Çuvalcı Petraeus teröristlerini de ABD’ye götürdü mü?..

Türk askerlerinin kafasına çuval geçiren CIA Başkanı David Petraeus 12 Mart Pazartesi Ankara’ya “gizlice” geldi. Kimlerle geldiğini, yanında kaç kişi olduğunu belki de havaalanındaki görevliler bile fark etmedi. Denilen o ki: “Çuvalcı, özel bir uçakla geldi. Yanında çok fazla kimse de yoktu” .
Petraus, 13 Mart Salı günü akşam saatlerinde Tayyip Erdoğan ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile “gizli” görüşürken, ABD Büyükelçiliği sızdırma yaptı. Gizli(!) görüşmeden herkesin haberi oldu. Muhalefet bastırdı ama mühim görüşmenin içeriği konusunda Tayyip Erdoğan sır vermedi. İş yine biz gazetecilere düştü. Uzun bir uğraştan sonra esrarengiz görüşmenin önemli başlıklarına ulaşabildik. Görüşmenin tüm ayrıntıları “Kürdistan” maddesinde gizliydi.
Hatırlarsınız daha önce bu köşeden sizlere, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Irak’ta gerçekleştirdiği başarılı nokta operasyonları sırasında teröristlerle beraber bazı üst rütbeli ABD’li subayların da yakalandığını, gelip giden siyasi ve askeri tüm Amerikalıların bu askerlerin iade edilmesi konusunda baskı yaptığını fakat Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in “vermemekte” direndiğini yazmıştım.


Görüşmenin meyveleri
Güvenilir kaynaklardan aldığım bilgilere göre, bu baskılar en son, çuvalcının Tayyip Erdoğan ile görüşmesi sonucunda meyvelerini vermiş. Şimdi tekrar soruyorum:
-CIA Başkanı-Erdoğan görüşmesinden sonra. Petraeus’un “Ankara’da bazı askeri yetkililerle de görüştüğü” açıklamaları yapıldı. Petraeus’un görüştüğü askeri yetkililer kimlerdi ve gündemde ne vardı?
-CIA Başkanı 12 Mart’ta Ankara’ya indiğinde, yanında korumaları dahil kaç kişi vardı?
-CIA Başkanı Ankara’dan kaç kişiyle ayrıldı?
-CIA Başkanı’nın, aralarında 4 üst düzey rütbeli subayın da bulunduğu - terör örgütü operasyonları sırasında Mehmetçiğin yakaladığı- toplam 28 ABD’li asker ile dönüş yaptığı bilgileri doğru mu?
-Bu 28 ABD’li askerin tamamının ana dili gibi Kürtçe konuştuğu doğru mu?
-Genelkurmay’ın iade ettiği söylenen ABD’li askerler, sivil giydirilerek Petraeus’un korumaları gibi Ankara’dan uçağa mı bindirildi?
Soruları çoğaltmayacağım. Bu kadarına cevap alabilsek ne ala!..
Tayyip Erdoğan’ın, CIA Başkanı ile “Kürdistan”ı konuştuğu bilgisini veren güvenilir kaynak, Kemal Burkay’ın Türkiye’ye getiriliş sürecine de dikkat çekti.
Tarih 10 Temmuz 2011; anlatılanlara göre terörist Öcalan’ın sevmediği “Kürt aydını” Kemal Burkay, 31 yıl sonra Türkiye’ye Başbakan Tayyip Erdoğan çağırdığı için döneceğini açıklamıştı. Burkay, Beşir Atalay’ın da dönmesi için kendisine özel telefon açtığını anlatmıştı.
Dönüş yolunda kendisi ile söyleşi yapan gazeteci arasında şu diyalog geçmişti:
“-31 yıl önce ülkesini terk eden Burkay ile dönmeye hazırlanan Burkay arasında ne fark var?
-Çıkarken gençtim; yaşlı biri olarak dönüyorum. Neyse ki yürek hâlâ genç!
-3 yıl önce bana ’Umarım ülkemizin, benim dönmeme elverecek kadar demokratikleşmesi çok sürmez’demiştiniz. Neler değişti?
-Bu üç yıl zarfında, Kürt sorununun çözümü doğrultusunda küçümsenmeyecek adımlar atıldı. TRT 6 tam gün Kürtçe yayına başladı. Cumhurbaşkanı ve hükümet, Kürt sorununun varlığını, Türkiye’nin en önemli sorunu olduğunu ve çözümün şiddet yoluyla olamayacağını ilk kez açık bir dille ifade ettiler ve sonradan adını değiştirseler de bir ’Kürt açılımı ’başlattılar.
-Kürt sorununun çözümü için ne yapılmalı?
-Bu bir süreç işidir. Birincisi sivil ve demokratik bir Anayasa. Diğeri ise PKK’nın silahlı güçlerini dağdan indirmeye ikna edilmesi.”


