Darbe dediğin işte budur!
AKP’nin, Anayasa Mahkemesi’nin yapısını değiştirmesine gerek kalmadı. Mahkeme son kararıyla, hukukun üstünlüğü ilkesine son verilmesine, bütün güçlerin tek elde toplanmasına fırsat vermiş oldu
Dünyaca ünlü siyaset bilimcisi Profesör Andrew Arato, Anayasa Mahkemesi’nin bu son kararı üzerine şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Anayasa Mahkemesi bu kararla kendi kendini yok etti. Türkiye bu kararla çok şey kaybetti. Gelecekte bunun telafisi çok güç olacaktır.”
Hayal bile edemezlerdi
AKP’nin, Anayasa Mahkemesi’nin bugünkü yapısını değiştirmesine gerek kalmamıştır. Çünkü bugünkü Anayasa Mahkemesi, AKP iktidarına hayal bile edemeyeceği yetkiler tanımış ve adeta kendisini de inkar ederek, son bir hamleyle hukukun üstünlüğü ilkesine son verilmesine, bütün güçlerin tek elde toplanmasına ve Tayyip Erdoğan’ın “artık güç bende. İster asarım, ister keserim” demesine, yasamayı zaten kontrolüne almış olan Erdoğan’ın yargıyı da ele geçirmesine fırsat vermiş, 14 Mart 2006 tarihli Washington Times gazetesinin dediği gibi İslamofaşist diktatörlüğün önünü sonuna kadar açmıştır. Eğer bu 26 maddelik anasaya değişiklik paketi 12 Eylül’de yapılacak halkoylamasından da geçerse Türkiye Cumhuriyeti Devleti ortadan kaldırılacaktır.
Sevr’i hayata geçirecekler
Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturmakta olan Abdullah Gül, bir İngiliz gazetesi The Guardian’a 27 Kasım 1995 tarihinde verdiği demeçte, “Türkiye’de laik sistem başarısız olmuş ve Cumhuriyetin sonu gelmiştir” demişti. Bugün AKP, dış güçlerin de desteğiyle Sevr’i hayata geçirmeye ve Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. AKP’nin gerçek niyetini Gül bundan 13 yıl önce açıklamıştı.
(...)
Türkiye bugün batıya, “Tamam. Ben Türkiye’nin bölünmesine ve Güneydoğu’nun Türkiye’den ayrılmasına razıyım ve oradan çekiliyorum” dese bile başta Amerika olmak üzere emperyalist güçler, “Hayır, öyle kansız ve kuzu kuzu bölünmeyeceksiniz, vuruşacaksınız, kan akacak. Doğulusuyla batılısıyla aranıza kan girecek ki bir daha bir araya gelemeyesiniz” diyeceklerdir. Bu da, Kürt kökenli yurttaşlarımıza da Türk kökenli yurttaşlarımıza da felaket getirecektir.
Hitler’i hatırlatan söz
Arslan Bulut’un “Millet, 12 Eylül’de ya var olmaya devam edecek, ya da kendi oylarıyla yok edilmesini onaylayacaktır” şeklindeki cümlesi, Alman düşünür William Caar’ın “Hitler” adlı kitabındaki, “Almanya’nın felaketi tek başına Hitler değildir. Alman felaketinin sorumlusu, bir Hitler yaratan ve kendi kaderini onun ellerine kendi isteğiyle teslim eden Alman halkıdır” sözünü anımsattı bana.
Anayasa Mahkemesi, AKP’nin tek başına hazırladığı 26 maddelik Anayasa Değişiklik Paketi’ni geçersiz saymak zorundaydı. Şimdi bunun gerekçelerini üç bölümde vereceğim.
1- Anayasa Mahkemesi’nin, “Anayasa Mahkemesi’nin 30 Temmuz 2008 tarihinde açıkladığı karara göre laik rejime karşı eylemlerin merkezi haline geldiği tespit edilmiş bir örgüt anayasa maddesi değiştiremez” diyerek bu paketi toptan geçersiz sayması gerekmez miydi.
2- 26 maddelik bu AKP paketini, Anayasa’nın 2. maddesinde değiştirilmesinin teklif dahi edilmesinin yasaklandığı hükmüne aykırı bir teklifle Meclis’e getirilmiş olması nedeniyle bu paketi toptan geçersiz sayması gerekmez miydi?
3- Anayasa Mahkemesi, AKP değişiklik paketinin, bir toplumsal uzlaşı ürünü olmadığını, AKP’nin Meclis çoğunluğunun da halkımızın yarısından fazlasını temsil etmediğini dikkate alarak bu paketi iptal etmek zorunda değil miydi?.
Dinamik etkili ‘Hayır’
YARSAV Başkanı Tarhan, hukuka yapılan bu son müdahaleyi ve bir iki küçük müdahaleyi değerlendirirken, hukukun önüne konulan kocaman mayanın Anayasa Mahkemesi tarafından görmezden gelindiğini, etrafındaki ufak tefek taşların temizlendiğini söylemiştir. Gerçeğin ifadesi işte budur. 12 Eylül referandumunda ulusça o kayayı AKP için dinamit etkisi yapacak “Hayır” oylarımızla parçalamak zorundayız.
