Cumhurbaşkanı'ndan ayrıcalıklı yemek

Başbakan’ın uçağını mesken tutan gazetecilere bir jest de Cumhurbaşkanı’ndan geldi. Gül, 5 gazeteci ile akşam yemeğinde buluştu

“ANA” uçağında Başbakan Erdoğan’a yarenlik eden akredite gazeteciler, bu kez de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün konuğu oldular. Akşam Gazetesi’nin haberine göre Gül, 5 gazeteci ile akşam yemeğinde biraraya geldi.

Altan da var
Eşi Hayrünnisa Gül ile birlikte gazetecileri eşleriyle ağırlayan Gül’ün bu özel yemeği, henüz Çankaya Köşkü’ne yerleşmedikleri için Dışişleri Konutu’nda gerçekleşti. Geçtiğimiz günlerde Halil İnalcık ve Talat Halman’a Çankaya Köşkü’nde öğle yemeği veren Gül, dün akşam da beş ünlü gazeteci ve eşleriyle birlikte akşam yemeği yedi. Gül çifti, aile dostları olan Salih Memecan (Sabah Gazetesi karikarikatüristi) Nursuna Memecan (AKP milletvekili) çiftinin yanı sıra Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan ve eşi Sunay Babahan ile bu gazetenin yazarı Emre Aköz ve eşi Nur Çintay’ı ağırladı. Milliyet Gazetesi yazarı Hasan Cemal ve Hürriyet Gazetesi Reklam Grup Başkanı olan eşi Ayşe Cemal ile Star Gazetesi Başyazarı Mehmet Altan ve eşi de Gül çiftinin konuğu oldu.

Sezer farkı hissedildi
Cumhurbaşkanı Gül’ün, önümüzdeki dönemde gruplar halinde başka gazetecilerle de bu tür yemeklerde biraraya geleceği belirtildi. 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de resepsiyonlar dışında Köşk’teki özel davetlerinde bazı gazetecilerle biraraya geliyordu. Sezer’in özel davetliler listesi, İlhan Selçuk, Cüneyt Arcayürek, Mustafa Balbay, Melih Aşık ve Tuncay Özkan’la sınırlıydı.

+++++

Uçak gövdesine
benzeyen ‘basın toplantısı odası’ yaptırsınlar

Vatan gazetesi yazarı Necati Doğru, Ana uçağı müdavimlerine fena yüklendi: Yazdıklarının mürekkebi kurumadı, yine Başbakan’ın uçağına bindiler. Onun “halka iletmek istediği ezberini” çaba isteyen özel habermiş gibi sundular.
Oysa hakaret etmişti.
“Gazeteci takımı” demişti.
“Ayak takımı” der gibi aşağılamıştı. Uçağına binenler de dahil hepimize küfür etmiş, üstelik “günde sadece 3 milyon gazete satabiliyorlar” diye gerçeği de saptırmıştı.
Tavır koyamadılar.
Yine uçağa doluştular.
Başbakan söyledi.
Onlar tekrar etti.
Gazete yönetimlerinin ve gazetecilerin editoryal bağımsızlığa önem verdiği hiçbir ülkede; gazeteciler başbakanların, cumhurbaşkanlarının, başkanların, bakanların uçağına binip “ezber tekrarı” yapmıyor. Bunu yapan gazeteler ve gazeteciler değersiz sayılıyor.
Bizde tersi.
Başbakan uçağına bin!
Köşe yastıkları gibi dizil!
Fotoğraf çektir.
Değerli gazeteci sayıl.
Önce bu “yağdanlık gazeteciliğini” değiştirecek kararları almak ve başbakanlar, “havada uçarken ezber tekrar ettirmeye çok meraklıysa” uçak gövdesine benzeyen “basın toplantısı odası” yaptırsınlar. Bu “havada uçuyormuş duygusu veren odada basına ezber kasetlerini dinletsinler” diye dalga geçmek gerekiyor.