Sürecin şansı!
Burkay’ı havaalanında karşılayan HAKPAR Genel Başkanı Bozyel, gazetecilere Kemal Burkay’ın entelektüel birikimi ve bir “akil adam” sıfatıyla, yaşanan sürece katkıda bulunmak istediğini belirterek, “Bu süreçte Burkay’a çok ihtiyaç var. Böyle bir süreci doldurmak ve katkı sağlamak açısından Burkay’ı önümüzdeki sürece nefes aldıracak bir şans olarak görüyoruz” demişti. Bozyel, Burkay’ın daha önce tehdit aldığı yönündeki soruya karşılık, Kürt sorununun çözümü için çaba sarf etmenin başlı başına bir risk olduğunu kaydederek, şöyle devam etmişti: “Bu bugün de böyle, geçmişte de böyleydi. Muhtemeldir ki önümüzdeki süreçte de böyle olacak. Şiddet miadını doldurdu bize göre. Tehdit söylemleriyle gidecek bir yer yok. O, bildiği yolda mücadelesini devam ettirecek. Türkiye toplumu gerçek anlamda barışa ulaşana kadar bu mücadelesini sürdürecek.” Burkay’ın HAKPAR ile bir teması olup olmadığı sorusuna da Bozyel, Burkay ile geçmişe dayanan bir diyalogları olduğunu ve aynı hedef uğruna siyaset yürüttüklerini belirterek, “Burkay’ı dar anlamda bir partili olarak görmek istemiyoruz. O, Kürtlerin tümünün, Türkiyeli barışçıl demokratik güçlerin tümünün dostudur, onların lideridir” yanıtını vermişti.


11 yıl öncesi bitirmiş...
Kemal Burkay da neredeni mi çıktı?.. Niye mi bütün bunları hatırlattım?..
Aklıma AKP’nin kuruluşunun arifesindeki bir anekdot geldi;
Tayyip Erdoğan, parti kuruluş çalışmaları sırasında dostları ile sohbet ederken bir arkadaşı sorar;
“Kürt meselesi ne olacak” diye. Erdoğan da cevap verir, “O iş bitmiş. Kürt devletini kurup başına da Kemal Burkay’ı getirecekler” ...
Tayyip Erdoğan 2001 yılında, partisinin kuruluş programını bile aldığı Amerikalı dostlarından edindiği bilgileri aktarıyordu yakın çevresine.
Aradan biraz zaman geçti. Pazarlıklar ne aşamaya geldi?.. Köprünün altından başka sular mı aktı?..
İzleyip görmekten başka çaremiz yok gibi...
Terör örgütü PKK’nın sivil siyasi uzantıları ile pazarlıklar ne olur?.. Yeni açılımlar için yeni Kürt partileri ön plana çıkar mı?..
Ankara’da o kadar çok senaryo var ki..
Çuvalcının Erdoğan’a bıraktığı dosyalardan sayfalara ulaştıkça, sizlere aktaracağız. Son not olarak ekleyeyim:
CIA Başkanı, karargahtan ayrıldıktan sonraki havayı sorduğumda da 4 yıldızlı bir generalin ağzından şu cümle aktarıldı:
“Her taraftan baskı var, adım atmakta zorlanıyoruz”...

Yazarın Diğer Yazıları