Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Cumhurbaşkanı görmezlikten geliyor!

DTK, devlet yetkililerinin gözünün içine baka baka aleni bir biçimde “demokratik özerk Kürdistan”dan söz etti. “Kürtleri doğusu ve batısıyla biz yöneteceğiz” dedi. “Öz savunma gücü”, “iki dilli” devlet, “özgün bayrak ve sembol” talebinde bulundu. Daha da vahim olarak DTK, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni “askeri, kültürel ve siyasi soykırım” yapmakla suçladı. “Statüsüz” yaşamaktansa, “dil ve kimlik” için başkaldırmaktan bahis ettiler.
“Fikirlerimizi tartışırken başsavcıdan izin almayız”. “Dil konusunda devleti beklemeyiz”. “Dilimizi tanıdınız sıra topraklarımızı tanımaya geldi!”. “Başbakan Van’a gelmesin, halk onu istemiyor”. “Kürtlerin can ve mal güvenliği yoksa, Başbakan’ın da, Genelkurmay Başkanı’nın da yoktur”. Bütün bu söylemler BDP/DTK adlı terör uzantısı unsurlar tarafından yapıldı.

Talabani Türkiye’de!
“Özerk Kürdistan” taleplerinin alevlendiği tam da böyle bir zamanda Talabani Türkiye’ye geliyor. “Türkiye’nin iç işlerine karışmak istemiyorum ancak kişisel olarak Türk hükümeti benden ne isterse yapmaya hazırım” diye söze başlıyor. Talabani, bu bağlamda hem hükümet yetkilileriyle hem de DTK Eşbaşkanlarıyla görüşüyor. Irak Cumhurbaşkanı, İstanbul’da görüştüğü BDP ve DTK temsilcilerine Türkiye’deki devlet yetkilileriyle görüştüğünü, yetkililerin “Beş yıl içinde anadil konusundaki yasal düzenlemeleri hayata geçirme çalışmaları yapıyoruz” dediğini söylüyor. Hatta Talabani, Türkiye’nin bu amaçla Kürtçe bilen eleman ve personel yetiştirilmesine hız verdiğini, bu elemanların bir çoğunun da K. Irak’taki üniversitelerde eğitim gördüğünü iddia ediyor.

Cumhurbaşkanı Gül Diyarbakır’da!
Bu arada Cumhurbaşkanı Gül, Diyarbakır’ı ziyaret ediyor. Orada hükümete her fırsatta hakaret ve hatta “küfür” eden Baydemir’le Diyarbakır Belediyesinde iki dilli isim levhalarının altında görüşüyor. Bu arada kendisine de inadına mesaj gibi “Kürtçe sözlük” hediye ediliyor. Cumhurbaşkanı Gül, “siyasi ve ideolojik söylemler yerine insani ve vicdani hassasiyetleri öne çıkartalım” türünden bir tavsiyede bulunuyor. Baydemir’e Cumhurbaşkanı Gül’ün, “gizli ajanda ve gizli gündemi çağrıştıracak söz ve girişimlerden uzak durmak gerekir” dediği medyaya yansıyor. Bunu bazı gazeteciler “çift dil ve özerklik tartışmalarına karşı devlet içinde geniş bir mutabakat” olduğu şeklinde yorumluyor. Cumhurbaşkanı bu arada sivil toplum kuruluşlarıyla da bir görüşme yapıyor. Onlara da “Toplumda büyük hassasiyetler var. Hepimiz kullandığımız dile, kurduğumuz cümlelere özen göstermeliyiz” diye tavsiyede bulunuyor. Kısacası Cumhurbaşkanı, sorunu görmezlikten geliyor.
Talabani’nin devlet yetkililerinin “beş yıl içinde anadil konusundaki yasal düzenlemeleri hayata geçirme çalışmaları” yaptığı, çift dillilik ve özerklik konusunda devlet içinde mutabakat olduğu yolundaki söylemler dikkat çekicidir. Cumhurbaşkanının “toplumda büyük hassasiyetler var!” bu yüzden dikkatli olmak gerektiğinden söz etmesi ilginçtir.
Terör, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne diz çöktürmek için yapılıyor. Türkiye’ye “iki dil”, “iki bayrak”, “iki silahlı güç” ve “özerk Kürdistan” dayatması bunun için yapılıyor. Her şey “Bağımsız Kürdistan” için yapılıyor. Bunun dışında hiçbir şey PKK, DTK, BDP ve İmralı’yı ikna etmesi mümkün değildir. Alttan alarak, sükunet çağrısında bulunarak, toplumsal hassasiyetlerden bahsederek devlete saldıran bu kesimi ikna etmek mümkün değildir. DTK adlı paralel devlet kurucularını araya Talabani’yi sokarak etkisizleştirmek ise hiç mümkün görülmemektedir.
Birileri “hazmettire hazmettire”, aşama aşama, “özerk Kürdistan”ı kabul ettirmek için çalışıyor. Bu ülkenin bütünlüğünü ‘tek bayrak, tek vatan, tek millet, tek devlet anlayışını ve Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dilinin Türkçe olduğu gerçeğine” dikkat çeken MGK bildirileri sağlayamaz. Türkiye’ye karşı içeri ve dışarının birlikte kurguladığı bu oyunu bozacak tek şey halkın bizzat kendisidir. Halktan alınacak güce bugün her zamankinden daha fazla ihtiyaç var

Yazarın Diğer Yazıları