Dağdan inecek teröristler!
Başbakan, ABD yolunda “Kandil’dekiler bir şekilde inecek” dedi. Başbakan’ın sözlerinin üstü örtülü bir affı içerdiği yorumunu yapanlar oldu. Aslında işin afla ilgili tarafına değil diğer tarafına bakmak gerekir. Burada cevabı aranması gereken soru şudur: Dağdakilerin dağdan indirilmesi bölücülük ya da terör sorununu ortadan kaldırmaya yetecek midir? Yaptığından pişmanlık duymayan, bölücülük ve yıkıcılık davasına sıkı sıkıya bağlı kesin inançlı bir kişinin dağda ya da kentte olmasının ne önemi vardır?
Dağlı terörist ya da kentli terörist!
Dağdaki bölücüyü ya da teröristi kentli bölücü ya da terörist haline getirmek çok daha tehlikelidir. Kısacası dağdakileri kente indirmekle çok şey halledilmiş olmuyor. Nitekim terörist başının Suriye’de iken daha az zararlı olduğu İmralı’ya tıkılınca anlaşıldı. Kandil’den inerek Habur’dan Türkiye’ye girmiş olan teröristler hâlâ var güçleriyle toplumu kışkırtmaya ve germeye devam ediyorlar. Hakkâri’nin Yüksekova İlçesi’nde DTP’nin düzenlediği mitinge katılan Kandil ve Mahmur kampı teröristleri, “Kürtler kendi marşlarını okumak istiyor’’ diyerek İstiklal Marşı yerine “Kürt Marşı” okumuşlar. Yine Kandil’den Türkiye’ye geldikten sonra serbest bırakılan PKK’lıların da aralarında bulunduğu bir gurup Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde, Yavuz Sultan Selim İlköğretim Okulu’nda asılı Türk bayrağını indirerek, yaktıkları medyada yer aldı.
Havai fişek Kandil işi!
Diğer yandan sokak gösterileri sırasında güvenlik güçlerine yönelik olarak gerçekleştirilen havai fişekli saldırı tekniklerinin Kandil ürünü olma ihtimali çok yüksektir. Habur’dan girerek kente inen teröristler deneyimlerini çok kısa süre içinde kentteki sempatizanlara aktardıkları anlaşılmaktadır. Demek ki teröristleri affetmek ya da dağdan indirmek sorunu çözmek için yeterli değildir. Teröristleri dağdan indirmeden önce umutlarını kırmak sonra da yaptıklarına onları pişman etmek gerekir. Af ve bağışlama ondan sonraki aşamadır.
Yıllarca asker öldürmek, pusu kurmak, saldırı planlamak ve bomba patlatmakla uğraşan insanların bir anda sivil hayata intibak etmesi mümkün değildir. Tamamına yakını asosyal olan psikososyal yönden de sorunları bulunan teröristlerin sivil hayata alışması için rehabilite edici programlara ihtiyaç vardır. Mahmur ve Kandil’den gelerek kentlere dağılacak on ya da onbeşbin kişi ülkedeki huzuru ve güvenliği bir anda alt üst edebilir. Durumun şakaya gelir yanı yoktur. “Hele bir dağdan insinler, diğer tarafını sonra düşünürüz” anlayışı çok tehlikelidir. Böyle bir anlayış izlenirse kentler yaşanır olmaktan çıkar. Özellikle mafya, uyuşturucu, fuhuş, kara para aklama, cinayet, kaçakçılık, kapkaç gibi organize suçlarda inanılmaz artışlar meydana gelir. Zira herkes ancak iyi bildiği işi yapar.
İndirmeyin, orda kalsınlar!
Diğer yandan kentteki teröristi marjinalize etmek dağdaki teröristi marjinalize etmekten çok daha zordur. Çünkü dağdaki teröristler taşlar, ağaçlar, tepeler; kentteki teröristler ise insanlar, çocuklar ve kadınlar arkasındadır. Bu bakımdan dağdakileri düşünenler, kentlerdekileri de en az onlar kadar düşünmek zorundadır. “Demokratik açılım” adı altında teröristlerin taleplerine uygun bir takım düzenlemeler yapmak sorunu çözmez. Aksine terörle bir takım haklar elde edildiğini görenler, teröre bir çeşit hak arama yöntemi olarak başvurmaya devam ederler. Teröristleri açılımla dağdan indirmek, dağa çıkartmaktan daha tehlikelidir. Böyle indirecekseniz, indirmeyin, bırakın orda kalsınlar.