Darbe ağrısı
Canım memleketimdeki bir hastalık da "darbe olacakmış gibi endişeye kapılmak"tır ki defalarca darbe yaşamış ve darbelerin acı izlerinin silinemediği ülkede bunu da bir dönem için doğal karşıladığımı ifade etmeliyim. Kumpas davaları sırasında malumunuz; Türk ordusunun cami bombalayacağını, kendi uçaklarını düşürüp, stadyumlara dolduracakları halkı hapishanelere tıkacağını iddia edenler, askerin nasıl da darbe yapacağını, yandaş, candaş, görevli gazete ve televizyonlarda aylarca yayınlamıştı. Ve de ne yazık ki bu yoğun propaganda ile halkın yüzde yetmişe yakınını inandırmışlardı. Kurbağanın haşlanma testi benzeri önce eski asker, genç teğmenler derken binbaşılar, albaylar tutuklandı. Generallere de sıra geldi. Neticede eski Genelkurmay Başkanı bile terör örgütü üyesi ilan edildi. "Kolektif suç"un cürümleri koro halinde "darbecilerden hesap sorulsun" diye höykürdü. Zamanla adı geçen sözde delillerin sahte dahası "dijital terör" unsuru olduğu meydana çıkmasına rağmen özel(!) yetkili mahkemelerin verdiği ağır cezaları alkışları "darbe savarlar"..."Hesabı soruldu... Hak ettikleri cezayı aldılar" türü manşetleri ile aylarca zaferlerini kutladı AKP ile paralelciler. Hukukçu, sosyolog, tarihçi, gazeteci, akademisyen kimlikleri ile olmayan darbe planının ayrıntılarını ballandıra ballandıra anlatanlar "yetmez ama evet"çilerin çanak tutması ile HSYK'ya, Yargıtay'a sirayet eden hakimlerin marifeti ile Yargıtay'dan bile darbe kararı çıkardılar. Dönemin Başbakan Yardımcısı da "Türkiye bağırsaklarını temizliyor" demiş ardından da "iyi ki bu ordu ile savaşa girmemişiz" sözlerini sarf ederek askerin her daim potansiyel darbeci olduğunu ifade etmişti.
***
Kimse kızmasın. Ama zeka seviyemiz ile alay edildiğini daha başında belirttiğim için bugün de balık hafızalı yerine konmamıza isyan ediyorum. Her yönü ile ihanet olan "açılım" projesi tutmayıp, terör şehir merkezlerine kadar yayılınca bir kaç yıl öncesi tamamen ortadan kaldırılmak, terhis edilmek istenen orduya sarıldı saçılımcılar. İktidarda kalabilmek için resmen göz yumdukları yığınakları temizleyebilmenin yolunu da askeri, bomba tuzaklarına sürmekle buldular. Ne yazık ki sıvasız evlerin fukara çocuklarının kanı akıyor oluk oluk. Düne kadar yolda kafasına saksı düşenin sorumluluğunu askere bağlayanlar birden "askerperest" kesiliverdi. Ne de olsa bu avanedekilerin çocukları asker değil. Parasını veren vatan hizmetine gitmiyor bu devirde.
Uzatmayalım... Geçtiğimiz gün Genelkurmay karargahından darbe söylentilerine yönelik yazılı bir açıklama yapıldı. Aynı gazeteler "TSK darbeye karşı" manşetleri ile "asker darbe yapmayacak!" tespitinde bulundular. "Darbe sendromu" hastalığını tedavi eden ilacı bulmuşlar demek ki... Eczanelerde satışı başladıysa ne mutlu onlara...
IQ testi adı verilen zeka ölçümünden kaç puan aldıklarını bilemem. Ama bu ülkede gerçekleşmiş darbelere tanık olduğum için, askerin darbe yapacağını önceden ilan ettiğine hiç rastlamadığım gibi yapmayacağını açıklamasına da ilk defa tanık oluyorum. Sonuçta darbe ciddi iştir. Öncelikle olayların olgunlaşması beklenir. Davul zurna ile ilan edilmez. Senfoni eşliğinde "yapmıyoruz" da denmez. Ne diyelim "geçmiş olsun" temennisinden başka elden bir şey gelmiyor.