Daha fazla vakit kaybetmeden!..

Diyarbakır/Hani ilçe jandarma komutanlığına önceki gece terör örgütü PKK tarafından patlayıcı yüklü araçla düzenlenen kahpe saldırının ardından fotoğrafları gördünüz. Tekrar etmeyeceğim.

Kilis'e düşen roketler ve gerilen, her an tehlikeli bir şekilde patlamaya hazır il halkı. Kilis'teki güvenlik kaynakları ile sık sık konuşuyorum dedikleri şu; "Siz buralara düşen roketlerin çok çok azından haberdar oluyorsunuz. Gelin buraya, fazla değil 2 gün yaşayın. Sıkıntının ne boyutta olduğunu daha iyi anlarsınız."

Güneydoğu'da bazı noktalarda "bitirildiği" söylenen temizlik operasyonları ve yeni noktalarda başlayan meskûn mahal operasyonları. Şırnak il merkezi için yapılan en iyimser operasyon bitirilme tarihi; Haziran sonu. Nusaybin'i, Yüksekova'yı hiç yazmak istemiyorum!..

Dikkatlerimizin yoğunlaştığı noktaların dışına bakalım. Mesela, Adana;

Şırnak'tan kısa bir süre için Adana'ya geçen bir güvenlik kaynağının anlattıklarını duyurayım;

"Adana'nın...... mahallelerine güvenlik güçleri giremiyor. Bu mahallelerin üstünde gün boyu askeri helikopterler uçuruluyor. Şırnak'ın en kötü zamanlarında bile şehrin üstünde bu kadar helikopter uçurulmamıştı. Polis araçları ancak mahallelerin dışında durabiliyor. Şehir patlamaya hazır bomba gibi."

Mersin de benzer durumda.

Büyükşehirlerde, canlı bombalarla yapılan kahpe saldırılar sonucunda  alınan olağanüstü güvenlik önlemleri devam ediyor. Devam etmesi de gerek...

Genelkurmay Başkanlığı operasyonlar sırasında ele geçirilen mühimmat, silah ve patlayıcı maddeleri de yayınlamakla bitiremiyor. Fotoğraflarla birlikte verilen, yazılan bilgilere baktıkça aklım durma noktasına geliyor. Düzenli bir ordunun elinde olabilecek kadar mühimmat nasıl temin edildi?.. Nasıl bunlar rahat rahat şehirlerin içinde depolanabildi?.. Bunun gerisinin olduğu da gün gibi ortada. Ocak ayında yazdığımız "Ankara'dan 100 tüp çalındı" haberini hatırlıyorum. Bu hırsızlıkla(!) ilgili resmi makamlardan hâlâ bir açıklama gelmedi. Genelkurmay'ın  yayınladığı patlayıcı fotoğraflarına baktıkça sorularıma fazlasıyla cevap alıyorum!..

Meskûn mahal savaşlarının yaşandığı bölgelerde terör örgütü PKK'nın  ağırlıklı olarak uzman profesyonel kadrosu ile bulunmadığı bir gerçek. Bununla birlikte, dağ ve Suriye kadrosunun daha kanlı eylemlere  hazırlandığını ben değil bölgedeki güvenlik güçleri ile istihbarat raporları söylüyor.

Anayasamızdan bir hatırlatma;

"B. Sıkıyönetim, seferberlik ve savaş hali

MADDE 122- Anayasanın tanıdığı hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelen ve olağanüstü hal ilânını gerektiren hallerden daha vahim şiddet hareketlerinin yaygınlaşması veya savaş hali, savaşı gerektirecek bir durumun baş göstermesi, ayaklanma olması veya vatan veya Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışmanın veya ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması sebepleriyle, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, Millî Güvenlik Kurulunun  da görüşünü aldıktan sonra, süresi altı ayı aşmamak üzere yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde sıkıyönetim ilân edebilir. Bu karar, derhal Resmî Gazetede yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi toplantı halinde değilse hemen toplantıya çağırılır. Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekli gördüğü takdirde sıkıyönetim süresini kısaltabilir, uzatabilir veya sıkıyönetimi kaldırabilir."

Anayasa'nın olağanüstü hali düzenleyen ilgili maddesini bilerek atladım. 122'nci maddeyi okuduğunuzda içinde bulunduğumuz hali bire bir tarif etmiyor mu?..

Sakın ha!.. Askeri vesayet falan gibi boş tartışmaları bu işe karıştırmayın. Suriye ve Irak'ın ilk günlerinde patlayan canlı bombaları hatırlayın. O ülkelerin de tuzu kuruları sonradan itiraflarda bulunmadılar mı "olanların vahametini ve nereye varacağını o günlerde anlamamıştık" diye!..

İster katılın ister katılmayın; Türkiye, şu anda adı konulmamış bir sıcak savaşın içinde.

Bir de!.. Peşinen söyleyeyim; bu satırların yazarını "postalcılıkla" suçlayıp haksızlık etmeyin!.. 

Belli bölgelerde olağanüstü hâl veya sıkıyönetim ilan edilmesinin üzerinde Ankara'nın çok hassas devlet koridorlarında ısrarla duruluyor.

HDP milletvekillerinin tümünün dokunulmazlıkları kaldırılsa ne olur?..

Bıçak kemiğin çok ötesine geçmiş durumda.

Irak ve Suriye'de yaşanan gaflet ve dalaleti hiç gözünüzün önünden eksik etmeyin.

Her türlü terör örgütünün Türkiye'den tamamen kazınıp def edilmesi, devlet/millet bekası için belli bölgelerde sıkıyönetim şart oldu.

"Hayır" derseniz her gün gelen onlarca şehit cenazesinin ardından boşa gözyaşı dökmüş olursunuz. Daha büyük kayıp ve acılar kaçınılmaz olur. Acı da olsa, gerçek bu!..

Daha da acısı; Biz elimize birer can yeleği alıp, bir de şişme bot satın alıp Ayvalık'ın yolunu tutacak millet olamayız!..

Yazarın Diğer Yazıları