* Sefer Çetinkaya
+++
Bir sonraki adımları toplama kampları mı olacak!
Anarşiyi savunmakla demokrat olduğunu sanan, dağdakinin türevini meclise almak bir ülkenin demokrasiyle(!) yönetildiğini göstermez.
Yıllarca “faşizme karşı omuz omuza” naralarından beslenenlerin “faşizmle omuz omuza” etnik harita istekleri Nazizm teorilerinin temel öğelerinden birisidir. Bunun bir sonraki basamağı toplama kampı haritalarıdır.
Kabul etmezseniz, üstüne bunları dillendirirseniz küfür ederler en çikletinden.
Bunlar en hakikatlisinden demokratlardır. Üniversitelerin öğrenci konsey başkanlarına kadar bunların il başkanlıkları belirler. O konseylerde üniversitelerde dergilerini almayan gazetelerine yan bakan “faşist öğrencileri” dövmek için demokratik biçimde oylama yaparlar. Cezalandırılsın diyenler... Sıkıysa elini kaldırma...
Demokrat bu adamlar oğlum. Öyle ki mecliste de dağda da adamları var...
Yumruk atar özür diler küfür eder özür diler. Ne de olsa özür de bir erdemdir. Erdem, demokratlığın alt başlıklarından...
Ama küfür bunların zikri, pusu eylemidir.
Demokratlık o kadar kutsaldır ki, bu zümre de aydın olabilmenin koşullarından birisi görsel yayınlara çıktığında malum örgütü anarken pekeke diyeceksin. Soran olursa Türkçe de böyledir. Peki, se-te-ka Türkçenin neresinde?
Bu sorunun cevabı bizim demokrat Ece’de saklı. Ama bizim demokratikleşme yolunda daha cesur, bölünmeyi tartışacak demokratlara ihtiyacımız yok mu? Hem ne diyorlardı kendileri: “Sorgulamayacaksınız, ikna olacaksınız, biat edeceksiniz, inanacaksınız...”
Sorgulatan, uyandıran ama az satan bu gazeteye saldırmalarına şaşırıp paragraflardan taşan cümleler kurmaya gerek yok: Biz şuurlu demokrasiye taraftarız !
* Alper Göktürk Şafak
+++
Ne için ‘Evet’ diyeceğim(!)
Ülke iç savaşın eşiğine gelmiş birileri hala açılımlardan bahsediyor bunun için mi evet diyeceğim?
Açılım dedikleri safsatadan, AB, ABD, Barzani, Talabani, numuneleri yeryüzünden kalkmış özgürlük budalası aydın geçinen eski komünistler ve hatta PKK, ve meclisteki uzantıları memnun olduğu için mi evet diyeceğim?
Açılımın verdiği moral ve motivasyonla Doğu ve Güneydoğu’da ’özerklik isteriz’ naraları atan, T.C Hükümetine kafa tutan, PKK’nın belediye başkanları yarın da ’bağımsızlık isteriz’ desinler diye mi evet diyeceğim?
Kore’de, Afganistan’da, Bosna’da barış için savaşan Türk askeri dururken, Nato’yu Kandil’e davet eden, ’bu meseleyi biz çözemezsek birileri gelir bizim yerimize çözer’ aczine düşen zihniyete mi evet diyeceğim?
Arap Milliyetçiliği yapılırken gıkı çıkmayan ama Türk Milliyetçiliğini çağ dışı, faşist, ırkçı ve ilkellik olarak gören sakat düşünceye mi evet diyeceğim?
Din üzerinden siyaset yapıp bu kutsal değerden nemalanmayı kendi hakkı gibi gören ama şehide ağlamayı, Türk insanının milli duruşunu kan ile beslenme gibi gören zihniyete mi evet diyeceğim?
Yargının ele geçirilmesi, HSYK’nın baskı altına alınması Hukuk Devletinin yıkılması için mi evet diyeceğim?
Aldığım maaşla kilo kilo et aldığım, kredi kartını düzenli olarak ödediğim, cennet yurdumun her yıl bir başka
köşesinde tatil yaptığım için mi evet
diyeceğim.
Yaratılmak istenen korku toplumunun bir parçası olmak için mi evet
diyeceğim?
Bir 10 Kasım günü meydan okumayla başlatılan açılıma bir TÜRK insanı olarak ben de 12 Eylülde HAYIR diyerek meydan okuyacağım.
* İsmail Uluğ / Kayseri
+++
İşte sandık işte pusula
* Bir EVET, Habur sınırından yurdumuza sokulan, 30 kişilik PKK’lı gurupların yerine, pişman olmadığı halde aramıza salınıverecek yüzlerce, binlerce PKK’lıya
kapılar sonuna kadar açabilir!!!