+++++

Bu muhabbetin suyu çıktı
Akredite gazetecilerin ’Ana uçağı muhabbetleri’ve “Başbakan’ın uçağındayken...” ile başlayan cümleleri kabak tadı vermeye başladı. Ayrılıcalıklı gazeteciler Başbakan Erdoğan’ın ağzından çıkan lüzumlu-lüzumsuz herşeyi okuyucuya aktarma hastalığına yakalandı. Bunun en somut örneğini Akşam gazetesi yazarı İsmail Küçükkaya gösterdi. Küçükkaya, Erdoğan’la aralarında geçen maç muhabbetini ballandıra ballandıra şöyle anlattı: Dönüş yolundayız. Uçaktakiler derbinin sonucunu merak ediyor. Haberi pilotlar iletiyor, 2-0 Fenerbahçe. Başbakan Fenerbahçeli ya, uçağın neşesi artıyor. Biz Beşiktaşlılar da “Puan farkı azalıyor” diye memnunuz. Başbakan bize sürpriz yapıyor ve bu kez O bizim bölüme misafir oluyor. Konu tabii ki, Fenerbahçe. Başbakan’ın yüzü gülüyor. “Emin adımlarla ilerliyoruz, Şampiyonlar Ligi, Beşiktaş şimdi de Galatasaray” diyor.

+++++

Meteorolojinin havası bozuldu
TRT’ye imam, THY’ye İETT’ci, Sağlık Bakanlığı’na müsteşarlığına hemşire gibi AKP döneminde yaşanan garip atamalara bir yenisi daha eklendi. Hürriyet gazetesinin haberine göre Kızı Esra Ünal’ın, sevgilisiyle yaptığı aşk görüşmelerinin faturasını ’resmi’damgası vurarak devlete ödetmesiyle gündeme gelen Meteoroloji İşleri Genel Müdürü Adnan Ünal, bu kez fakülte mezunu olmayan kardeşini haksız kadro vererek vekil müdür yaptı. Durumun şikayet edilmesi üzerine müdür Ünal, kurumda görevli üç daire başkanı ve bir genel müdür yardımcısı mahkemelik oldu.

+++++

Bir Unakıtan klasiği!
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, yolsuzluk iddialarının en bilindik isimleri haline gelen çocuklarıyla ilgili soru önergelerini geçiştirmeye devam ediyor. Cumhuriyet gazetesinin haberine göre CHP’li Hüseyin Ünsal , Mersin Limanı’nın işletme ihalesi sonrasında Unakıtan ’ın çocuklarına 2 milyon dolarlık “güvenlik kamerası ihalesi” nin verilmesini bir soru önergesiyle Meclis gündemine getirdi. Maliye Bakanı ise önergedeki sorulara yanıt vermek yerine ihalenin şeffaflığını anlatarak “Aldıkları kararlar ilgili şirketleri ilgilendirmektedir” dedi.

+++++

Sivil toplum da tamam!
Devletin hemen hemen her kademesine kendi kadrolarını yerleştiren AKP Hükümeti, sivil toplum örgütlerine yönelik operasyonunu da sürdürüyor. Daha önce Fiskobirlik’in yönetimini ele geçiren iktidarın, bu kez de Türkiye’nin en büyük sendikal örgütlenmelerinden biri olan Türk-İş’in başkanlık seçimlerine el altından müdahale ederek Mustafa Kumlu’nun başkan olmasını sağladığı iddia ediliyor.

+++++

Hürriyet
A. Hakan COŞKUN


Ahsen Yenge 3 milyarımı kaptı

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın eşine tazminat ödemeye mahkum edilen Hürriyet Gazetesi Yazarı A. Hakan Coşkun, “Yenge” dediği Ahsen Unakıtan’ı bombalamaya devam etti: Maliye Nazırı Kemal Abi’mizin sevgili zevceleri Ahsen Yengemiz, Yargıtay kararıyla bendenizin tam 3 milyarını almaya hak kazanmış durumda...Kısacası gitti benim 3 milyar! Ne diyelim? Demek ki “Para parayı çeker” diyenler haklıymış... Demek ki “Para nereye gideceğini çok iyi bilir” diyenler doğruyu söylüyormuş. Anımsatmanıza gerek yok, biliyorum, şeriatın kestiği parmak acımaz!
Kaderimde Unakıtan Ailesi’nin bütçesine mütevazı bir katkıda bulunmak varmış... Alnımın yazısı böyleymiş, ne yapayım... Güle güle harca Ahsen Yenge... Ancak... Unutma ki... Yenilsem de ezilmedim... Çünkü teselli payım var: Sen benden tam 10 milyar istiyordun... Ama yüce mahkeme, “Bu para fazla... 3 milyarla idare edeceksin” dedi... Böylece “10 milyarı sana yar etmem Ahsen Yenge” şeklindeki çıkışım, kısmen de olsa geçerlilik kazanmış oldu.

Yazarın Diğer Yazıları