komisyonun dedem olmadığını böylece öğrenmiş olduk.