* Bir EVET, İktidarın neredeyse her söyleminde itina ile altını çizmeye çalıştığı 26 etnik köken sayısını , bundan sonra 126 etnik köken sayısına çıkarmasına ve
her platformda rahatlıkla dile
getirmesine yol açabilir !!!
* Bir EVET, çoluk çocuğa alınan gemicikleri yüzdürmek için yurdumuzun 3 tarafını çevrileyen denizlerimizin birisinin bu gemilerin rahat yüzdürülmesi ve gariban yavrucaklar için özelleştirilmesini sağlayabilir !!!
n Bir EVET, Yahudi Üstün Cesaret Madalyalı alan Sayın Erdoğan’ın cesaretini arttırarak!, Hristiyan Üstün Cesaret
Madalyası alması için aday
olmasına zemin hazırlayabilir!!!
n Bir EVET, Sayın Erdoğan’ın, Şehit Mehmetçik için KELLE ! demesi sonucu 3 kuruşluk tazminata mahkum olmasını doğru kabul ettirerek, şehit Mehmetçiğimize KELLE oğlu KELLE! dedirtebilir!!!
n Bir EVET, İsrail gibi dünün devletçiğinin önünde Türkiye’yi bu hallere sokan mevcut iktidarı tekrar canlandırarak, Kuzey Iraktaki aşiretler karşısında yarın koskoca Türkiye’ye diz çöktürebilir!!!
SİZ EMEKLİLER; bir EVET’inizle, aldığınız maaşı yeterli bularak fazlasını istemiyoruz demeye de EVET demiş
olmuyor musunuz?!...
SİZ MEMURLAR; bir EVET oyunuzun, mevcut iktidarın yandaşlarının atamaları, tayin ve terfileri yapılırken sizlerin bu gidişten memnun olduğunuz olarak algılanacağını ve bizler olduğumuz yerde
saymaya devam edelim demek olduğunu bilmiyor musunuz?!...
SİZ İŞÇİLER; bir EVET’inizle evde yeteri kadar liseyi ve üniversiteyi bitirmiş işsiz varken sizinde mevcut işinizi kaybetmeye EVET demek olduğunu
düşünemiyor musunuz?!...
Bu kadar ŞER işler için EVET
diyemeyeceğime göre...
HAYIRDA, HAYIR vardır diyorum...
Ve HAYIR DİYORUM...
Ve referandum için ülkemize,
HAYIR DİLİYORUM...
* İmdat Aslan / Bolu
+++
Tanrı Güney Afrika’yı korusun
“Hasan Cemal keşke Afrika’da kalsaydı” gibi anladım yazdıklarınızı!
Aman ha! Dilemeyin bile!
Türkiye’ye yaptıklarını buraya da mı yapsın istiyorsunuz?
Bu ülkenin 11 değişik resmi dili ve daha fazlası milletten kalabalık halkı var. Hintli, Çinli, Portekizli, Yunanlı gibi.
Düşünün, Hasan Cemal gibi bir veya bir kaç tane olsaydı bu ülke ne duruma gelirdi?
Allah korusun!
Tez elden gitsin!
Gerekirse şoförü Isaac’i de alsın ve bassınlar gaza...
* Bilge Kacar / Pretoria
+++
Kardelen Elif’ler gerek
Eşi şehit olan Kardelen Elif’in törende PKK için sarf ettiği; “Ben de Kürdüm. Sen kim oluyorsun da beni temsil ettiğin iddiasıyla benim hakkımı benim yerime güya savunmaya kalkıyorsun!” karşı çıkış, isyan ediş çığlığı, aslında çözümün tek adresini göstermektedir. Yani top; PKK’lı olmayan sessiz Kürtlerdedir.
Top Kürtlerdedir de, “Acaba o sessiz Kürtler bunun farkında mıdırlar?”, hemen arkasından da “Farkındalar ise bu tarihi sorumluluğu alırlar mı?” sorularını sormak gerekir.
* Sabahattin Talu
+++
Açız aç
İnim inim inler bitap garibin
Açız aç gardaşım görnüyor musun?
Nasırlanmış eller haller perişan
İşçinin halini sormuyor musun?
Emekli ağlıyor çiftçi isyanda
Ne çalışacak güç ne derman canda
Kalmadı gardaşım insaf yok sende
Sen bu hakikate ermiyor musun?
Tolgacan doğruyu bir tek hak verir
Doğru yola kutup dayanmaz erir
Sinsi ihanet ki gizliden gelir
Haksızlığa bıçak vurmuyor musun?
* Aşık Tolgacan / Uşak
+++
MİNİ YORUM
Yuh artık
Bu da olmaz denilen ne varsa olmaya devam ediyor. Son örnek; Türkiye Cumhuriyeti devletinin kolluk kuvvetleri Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni korurken şehit düşen askerlerin “analarının ağladığını” söylemenin “suç” olduğunu ileri sürerek bir siyasi partiye; MHP’nin Aydın İl Başkanlığı’na “operasyon” düzenledi. E çalın bari dokuz sekizlik, attıralım iki göbecik; çocuklarımız şehit oluyor! Bu mu yani!