Cumhurbaşkanı Talat'tan önemli açıklamalar...
KKTC Cumhurbaşkanı Talat Anavatan Türkiye Cumhurbaşkanı Gül ile gerçekleştirdiği zirve sonrasında oldukça eleştirildi.KKTC yerine ’Kıbrıs Türk tarafı’ söyleminden ve Kıbrıs sorununa çözüm bulma arayışlarında referans olarak BM parametrelerini -Annan Planı’nı- işaret etmesinden dolayı tenkitlerle karşılaştı.
Özellikle KKTC’ye ölümüne bağlı olanların, Annan Planı referandumunda hayır oyu kullananların tepkileriydi bunlar. KKTC’nin yok sayılmasına ve önümüze getirilecek Annan Planı veya benzeri bir planla, KKTC’nin içinde olmayacağı bir çözümü kabul etmek mümkün müdür? Birleşik Kıbrıs çatısı altında, eyalet niteliğinde, egemen olmayan ve egemenliğini, güçlü merkezi hükümete, diğer bir deyişle Ruma devreden bir konuma indirgenmemiz ve sözün kısası devletimiz KKTC’yi yıkıp Ruma yama yapılmamızı hiçbir şartta kabul etmeyenlerin tepkilerine hak vermemek mümkün müdür? Sırf çözüm olsun diye devletimiz KKTC’den vazgeçmemiz kabul edilebilir mi? Böyle bir çözüm adaletli ve kalıcı olur mu? Asırlardır Kıbrıs’ta verilen Türklük mücadelesi boşuna mı verilmiştir? Kıbrıs Türkü bunun için mi yıllarca insanlık dışı şartlarda yaşamayı göze alarak direnmiş, Ruma teslim olmamak için göç etmiş, kanını dökmüş, Şehit olmuş, kısacası her türlü badireye karşı mukavemet etmiştir? Devletimiz KKTC olmadan, eşit ortaklık hakkımızı elde etmeden, Anavatan Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin bulunmayacağı herhangi bir anlaşmayı, hele hele Rum tarafının son dönemdeki Kıbrıs Türküne hayat tanımayan açıklamalarından sonra, herhangi bir çözümü kabul etmemiz doğru mudur? KKTC’ye sahip çıkanların bu endişelerine katılmamak mümkün müdür?
Annan Planı referandumuna evet diyen Kıbrıs Türkünün bugünkü iradesi tamamen değişmiştir. Geçen süreçte AB, ABD olmak üzere sömürgeci, mandacı emperyalistlerin kandırmacaları ortaya çıkmıştır.
Kıbrıs Türküne verdikleri hiçbir sözün arkasında durmadıkları anlaşılmıştır. Bugün KKTC halkının yüzde seksenin üzeri, ’iki devletli’ bir çözümü istemektedir. Sayın Cumhurbaşkanı Talat’ın halkın bu iradesine karşı siyaset yürütmesi mümkün müdür?
KKTC Cumhurbaşkanı Talat, Ankara’dan Lefkoşa’ya döner dönmez eleştirilere cevap vermiştir.
Bana göre KKTC Cumhurbaşkanı Talat, Anavatan Türkiye Cumhurbaşkanı Gül görüşmesinden sonra yaptığı basın toplantısı ve diğer açıklamalarında KKTC’den ’Kıbrıs Türk tarafı’ olarak bahsetmesi konusunda yoğun eleştirilere cevap verirken ’iki devlete’dayalı çözümdeki kararlılığını daha da güçlendirmiştir: Talat, “Ben yaptığım konuşmalarda KKTC dedim, Kıbrıs Türk tarafı dedim, Türk tarafı dedim, konuşmalarımın uygun yerlerine bunları yerleştirdim. Ben KKTC’yi niye kullanmayacakmışım ki? Ben KKTC söz dizisini kullanmaktan kaçınan biri değilim ki. Ben KKTC’nin Cumhurbaşkanıyım. Nasıl kullanmaktan kaçınabilirim. Bu iddiaları gülünç karşılıyorum. Ayıp.. ”
Geçtiğimiz hafta bir günlük ziyaret için İstanbul’a gelen KKTC Cumhurbaşkanı Talat burada da Kıbrıs sorununun çözümü ile ilgili önemli açıklamalar yapmıştır. Cumhurbaşkanı Talat Kıbrıs sorununun çözümünün aslında uluslararası yeni bir anlaşmayla olacağına dikkati çekmiş ve bu anlaşmanın ancak Türkiye, Yunanistan, İngiltere ile Türk ve Rumların imzasıyla gerçekleşebileceğini anlatmıştır. KKTC Cumhurbaşkanı Talat; Kıbrıs’ta asker bulunduran Türkiye’nin garantörlüğünün devamının Türk tarafı için esas olduğunu ve uluslararası anlaşma olan garantörlük anlaşmasını kimsenin iptal edemeyeceğinin altını çizmiştir. İzolasyonların kaldırılmasının Rum tarafına çözüm için baskı unsuru olacağına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Talat ayrıca “Ben pratik olarak yeni dönemin Kıbrıs sorununun çözümü, Kıbrıs’ın birleştirilmesi için son şanslardan birisi olacağını düşünüyorum. Papadopulos buna itiraz etti. (Kıbrıs’ta son diye bir şey yoktur) dedi. Yani bu (sonsuza kadar bu işi oyalayabiliriz) anlamındadır. Bunun artık yutulmayacağını herkes anlamıştır sanıyorum. Buna ne biz, ne de dünyanın onay verebileceğini düşünüyorum. O nedenle artık bu bir son şanstır. Eğer çözüm olmazsa ayrılık iyice pekişir, kalıcılaşır ve bu iki taraf için de iyi olmaz.” diyerek ilgili merkezlere mesaj vermiştir. Öyle görünüyor ki gelecek, tüm tehlike, tuzak ve oyunlara rağmen KKTC ve Kıbrıs Türkünden yana olacaktır.Yeter ki dik duralım, haklarımızdan ödün vermeyelim, ortak hedefimize ulaşmak için birbirimizle didişmek yerine, kenetlenelim, birlik ve beraberliğimizi sağlayalım...